Muhteşem Rusya seyahati

Haziran ayının ikinci yarısına ANAYURT yayınları sahibi Mustafa Anayurtlu “-Abi pasaport bilgilerini bana gönderebilirmisin” şeklindeki çağrısından kısa bir süre sonra pasaport bilgilerimizi kendisine ulaştırdık.

Aradan birkaç gün geçtikten sonra bizi arayan Nafi Erdoğan ismindeki bir beyefendi “Yüksel bey beş gece altı gün sürecek bir Rusya seyahatimiz olacak, Sizinde bu seyahate katılacağınız bilgisi geldi, sizden birkaç bilgi rica edeceğim gönderebilirseniz sevinirim” dediğinde yolculuğumuzun Rusya yönüne olacağını da anlamış olduk.

Arada bütün sorularımıza da sağ olsun Taha Toptaş kardeşimiz cevap verdi.

Seyahatin başlayacağı 24 Haziran tarihine kadar Rusya ile olan bilgilerimizi tekrar tekrar yeniledik, Orada yaşayan insanların davranışlarını öğrenmeye, hava durumunu ve hangi yemekleri yiyebileceğimizi tekrar tekrar not aldık.

Geziyi düzenleyen arkadaşlarımız Rusya’da kredi kartının geçmediğiniz bilinen ambargo dolayısı ile ABD dolarının da kullanılamayacağını seyahat başlamadan Türkiye’de ihtiyacımız kadar Rus rublesi almamız gerektiği bilgilerini verdiler.

Görevli arkadaşlarımızı gün aşırı pasaport işlemlerinin tamamlandığını vize işlemlerinin çözüldüğünü, Rusya’nın başkenti Moskova- St. Petersburg arasındaki 705 kilometrelik tren yolculuğu içinde gerekli işlemlerin tamamlandığı bilgisini verdiler.

24 haziran gecesi Moskova’ya uçmak adına ulaşacağımız İstanbul havaalanına gidebilmek adına Mustafa Anayurtlu gece saat 02.00 sıralarında bizi Gebze’den aldı ve yaklaşık 03.00 gibi kendimizi İstanbul havaalanında bulduk.

Rusya seyahatine

Cihan Bahadır Gürelik

Ali Atıf Bir

Servet Düz

Fatih Kaplan

Kutbettin Bingölbalı

Miktad Toptaş

Faruk Bingölbalı

Mehmet Burak Ceren

Cihat Bingölbalı

Muhammed Enes Kılıç

Mehmet Ayhan

Zülküf Akyüz

Murat Tatar

İsmail Tatar

Ömer Baran

Nurullah Güler

Hüseyin Boynukara

Veysi İren

Hüseyin Şimşek

Doğukan Akçelik

Abdulbaki Nur

Ekrem Öksüz

Nafi Erdoğan

Ahmet Atalay Karvar

Muhammed Taha Toptaş

Mercan Yazıcı

Mustafa Anayurtlu

Recep Müftüoğlu

Yüksel Ercan

‘ında dahil olduğu isimler gerekli pasaport kontrollerinden sonra İstanbul’dan kalkıp Moskova’ya yapılacak olan yaklaşık 4 saatlik yolculuk için THY’nin TK-413 sefer sayılı uçağa giriş yaptık.

Uçağın kalkış saat normalde 06.00 ancak havalanmayı beklerken ilk önce bir arızanın meydana geldiği sonra da yakıt alınacağı ile ilgili anonslar yapılınca kalkış saati epey bir gecikti sonradan farkına vardık ki Rusya’da meydana gelen bir dron saldırısı sonrası hava sahası kapatılmış yolcular endişelenmesin diye de “arıza var yakıt alacağız” anonsları yapılmış.

MOSKOVA

(Rusça: Москва- Moskva), Rusya'nın başkenti ve en kalabalık şehridir. Şehir Merkezi Rusya'da bulunan Moskova Nehri üzerine kurulmuştur ve 2023 itibarıyla sınırları dahiline yaklaşık 13,1 milyon kişiye şehir alanı dahilinde yaklaşık 18,8 milyon kişiye, metropolitan alanı dahilinde yaklaşık 21 milyon kişiye ev sahipliği yapmaktadır.

