Çorba siyasetinden brunch siyasetine

Hatırlayan okuyucularımız mutlaka vardır.

Rahmetli Süleyman Demirel 1993 Cumhurbaşkanlığı seçiminde Cumhurbaşkanı olarak seçilince yeni DYP genel başkanının seçilmesi için yapılan kongrede Tansu Çiller genel başkan seçilmiş ve 50 Hükûmeti kurmuştu.

Tansu Çiller’in DYP genel başkanlığında ve görev aldığı başbakanlıkta neler yapıp neleri yapamadığı zaten o dönem siyaset yapanlar tarafından çok net bir şekilde biliniyor.

Tansu Çiller’in DYP’nin başına geçtikten kısa bir zaman sonra partinin yapısını değiştirmeye matuf yaptığı açıklama o gün bu gündür bizim aklımızda.

Tansu Çiller geniş katılımlı bir toplantıda “Ben DYP’yi ağzı çorba kokanlardan kurtaracağım” dediğinde belli bir azınlık dışında kimse “Çiller ne diyor?” şeklinde düşünmemişti bile.

1990’lı yıllarda kabul etmek gerekiyor ki o zaman köyden kente henüz bu kadar fazla göç olmamıştı.

O günlerde politika daha çok “Kasaba siyaseti” denilen bir tarzda yapılıyordu.

Daha çok Anadolu’da yaşayan seçmenlerden oluşan kitlenin oyu alan Adalet Partisinin 12 Eylül sonrasındaki siyasi teşekkülü DYP’de de Süleyman Demirel üzerinden aynı seçmen kitlesine hitap ediliyordu.

Anadolu’da o zamanlar şimdi de fazla olmamak kaydı ile vatandaş sabah kahvaltısında çorba içer.

Çorba dışındaki kahvaltı ya çok fazla bilinmez bilinse de gelenekselleşen süreçte vatandaş çorbaya kaçık sallamaktan keyif alırdı.

Geleneksel Anadolu seçmeninin bu alışkanlığını gören ancak bu alışkanlık ile uzaktan yakından hiçbir alakası olmayan Tansu Çiller’de söz konusu vaziyeti yakından görünce seçmen kitlesini değiştirmek gibi bir hedef seçmişti.

O günlerde DYP’nin rakibi durumunda bulunan ANAP biraz daha modern ve kentli seçmene yönelerek daha üst segmente doğru yol almaya çalışıyordu.

Dikkat edilirse o günlerde köyden kente olan göç dalgası da yavaş yavaş hareketlenmeye başlamıştı.

İşte köyden kente başlayan bu göçü gören, hisseden Tansu Çiller’de beli bir zaman sonra kentli nüfusun köylü nüfusunu geçeceğini anlayınca kendisini iktidara taşıyacak olan seçmen kitlesini daha şehirli bir hale getirmenin hesabı içerisine girmişti.

Tansu Çiller istediğini yapamadan siyasi hayatı sonlandı.

Ancak köyden kente göç asla durmadı.

Bugün kentlerde özellikle büyükşehirlerde yaşayanların sayısı kasaba ve köylerde yaşayanların çok ama çok üzerinde.

Türkiye’de nüfus hareketi çok büyük oranda değişti.

Alışkanlıklarımız değişti.

Yazımıza konu ettiğimiz sabah kahvaltılarında çorba içen nüfus nerede ise kalmadı.

Bizim derdimiz kimin ne şekilde kahvaltı yaptığı ile ilgili değil.

Çorbanın çevresinde ülkenin değişimini anlatmaya çalışıyoruz.

Seçmen tercihini iyi gören.

Seçmenin ne istediğini anlayan partiler fazla bir çaba sarf etmeden iktidara geliyor.

Bugün Türkiye’nin nüfusu 86 milyon.

Müthiş bir genç nüfusa sahibiz.

Her beş yılda bir yapılan seçime 5-6 milyon genç seçmen katılıyor.

Bu genç seçmenin talebini ıskalayan hiçbir siyasi organizasyonun başarılı olma şansı yok.

Sabah kahvaltısını çorba ile yapanlar azaldı.

Şimdi serpme kahvaltı-Brunch dönemi.

Değişim olabildiğince hızlı.

Değişime ayak uydurmak lazım.

Aksi halde partilerin yeri tarihin tozlu sahifeleri.