Er Meydanı ve Ben Burada..

Yöremizin ilk spor kategorilerinden olan ama eti, mantarı, otu olmasına karşın köftesini Sivas'a, kavurmasını Rize'ye, Arpası Buğdayı olmasına rağmen ekmeği Vakfıkebire, Gorvenk cağını Erzurum'a ve göç ile insan beynini batıya kaptırdığı gibi güreşi de Edirne'ye kaptıran Ardahan'ın ve Ardahanlının er meydanlarında el ile değil, KOBOĞ yiyenler olarak birbirleriyle güreşip, yıkılması hala devam eder.
Aslında Yengeçleri de Ardahanlılara benzetebiliriz.. 
Çünkü ateşten kaçarken ana, baba, eş, dost, arkadaş demeden etek ve parçalarına yapıştıklarını da ateşe çeken yengeçler gibiyiz, biz ünlü,ünsüz Ardahanlılar...
Ve bunları yaparken de Ardahan'dan Edirne'ye dememizin nedenini anlarız..

Çünkü er meydanını da Edirneye kaptırmışız. 


Ve çeper dibinde kalmış fesatlıklarla hep yengece benzemeye çalışırız..


En son ve en bariz örneği gazeteciliğin yanı sıra stk'cılığın nasıl yapılacağını ortaya koyan ve İstanbul başta olmak üzere bir çok kentte Ardahan bayrağı dalgandırmış, Ardahanlının öz güvenini arttırmış, ticarette olduğu gibi siyasette, spor da, ilimde, bilimde yani kısacası her alanda olması gerektiğini "Güçlü Bir Ardahan Lobisi" parolası ile son yıllarda yapılmayanı yapan Ardahan Dernekler Federasyonudur. 
Ve bu federasyonun kongre öncesi yapılan, yıpratılan yazılan alçakça yengeçlikleridir. 


Yıllar önce kurulmasına rağmen son yıllarda ortaya koyduğu performansı ile memur belediye başkan yardımcısının yani  diploması olup, olmadığı belli olmayan ama kendisine doktor dedirtenler ve federasyona üye olmadığı halde birilerinin başkanlığına aday olacak hale getirilen ARDAFED'in gerek kurucuları, gerekse kuruluşundan bu yana başkanlık yapanların emeklerini görmeyip yengeçlik yapanlara ateş verenlerin asıl siyasi çiyanlar olduğunu sanki bilmiyormuşum gibi görünse de ben oradayken üzerleri çizilen, defterleri kapatılanları tek tek not ettiğimi ve 'Yüreğiniz varsa gelin er meydanına da benimle karşılaşın ve hodri meydan diyen ben buradayken siz neredesiniz?' derken..