Şehir sınırları 2.511 km2'den ibaretken, şehir alanı 5.891 km kare metropolitan alan 26.000 km²'den fazla yüzölçümüne sahiptir. Dünya'nın en kalabalık şehirlerinden biri ve Avrupa'nın en kalabalık ve şehir ve metropolitan alan itibarıyla en büyük şehridir.

Moskova Doğu Avrupa'nın önemli bir politik, ekonomik, kültürel ve bilim merkezidir. Topraklarının tamamı Avrupa'da yer alan en büyük şehirdir, İstanbul'un ardından Avrupa'nın 2. en büyük şehridir

Ayrıca Dünya'nın en büyük 18. kentsel alanına sahiptir. Forbes'in 2013 yılı araştırmasına göre Moskova Dünya'nın en pahalı 9. şehri seçilmiştir. Aynı zamanda Dünya'nın sayılı büyük kentsel ekonomisine sahip olan Moskova, "Global şehir" kabul edilir. Turizm konusunda dünya çapında en hızlı büyüyen şehirler arasında yer alan Moskova, aynı zamanda yeryüzündeki en kuzeyde yer alan Metropol unvanına sahiptir.

Avrupa'nın en uzun tek başına duran yapısı olan Ostankino Kulesi'ne, yine Avrupa'nın en yüksek gökdeleni unvanına sahip Federation Tower'a ev sahipliği yapar. 1 Temmuz 2012'deki bölgesel genişlemenin ardından yüzölçümü 2 kat artmış olup, 233.000 kişi ise nüfusa eklenmiştir.

Avrupa Rusya'sında yer alan şehir, Moskova Nehri'nin üzerinde yer alır. Denize kıyısı olmayan en büyük şehirdir. Şehir aralarında Aziz Vasil Katedrali'nin de bulunduğu birçok tarihi bina ile zengin bir mimariye sahiptir. Kapladığı alanın %40'ını ormanlar ve yeşil alanlar oluşturması, Moskova'yı Dünya'nın en yeşil şehirlerinden biri yapar. Şehir sırasıyla Moskova Knezliği, Rusya Çarlığı, Rus İmparatorluğu, Sovyetler Birliği ve son olarak şu anki Rusya devletine başkentlik yapmıştır. Moskova Rus kültürünün merkezi konumundadır ve içerisinde barındırdığı birçok müze, tiyatro ve akademik kurumlardan dolayı sayısız bilim insanı ve sanatçıya ev sahipliği yapar.

Rusya Hükümeti'nin merkezidir. Şu anda Rusya devlet başkanı'nın çalışma yeri olan Moskova Kremlini de şehirdeki önemli yapılardan biridir. Moskova Kremlini Orta Çağ kalesi olarak inşa edilmiştir. Kremlin ile birlikte Kızıl Meydan da Dünya Mirası listesine giren yerlerdendir. Rus Parlamentosu'nun iki birimi (Devlet Duması ve Federasyon Konseyi) de Moskova'da bulunmaktadır.

Şehir yaygın bir transit ulaşım ağına sahiptir. 4 uluslararası havaalanı, 9 demiryolu istasyonu, sayısız tramvay, monorail sistemi ve en önemlisi Dünya'nın en derin yer altı hızlı taşıma sistemine sahip olan Moskova Metrosu metropolün yaşamında önemli bir yere sahiptir. Ayrıca Moskova Metrosu zengin mimarisi ve 200'ü aşkın istasyonu ile şehrin simgesel noktalarından biri haline gelmiştir.

Rusya'nın iki federe şehrinden biridir. 1917 Ekim Devrimi'nden sonra Mart 1918'de başkent olmuştur. Moskova Nehri'nin içinden geçtiği bu şehir Dünya'nın en yoğun işleyen metro sistemine sahiptir. 1980 yaz olimpiyatlarına ev sahipliği yapmıştır. Moskova'da yaşayan milyarder sayısı diğer dünya şehirlerden fazladır, bu da en çok milyarderin yaşadığı şehir unvanını getirmiştir. 2007 yılı istatistiklerine göre dünyanın en pahalı şehirleri listesinde 1. sıraya yerleşmiştir. Ayrıca Eurovision 2009'a ev sahipliği yapmıştır. Kızıl Meydan, Lenin Mozolesi, Tarih Müzesi, Bolşoy Tiyatrosu şehirdeki önemli mekanlardır.

