Zamanın birinde bir ülkede bir sanayii şehri o şehrin batısında bir ilçe varmış.
Ülkenin en büyük şehrine çok yakınmış bu ilçe. Yeşil ve bereketli toprakları, iyi huylu ve çalışkan insanları varmış. Gün gelmiş sanayileşme başlamış o masal memleketinde.
Ülkenin en büyük şehrinde gelişen sanayii şehri kirletmeye başlayınca bu ilçeye kaydırmışlar sanayii. O yeşil ilçenin güzel ve temiz denizi hızla fabrikalar, üretimhaneler ile kirlenmiş.
Daha önce büyük şehrin küçük bir sahil sayfiyesi olan bu güzel ilçe sakin ve huzurlu sokaklarını kaybetmiş.
Artan sanayileşme nedeniyle artan nüfus için çok sayıda ev ve işyeri yapmak gerekmiş.
O yemyeşil köyler fabrikaya, küçük kasaba kocaman bir metropole dönüşmüş çok kısa sürede.
Acımasız doğa katliamı, acımasız arsa spekülasyonu, kanser gibi, tümör gibi büyümüş.
Kötü sağlıksız yerleşimler, tabiatı bozan fabrikalar mecburen yaşanan bir ilçe olmuş o güzel kıyı kasabası.
Günün birinde o memlekette bir deprem olmuş.
Şehirler ve kasabalar yıkılmış.
O kanserleşmiş kasabada da ciddi yıkımlar olmuş.
Aslında bu deprem sayesinde akıllanıp düzenli bir şehirleşme şansı varken yapmamış o memleketin yöneticileri.
Bırakmışlar kadere her işi.
Yıllar geçmiş sanayileşme artmış, evler yerleşimler içinden çıkılamaz bir hastalık haline gelmiş.
Kalitesiz binalar, yetersiz alt yapı, kalabalık ve çözümsüz trafik, güvenliği olmayan ve nefes alınamayan bu kasaba tüm bu olanlara rağmen üç kuruşluk rant uğruna yetersiz yöneticilerin ellerine teslim edilmiş.
Kahreden trafiğe bir nebze çözüm olması için yıllar önce bir metro çalışması başlatılmış o kasabada.
Yıllar boyunca aslında büyük kısmı yukardan taşımaya uygun iken yerin altı kazılmış, patlatmalar yapılmış.
Fütursuz bir şekilde kasabanın tüm kaynaklarını arsaya, binaya teslim eden o kasabanın yöneticileri, küçük kazançlar nedeniyle bu metro çalışmasında gerekli önlemleri ve bilimsel zemin çalışmalarını yapmadıkları için, bir sabah bu metro çalışmasının geçtiği bir mahallede bir bina çökmüş, dört kişi hayatını kaybetmiş.
Birçok bina çökme tehlikesi yaşadığı için boşaltılmış.
O memleketin ve o kasabanın yöneticileri evlerini barklarını kaybedenlere bir sigorta nedeniyle ödenen para dışında hiçbir yardım yapmamışlar.
O bölgeyi boşaltıp yakında bir yerde birkaç site yapıp bu mağdurları oturtturmayı düşünmeye bile gerek duymamışlar.
Çünkü ne yaparlar ise yapsınlar o kasabalılar onları seçmeye devam etmişler yıllarca.
İl yapmayı bile layık görmemişler. Yani nasıl olsa çantada keklikmiş kasaba halkı.
Gerek varmı onlar için masraf yapmaya?
Bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde, kalbur saman içinde bir memlekette bir kasaba varmış.
Memleketimizden ve kasabamızdan ırak, kötü mü kötü bir şehirleşme varmış.
Yetersiz yöneticileri olan, ranta teslim olmuş bir kasabaymış.