Yarım günlük bir gezi için rotamızı Dilovası ile Körfez arasındaki halısıyla ünlü Hereke beldesine çevirdik.
Anayoldan kıvrıla kıvrıla sahile doğru iniyor, batı yönünde bulunan tepedeki kaleye çıkıyoruz.
Hereke Kalesi’ne hemen yanında yapılmış, sitedeki konutların içinden, dar yollardan geçerek giriş yapabildik. Hereke’nin batısında tepe üstünde 640’lı yıllarda Doğu Roma İmparatorluğu döneminde yapılmış Hereke Kalesi’nde, bizi büyük al bir bayrağımız selamlıyor.
Yeni onarım görmüş kale, Hereke’yi zirveden görme imkânı veriyor. Bütün Körfezi, karşıda Karamürsel’i doya doya seyredebiliyorsunuz.
Ama kaleden batı yönüne baktığınız zaman çimento fabrikasının ve limanının doğaya nasıl karmaşa kattığını görebiliyorsunuz. Tarihe ve gelen geçen her şeye tanıklık eden kaleden, Hereke halısından bir iz bulmak için halı fabrikasına iniyoruz.
Biraz araştırma yapınca Hereke'nin halıları ile öne çıktığını, hatta Çin'de bu halıları taklit etmek için bir beldeye “Hereke” ismini verdiği ve böylece taklit Hereke halılarıyla dünya halı pazarına egemen olduğu karşımıza çıkınca şaşırıyoruz.
Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk halı ve ipekli dokuma fabrikası olan, Fabrika-i Hümayun, 1843 yılında Hereke’de; sarayların, ihtişamını süsleyen ipekli kumaşları, döşemelikleri ve perdeleri üretmek için kurulmuştur.
1938’de Sanayi Ofisi’ne, ardından da Sümerbank’a bağlanan fabrika, sonrasında Başbakanlık Saraylar Daire Başkanlığına devredilir ve günümüzde bir müze fabrika olarak faaliyettedir.
Artık Hereke'de halının izini, fabrikanın, makinelerin sesini duyma imkânı da kalmamış. Çin taklit “Hereke” yaparken, biz gerçek Hereke'den faydalanamıyoruz.
Tren yolunun ikiye böldüğü Hereke’nin sahilini Ulupınar Deresi’nden başlayarak cadde boyunca iki taraflı tarihi koca çınar ağaçları gölgesinde gezmeye doyum olmuyor.
Ulupınar Deresi, halı fabrikası ile tarihi Hereke Sümer Camii arasından akarak, Hereke Vapur İskelesi’nin hemen yanından denize dökülmektedir.
Hereke Vapur İskelesi’nden, Karamürsel’e çok güzel bir deniz gezintisine çıkabilir ve denizden bütün güzellikleri de seyredebilirsiniz.
Hereke Vapur İskelesi’nin hemen yanında, denize sıfır konumdaki zarif bir yapı dikkatimizi çekti. Hereke Wilhelm Köşkü, Alman İmparatoru Kaiser II. Wilhelm’in 1898 yılında, Hereke’deki Fabrika-i Hümayunu ziyaretinde dinlenmesi için, Sultan II.Abdulhamit’in emriyle yaptırılmıştır.
Anadolu’nun ilk prefabrik yapısı olan bu köşk, Yıldız Sarayı’nda iki günde inşa edilip, deniz yoluyla parçalar halinde getirilmiş ve bir günde yerine monte edilmiştir.
Köşk’ün yapımında tekne yapım tekniği kullanılmış ve hiç metal çivi kullanılmamıştır.
Adeta İstanbul’daki binlerce köşkten zarif, sade ve bir o kadar da etkileyici bir maket buraya kondurulmuş.
Hereke’nin çok güzel düzenlenmiş sahilinde gezinti yaptık.
Bolca balık yeme yerlerinde, denizle iç içe kahve ve çay içme alanlarında dinlenebiliyorsunuz.
1859 yılında Sultan Abdülmecit döneminde yaptırılmış Hereke Sümer Camii’nde dua edip ve Fabrika-i Humayun’un ilk muallimi Musa Efendi’nin caminin doğusunda bulunan mezarını da ziyaret ederek; tarihin, emeğin ve doğanın iç içe geçtiği bu küçük kasaba olan Hereke’den ayrıldık.