Aralık olan kapımdan bembeyaz olmuş başını bir kadın uzattı.
"Bir konu görüşecektim." dedi çekinerek.
İçeride imza için bekleyenleri görünce "Bekleyebilirim." dedi ve dışarı doğru çıkıyordu.
"Buyurun." dedim.
Çok sevimli bir bayan içeri girdi ve ilk misafir koltuğuna oturdu. İçeride evrak imzalatıp herkes çıkınca kendini tanıttı.
"Müdür bey, ben ...... Vergi Dairesinden emekli müdür yardımcısı ..... Sizinle tanışmıştık."
Hal hatır sorduktan sonra konuya girdi. Bu arada bir sürücü kursu sahibi geldi, hem evrak imzalıyor hem de bu bayanı dinliyordum.
"Bir kapı komşum var. Kendisi Rus. Burada bir Türk ile evli. Rusya'da sağlık alanında profesör, burada bir sağlık kuruluşunda çalışıyor. Yaşı ellinin üzerinde ehliyet almak için yazılı sınava giriyor. Ama ikidir kalıyor."
"Ama bizim yapabileceğimiz bir şey yok ki."
"Kendisi soruları anlamıyormuş."
"Rusça girsin sınava."
"Öyle giriyor ama onda da anlamadığı ifadeler varmış. Bu soruları nerede yapıyorsunuz. O da onlardan çalışmak istiyor."
"Soruları biz yapmıyoruz. Bakanlık yapıyor, herkese de karışık geliyor."
Bizim bu konuşmalarımızı duyan ehliyet kursu sahibi söze karıştı.
"Hocam ben ona bir uygulama vereyim oradan çalışsın." dedi ve hemen uygulama ile ilgili girişleri yapmaya başladı.
Bu arada yaşlı bayan telefonda, Rus bayan ile konuşmaya başladı. Telefonu ona anlatmam için bana uzattı. Telefonun diğer ucundaki bayan başladı bana anlatmaya.
"Mudur bey, ben anlamıyor soruları, ben var araba kullanmak, işe sokak aralarından gitmek. Bu ehliyeti mutlak almak lazım."
"Sınavı kazanmalısın."
"Ben var ikidir başarısız sınavda. Kocam benimle dalga geçer. Ben aptal değil. Ama anlamıyor soruları. Ne olur bana bir yol gösterin. Sizin Rusça ifadeler ben anlamıyor."
Bu arada uygulama ve şifreleri bana gelmişti.
“Sana bir uygulama ve şifrelerini gönderiyorum. Oradan istediğin dilde çalışabilirsin.”
O telefonda "Sen bir meleksin." olarak kendi dilinde yaptığı dua bütün günün yorgunluğuna değdi.