Moskova'nın çeşitli lakapları vardır ve bunların çoğu şehrin büyüklüğüne veya Rus ulusu için önemine atıfta bulunur. Üçüncü Roma (Третий Рим), Beyaz Taşlı (Белокаменная), İlk Taç (Первопрестольная) ve Kahraman Şehir (город-герой). Moskovalı için kullanılan demonim erkekler için "москвич" (moskviç) kadınlar için ise "москвичка" (moskviçka). İngilizceye Muscovite olarak geçmiştir.

Hal böyle olunca ister istemez bizimde sabah 09.30 gibi Moskova havaalanına inme hayallerimizde otomatikman epey bir gecikme yaşandı.

Kalabalık tur gruplarında adettir,

Ekipte mutlaka kopmalar olur

Ekibi taşıyacak araçlar trafiğe takılır

Pasaport işlemlerinde gecikmeler yaşanır.

Bizim ekipte tüm bu olumsuzluklar bir araya gelip epey bir gecikme olunca geriye bir tek şey kalmıştı, Konaklayacağımız otele ulaşmak ve akşam yemeğini yedikten sonra var olan yorgunluğu atabilmek adına derin bir uykuya dalmak.

Bizde öyle yaptık, Konaklayacağımız otele ulaştık, akşam yemeğimizi yedik ve istirahate çekildik.

RUSYA NOTLARI

-Rusya’nın yüzölçümü 17,5 milyon kilometrekare

-Rusya Nüfus 145 milyon

-Moskova nüfus 12,5 milyon

-Kremlinde sigara içmek yasak

-Asgari ücret emekli maaşı 250 dolar

-Hizmet sektöründe Ruslar çalışmıyor

-Daha çok Orta Asyalılar çalışıyor.

-Vera Nazım’ın 4. Eşi

-Çalışanlar ortalama maaş 1500

-Kira 1000 dolar

-Asker emeklisi maaşı 509-600 dolar

-Öğrenci engelli emekli tramvay ücretsiz

-Moskova büyük bir kazan herkesi kaynatıyor

-Taksi YANDEX go kullanıyor sadece nakit alıyor

-Masterkart ve VİSA Rusya’dan çekildi

-Mc DONALDS çekildi

-ABD ambargosu Rusya’ya yaramış kendi üretimleri gelişmiş

-Moskova’da bir kurye ayda 2 bin dolar kazanıyor

-Moskova’ya yılda 15 milyon turist geliyor

-Kremlin kelime anlamı KALE

-Askeri operasyondan dolayı Rusya’da İnstsgram çalışmıyor.

-Rusya’da nüfus 145 milyon 450 milletvekili var

-Moskova metrosu 1931 yılında yapılmış 182 durak var ve her gün ortalama 9,5 milyon insan taşıyor

-Bir insan Moskova’da işsiz kalıyorsa o insan dünyanın en tembel insanı olarak tanımlanıyormuş.

-DUMA Düşünce demekmiş

-Moskova-St.Peterburg arasında ulaşımı sağlayan hızlı tren hiç bir durakta durmadan yolcuları bir şehirden başka bir şehire ulaştırıyor.

İKİNCİ GÜN

Gezimizin ikinci günü konakladığımız otelde sabah kahvaltısını yaptıktan sonra ismi KALE olan Kremlin sarayına doğru yola çıktık, Sarayın etrafı cıvıl cıvıl, İkinci dünya savaşını anlatan çok sayıda etkinlik mevcut, alanda yaklaşık iki saat kalıp kutlamaları en ince detaylarına kadar inceleme imkanı buluyoruz.

Arkasından bölgeye yakın Nazım Hikmet’in kabrini ziyaret ediyoruz, Mezarlığa giderken birden bire aralıksız yağan yağmurun azizliğine uğruyoruz, Geziye katılan arkadaşlarımız Nazım’ın kabrini ziyaret ettikten sonra alandan ayrılıyoruz.

Bu kez Moskova’nın meşhur Arbat sokağını dolaşıyoruz, son derece lüks ve hayatın tam anlamı ile yaşandığı Arbat sokağında çay kahve içiyor hediyelik eşya alıyoruz.

Moskova’ya gidip te tüm dünyanın dilinde olan Moskova Metrosunu görmemek elbette ki olmaz.

