Canlı kurbağayı ılık suda kaynatmak

Ilık suda canlı halde kurbağa kaynatmak genellikle “kesinlikle olmaz- yapılamaz” diye bildiğimiz pek çok hakikatin yıllar içerisinde alıştıra alıştıra hayatımıza nasıl sokulduğuna en iyi örnektir.

Kaynayan kurbağa, canlı halde kaynayan bir kurbağayı anlatan yaygın bir anekdottur.

Anekdotun temel dayanağı olan iddia, kurbağanın kaynayan suya atıldığında dışarı zıplayacağı; fakat soğuk suya konulup yavaşça ısıtıldığında neler olduğunu fark edemeyip yavaşça kaynayarak öleceğidir.

Bu anekdot, genellikle insanların yavaşça gerçekleşen değişikliklere nasıl tepkisiz kaldığını göstermek için mecazi anlamda kullanılır.

Günümüz biyologlarına göre bu dayanak aslında doğru değildir, zira suya batmış ve yavaşça ısıtılmış olan bir kurbağa, dışarı sıçrayacaktır.

Bunun aksine, 19. yüzyılda yapılan pek çok araştırmada bu dayanağın gerçek olduğu söylenmiş, su yeterince yavaş ısıtılırsa kurbağanın fark etmeyeceği öne sürülmüştür.

İşin doğrusu biz yazımıza konu olan “kurbağayı canlı olarak kaynatma” hadisesini bire bir görmedik, Zaten duygusal bir insan olarak kurbağa dahil hiçbir canlının bu şekilde muamele görmesine aklımızda vicdanımız da müsaade etmez.

Bizim bu örneğe baktığımız allan siyaset penceresidir.

Son dönemlerde siyaseten karşı karşıya kaldığımız manzaraları gördüğümüzde bu programları karşımıza koyan güçlerin kesinlikle aceleleri olmadığını ve yine söz konusu değişimlerin kurbağayı ılık suda canlı olarak kaynatarak yavaş yavaş hayatımıza soktuklarına şahit oluyoruz.

2024 yılının ekim ayından önce MHP’nin Genel başkanı Devlet Bahçeli’nin bebek katiline “Kurucu önder” diye bir ifade sarf edeceğine kim inanırdı.

Ancak aynı Devlet Bahçeli’nin rahmetli Ali Güngör’e “alışırlar Ali ağa alışırlar” dediği günden itibaren bugünkü duruma da alışmamış gerekeceğini akıl edememiştik.

HÜDA Par hariç Bugün Cumhur ittifakının paydaşlarının dün bölücü başı ile ilgili söylemlerine bakın.

Sonra zaman içerisinde işlerin bir anda 360 derece değiştiğine ve değişimden önceki söylemlerini sıraya koyun.

Bugün Papa’nın İznik ziyaretini ve o ziyaret sırasında “Müslüman olan böyle bir şeyi kabul edermi?” denilen hareketlere bakın.

Sonra 2016 yılından önce Fetö terör örgütün başta “dinler arası diyalog” olmak üzere bu millete dayattıklarına bir bakalım.

Aslında bugün karşı karşıya kaldığımız olumsuzluklar ile bir anda karşı karşıya kalmadık.

Var olan tüm olumsuzluklar gözlerimizin önünde cereyan etti.

Vatandaş siyaseten oy verdiği siyasi partilerin ne yaptığından çok ne dediği ile ilgili olduğundan olup bitenlerin farkına maalesef varamadı.

Ve bizi yazımıza başlık olan kurbağalar gibi ılık suyun içerisinde haşladılar.

Yandık mı?

Donduk mu?

anlayamadan kendimizi bir servis tabağının içerisinde bulduk.