Keşmekeşlikler içinde keşkeler

Hayat, çoğu zaman insana bir düğüm yumağı gibi görünür.
Her ipi çektiğimizde daha da karışan, çözmek istedikçe daha çok dolaşan bir keşmekeşin içinde buluruz kendimizi. İşte tam da bu karmaşanın ortasında, insanın gönlünde bir fısıltı yükselir: “Keşke…”

Keşmekeşlikler içinde boğulan bir kalp, aslında en çok geçmişin gölgeleriyle savaşır. Bir zamanlar alınmayan kararlar, söylenmeyen sözler, tutulmayan eller, sarılamayan omuzlar… Hepsi birer keşke olup yığılır ömrün bir köşesine. İnsan yaş aldıkça, o yığının ağırlığını daha çok hisseder.

Bazen gün gelir, bir pencere kenarında hüzünlü bir akşam vakti, insan kendi iç muhasebesini yapar. Ömrün neresinde yanlış adımlar attığını, nerelerde susmaması gerekirken sustuğunu, nerelerde koşması gerekirken ağırdan aldığını düşünür. İşte o zaman keşkeler, bir hançer gibi kalbin ortasına saplanır.

Ne var ki, keşmekeşliklerin ortasında hayata küsmeden yürüyebilmek büyük cesaret ister. Çünkü her “keşke”, aynı zamanda bir “iyi ki”nin kaybolmuş ihtimalidir. İnsan bazen, gözyaşlarının içinde bile umudu arar. O umut ki, keşmekeşin en koyu karanlığında bile insana yol gösteren tek ışıktır.

Ne acıdır ki, “keşke”lerimizi çoğu zaman çok geç fark ederiz. Bir anneye söylenmeyen “seni seviyorum”, bir dosta geç kalan vefa, bir sevdaya yarım bırakılan söz… Hepsi içimizde bir yara gibi kalır. İşte bu yüzden keşmekeşliklerin içinde insanın en çok kendine sorduğu soru şudur:
“Zamanı geri alsam, aynı hataları tekrar eder miydim?”

Belki de hayat, işte bu sorunun cevabını aramakla geçiyor. Çünkü pişmanlıklarımız, gelecekteki doğrularımızın habercisi olur. İnsan hatalarıyla büyür, yaralarıyla olgunlaşır, keşkeleriyle yoğrulur.

Ve sonunda anlarız ki;
Hayat, keşkelerle dolu olsa da, umutlarla yeniden yazılmaya değer bir hikâyedir.

Çünkü keşkeler, insanın yüreğine ağır yükler bırakarak ona sabrı öğretir. Keşmekeşler, darmadağın bir ruhun içinden bile yeni bir filiz doğurur. Ve belki de en önemlisi, insan “keşke” diyerek geçmişine ağlarken, aynı zamanda geleceğine daha dikkatli bakmayı öğrenir.

Keşmekeşliklerin girdabında,
Bir “keşke” düşer kalbimin ortasına.
Söylenmeyen sözler, yarım kalan sevdalar,
Hep içimde saklı bir yara.

Gözyaşımla suladım pişmanlıkları,
Sabırla ördüm yarınların duvarını.
Ve öğrendim sonunda şunu:
Her keşke, aslında bir dua gibidir,
İnsanı yeniden yaşatır, yeniden diriltir.