Moskova metrosu 1931 yılında yapılmış 182 durak var ve her gün ortalama 9,5 milyon insan taşıyor.

Ancak Moskova metrosunu değerli kılan taşıdığı yolcudan çok adeta bir sanat galerisi niteliğini taşıyor olması, bu yönü ile bizde bir kaç durak gittik ve gördüklerimiz karşısında işin doğrusu hayretler içerisinde kaldık.

Akşam yemeği için bize ayrılan restauranttayız.

Rus vatandaşları son derece rahat

Hiç kimsenin acelesi yok.

Anlıyoruz ki Ruslar için yemek karınlarını doyurmaktan çok adeta saatler süren bir sohbetin ana unsuru.

Yemekten sonra konaklayacağımız otele ulaşıyor ve ertesi güne hazırlanmak için derin bir uykuya dalıyoruz.

3.GÜN

Seyahatimizin 3. Gününde St.Petersburg seyahati var.

Sabah sıkı bir kahvaltı sonrasında konakladığımız otelden ayrılıyor ve bizi Moskova’dan St. Petersburg’a ulaştıracak tren yolculuğu için Moskova tren istasyonuna doğru ilerlemeye çalışıyoruz.

Moskova tren istasyonu son derece kalabalık, Bizi St.Petersburg’a ulaştıracak olan iki katlı trenin hareket saati 13.50 Moskova –St.Petersburg arası mesafe 705 kilometre ve yolculuk yaklaşık 5,5 saat sürüyor.

İki katlı elektrikli tren son kontroller yapıldıktan sonra hareket ediyor, bizde olağanüstü bir hız ile st.Petersburg’a doğru ilerleyen trenin cam kenarına oturup bitip tükenmek bilmeyen ormanlık alanı ve yeşilliği takip ediyoruz.

Tren son derece lüks bir şekilde dizayn edilmiş, Her taraf pırıl pırıl, Dünyanın her tarafından gelen yolcular neşeli bir şekilde restauranta yemek yiyerek yolculuğu tamamlamaya çalışıyorlar.

Saat 13.50’de başlayan tren yolculuğumuz akşam saatlerinde 19.00 gibi sona eriyor, Trenden iner inmez bizi rehberimiz bekliyor onunla birlikte on binlerce insanın bulunduğu kalabalığı yara yara bizi konaklayacağımız otele ulaştıracak otobüse ulaşmaya çalışıyoruz.

ST PETERSBURG NOTLARI

-Kuzeyin Venedik’i

-Son derece güvenli

-5,5 milyon nüfus yaşıyor

-Neva deltası neva nehri iç deniz

-42 ada üzerinde kurulmuş 150 köprü ile birbirine bağlanıyor.

-Türkiye ile saat farkı yok

-Beyaz geceler kenti

-23.00 e kadar gün ışığı var

-Doğu caddesi Neski caddesi

-Deli Petro şehrin kurucusu

-İsyan meydanı

-Meçhul asker anıtı

-St.Aziz demek

-Burg-Burç demek.

-1991 e kadar Leningrad oluyor

-900 gün 900 gece Hitler kuşatma yapıyor

-Barok( lekeli inci) demek

-Zemin bataklık

-Baltık denizine açılıyor İdil-Volga-don nehri

-Fantanka ( çeşme) kanalı

-At terbiyecileri-insanın doğa ile mücadelesi

-Lenin kütüphanesi

-2.dünya savaşı 60 milyon kayıp 20 milyon Rus

-Hermitaj müze inziva köşesi kafa dinleme yeri

-4 bina 1 kompleks

-Eserlere 50 cm yaklaşmak yasak

-Evlerde oturma odası yok misafirler dışarıda ağırlanır

-Borş çorbası donmayan ürünlerden yapılıyor

-Zeytin yok

-Turp çok

-Kasap yok

-pirzola lüks

-Sokakta hayvan yok kış çok soğuk kışı geçiremiyor.

-ST Petersburg 300 yıl imparatorluğun başkenti olmuş

-3 milyon tablo var Guinnes rekorlar kitabına girmiş

-Petro-Kaya demek.

-Char 4 mıh kapı

-Çharşamba-3 gün

-Pharşambe-4.gün

-“Sigara içilmez” yazılan alanlarda sigara içenlere 15 gün hapis var her sabah ellerine birer fırça verip sokakları temizletiyorlar

-Çıkma balkon yok gömme balkon var iklim şartlarından dolayı

-100 milyon nüfus dünyadan habersiz yaşıyor TV kanalları ne gösteriyorsa

-Sarayların içinde mutfak yok yangın ve koku riskine karşı

-Makarna-patates bıktırmış

-Pravda iş i-Hakikat demek.

-Bolşevik-Çoğunluk demek.

SANKT-PERERSBURG

(Rusça: Санкт-Петербург, [sankt pʲɪtʲɪrˈburk]) ya da Türkçe kaynaklardaki yaygın adıyla St. Petersburg, Moskova'nın 715 km kuzeybatısında bulunan, Rusya'nın 2., Avrupa'nın 4. büyük şehridir.

Kültürel merkez oluşunun yanı sıra binalarıyla da bilinir. Baltık Denizi kıyısında Neva Nehri üzerindeki 42 ada üzerine yayılmıştır. Çar I. Petro tarafından 16 Mayıs 1703'te Rus Çarlığı'nın Avrupa'ya açılan kapısı olması amacıyla kurulan şehir, 200 yıl Rus Çarlığı'nın başkentliğini yapmıştır.

1914-1924 yılları arasında, yani çoğunluğunu I. Dünya Savaşı ile Rus İç Savaşı'nın kapsadığı dönemde Rusya'nın Almanya ile savaşmasından dolayı Almanca St. Petersburg ismi terk edilerek Petrograd olarak adlandırılmıştır.

1917 Büyük Ekim Sosyalist Devrimi'nden sonra Bolşevikler Mart 1918'de Moskova'yı başkent yapmıştır. Petrograd tarihi bir şehir olarak önemini korusa da siyasi ve ekonomik açıdan ülkenin ikinci önemli şehri konumuna düşmüştür.

Şehir 1924-1991 yılları arasında yani Sovyetler Birliği döneminde Leningrad olarak adlandırılmıştır. 1991 yılında Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla Boris Yeltsin yönetimi, şehrin ismini yeniden Sankt-Peterburg olarak değiştirmiştir. Ancak St. Petersburg ve çevre illerinin bulunduğu bölge Leningrad oblastı olarak adlandırılmaktadır. Şehir, Nazi Almanyası tarafından 8 Eylül 1941 tarihinde kuşatılmış ve 872 gün kuşatma altında kalmıştır.

Bir Doğu şehri sayılan Moskova'nın aksine Sankt-Peterburg, 5 milyonluk nüfusuyla daha "Avrupai"dir ve kuruluş amacı olan "Avrupa'ya açılan kapı" olma amacını gerçekleştirmiştir.

Ayrıca bir rivayete göre kurulduğu zaman Venedik ve Roma'nın bir sentezi olması düşünülmüştür. Geniş bulvarları, dingin suları, köprüleri ve çarlık mimarisinin bazı örnekleri, şehrin Kuzey'in Venedik'i olarak anılmasına sebep olmuştur. Şehirdeki Hermitage Müzesi çarların geniş özel sanat koleksiyonlarına ev sahipliği yapar ve dünyanın en büyük müzelerinden biridir. Ayrıca Dostoyevski, Puşkin, Anna Akhmatova ve Rimsky-Korsakov'un evleri de müze olarak kullanılmaktadır.

Ayrıca Fyodor Mihayloviç Dostoyevski'nin romanları Suç ve Ceza, Budala, Ezilenler ve Beyaz Geceler de bu şehirde geçer.

Rehberimiz Bora Özdemir eşliğinde kente giriş yapıyoruz, Şehir bizi şaşırtıyor, işin doğrusu St.Petersburg’un bir Rusya şehrinden çok bir Norveç kenti olduğu ile ilgili kanaatimiz Rusya’dan ayrılıncaya kadar devam ediyor.

Kente girdiğimizde akşam olmak üzereydi, Rehberimiz bizi akşam yemeği için “Karayip Korsanları” isimli sinema filminde “Uçan Gemi” diye bildiğimiz ancak şimdilerde kentin bir limanına demirlemiş gemide rezervasyon yapmış, Başta vişneli ekmek olmak üzere gelen yemekleri büyük bir iştah ile mideye indirmenin keyfini çıkardıktan sonra gemide hatıra fotoğrafı çektirmek için sıraya girdik.

RUSYA’DA BEYAZ GECELER

Beyaz Geceler, Rusya'nın St. Petersburg şehrinde gözlemlenen ve yaz ortasında güneşin batmaması ya da çok kısa bir süreliğine batması sonucu gecelerin aydınlık geçmesiyle oluşan bir doğa olayıdır. Geceleri karanlık yerine alacakaranlık hâkim olur; sanki güneş “biraz dinlenip geri gelecekmiş” gibi davranmaktadır.

Uçan gemideki harika akşam yemeğinden sonra son derece yorgun bir şekilde otele dönüş yaparken kentin estetiği, mimarisi ve kalabalık insan yapısı ile “Bu kadarda mı olur” ifadesini defalarca tekrarladığımızı hatırlıyoruz.

Ertesi gün sabah kahvaltısını yaptıktan sonra önce St. Petersburg’un meşhur “Kanlı Meydanını” ziyaret ettik, Muhteşem mimarisi ile herkesi kendisine hayran bırakan Kanlı meydandaki turumuzu tamamladıktan sonra bizim için organize edilen tekne turuna başladığımızda denizin bir ülke için ne kadar önemli olduğunu ve Rusların denizden en üst düzeyde faydalandığını bizim ülkemizin de üç tarafının denizler ile çevrili olmasına rağmen tam bir deniz fakiri ülke olduğumuz gerçeğini bir kez daha acı bir şekilde hatırlamış olduk.

Hermitage müzesinden içeriye adım attığımızda sanatın bir millet için ne kadar önemli olduğunu bir kez daha kavradık, yaklaşık 1,5 saat süren müze ziyaretimizde gördüğümüz eserler bizi bir kez daha hayretler içerisinde bırakmış oldu.

Akşam saatlerinde yemek için gittiğimiz Gürcistan yemeklerinin tadına baktık yemeklerin tamamı güzeldi ancak tadı damağımıza kalan lezzetli Pizzaları demli çay eşliğinde yedikten sonra geriye bir tek otele dönüp uyumak kalmıştı bizde öyle yaptık.

Ertesi gün Puşkin kasabası olarak bilinen alandaki Katerina Sarayının yolunu tuttuk, Katerina sarayının girişinde bekleyen bando mızıka takımı bizi “İzmir Marşı” ile karşılayınca keyfimiz bir kat daha yukarıya çıkmış oldu.

KATERİNA SARAYI

“Catherine Palace” olarak anılan bu ihtişamlı saray, St Petersburg’un 30 kilometre güneyinde yer alan Tsarskoye Selo’da, yani Puşkin’de görülebilmektedir. Rus çarlarının özellikle yaz dönemlerinde değerlendirdikleri mekan olmasından dolayı “Çarlık Sarayı” ismini almıştır. Rusya’daki tüm tarihi yapılar gibi bu sarayda da hiçbir masraftan kaçınılmamış ve gerek dış mimarisi gerek iç yapısı oldukça muazzam tasarlanmıştır.

Sarayın içinde pek çok yazıt ve ganimet yer almaktadır. Sarayın iç kısmı kadar dış kısmı da oldukça etkileyicidir. Bahçe kısmında

dışarıdan bakıldığı zaman cami görünümüne sahip bir de hamam bulunmaktadır. Hamamın içinde Osmanlı dönemine ait kalıntılar da görülebilmektedir. Bahçede bulunan bir başka yapı ise, 1768-1774 yılında Osmanlı-Rusya arasında Çeşme’de geçen ve Rusların zaferi ile sonuçlanan olayın anısına dikilmiş heykeldir.

Rokoko tarzında 18. yüzyılda inşa edilmiş olan sarayda yıllar içerisinde pek çok restorasyon çalışması da yapılmıştır. Büyük Petro'nun karısı I. Katerina zamanında başlayan çalışmalar döneminde sarayın bulunduğu mekan Petro'nun kızı Elizavate Petrovna'nın iktidarda olduğu zaman Tsarskoye Selo (Çar Köyü) adını almıştır.

I. Katerina'nın en sevdiği yerler arasında olan sarayı, kızı Elizabeth annesinin zevkini beğenmediği için yeniden yaptırmıştır. Tarihsel olarak Katerina'nın sarayı olarak tanınan alanın mimarisini ve iç dekorasyonunu mimar Francesso Bartolomeo Rastrelli, Elizaveta Petrovna için düzenlemiştir.

325 metre uzunluğundaki dış cephe süslemesi için 100 kilo altın kullanılan sarayda 846 metrekare büyüklüğündeki taht salonu dikkat çekicidir.

İleriki dönemde başa geçen ve "Muhteşem Katerina" olarak bilinen II. Katerina, Elizabeth'in zevkini modası geçmiş olarak nitelendirerek İskoçyalı mimar Charles Cameron ile anlaşmış ve sarayda yeniden düzenlemeler yaptırmıştır.

İkinci Dünya Savaşı döneminde Almanlar sarayı tahrip etmiş ve eserler, taşlar ya da süslemeler neredeyse tümüyle kaçırılmıştır. Sarayın yeniden kurulması ise yaklaşık 10 yıl sürmüştür.

St Petersburg’a 30 kilometre uzaklıkta bulunan saraya yaklaşık 45 dakikalık metro ve otobüs yolculuğu ile gidilebilmektedir.

Dolu dolu geçen Rusya seyahatinin sonuna doğru yaklaşılırken kısa bir serbest zaman sonrası kalacağımız otele geri döndük.

Gece 01.00’de İstanbul’a dönüş için St.Petersburg havaalanına doğru gitmek için bir arada olmak gerekiyor.

Söz konusu saatte toplandık.

Bizi bekleyen otobüse binip havaalanının yolunu tuttuk.

Uçağımız sabaha doğru 05.45’te

Havaalanına geldik, gerekli pasaport işlemlerini gerçekleştirdikten sonra bizi İstanbul’a uçuracak uçağı beklemeye başladık.

Uçağımız geldi, bindik, yerlerimizi aldık, koltuklarımıza oturduk.

Son derece rahat bir yolculuktan sonra saat 09.45 gibi İstanbul havaalanına indik.

Artık ayrılık vakti

İstanbul havaalanında yaklaşık beş gün süre ile bir arada olduğumuz ve hepsini çok sevdiğimiz

Cihan Bahadır Gürelik

Ali Atıf Bir

Servet Düz

Fatih Kaplan

Kutbettin Bingölbalı

Miktad Toptaş

Faruk Bingölbalı

Mehmet Burak Ceren

Cihat Bingölbalı

Muhammed Enes Kılıç

Mehmet Ayhan

Zülküf Akyüz

Murat Tatar

İsmail Tatar

Ömer Baran

Nurullah Güler

Hüseyin Boynukara

Veysi İren

Hüseyin Şimşek

Doğukan Akçelik

Abdulbaki Nur

Ekrem Öksüz

Nafi Erdoğan

Ahmet Atalay Karvar

Muhammed Taha Toptaş

Mercan Yazıcı

Mustafa Anayurtlu

ile bir dahaki seyahate kadar vedalaştık, vedalaşırken de “Gebze’de Yüksel Ercan isminde bir kardeşinizin olduğunu sakın hatırınızdan çıkarmayın” temennisinde bulunduk.

Tüm arkadaşlarımızı seyahatin daha iyi bir şekilde devam etmesi adına olağanüstü bir tempo gösterdiler.,

Hepsine kucak dolusu sevgiler.

Bu seyahati organize eden Miktad Toptaş’a

Tur operatörümüz Murat Kofoğlu’na

En ufak detayları bile unutmayan Nafi Erdoğan’a

Bir dediğimizi iki etmeyen Taha Toptaş’a

Bir öğretmen edası ile sorduğumuz tüm sorulara eksiksiz cevap veren rehberimiz Bora Özdemir’e

Ve Gezi boyunca derdimizi çeken Kıymetli Mustafa Anayurtlu’ya kucak dolusu sevgilerimizi ve teşekkürlerimizi iletiyoruz.

Ne diyordu Ryu MurakamiDünyadaki yüz bin şehrin her birinde güneş benzersiz şekilde batıyor. Sadece bunlara şahit olmak için dahi seyahat etmeye değer"

Benzersiz güneşin battığı yeni ülkelerin muhteşem şehirlerinde buluşmak dileği ile..

#amp-auto-ads