Nakba 77 yaşında, Gazze'de sürdürülen bir felaketin sessizliği

Gazze'de yaşanan insanlık trajedisi, 1948'de başlayan Nakba'nın günümüzde süren bir uzantısı.

Filistin halkının sesi olmak hepimizin sorumluluğu

Her yıl 15 Mayıs'ta, dünya görmezden gelse de Filistinlilerin hafızasında hiç silinmeyen bir yara yeniden kanıyor: Nakba, yani "Büyük Felaket". 1948’de yüz binlerce Filistinlinin topraklarından sürülmesiyle başlayan bu karanlık dönem, aslında hiçbir zaman sona ermedi.

Bugün Gazze’de yaşanan İsrail saldırıları, Nakba’nın modern biçimde sürdürülmesinden başka bir şey değil. Bu bir tarihsel travmanın güncellenmiş hâli; sadece yöntem değişti, hedef aynı kaldı: bir halkı susturmak, silmek.

Tarih Tekerrür Etmiyor, Hiç Durmadı:
 

Nakba, 1948 yılında 750 binden fazla Filistinlinin zorla yerinden edilmesiyle başladı. Köyler yakıldı, halk sürüldü, İsrail devleti bu zeminde kuruldu. Bugün üzerinden 76 yıl geçmesine rağmen, Filistin halkı hâlâ sürgünde, abluka altında, bombardıman altında yaşıyor. Gazze, dünyanın en büyük açık hava hapishanesi; elektriksiz, ilaçsız, gıdasız bırakılan bir yer değil artık – doğrudan hedef alınan bir coğrafya.

Gazze’de Ne Yaşanıyor?:
 

2023 Ekim ayından bu yana Gazze'de yaşananlar, sadece bir çatışma değil; açık bir insan hakları ihlali, hatta savaş suçudur. BM verilerine göre çoğunluğunu çocuk ve kadınların oluşturduğu 30 binden fazla sivil öldürüldü. Hastaneler, okullar, mülteci kampları bombalanıyor. İnsanlar sadece bombalardan değil, açlıktan, susuzluktan ölüyor. Bu, askeri değil sistematik bir imha politikası. İsrail, Gazze’yi Auschwitz’e çeviriyor.

Sessizliğin ve Çifte Standardın Suçu:
 

Dünya medyasının büyük bölümü, bu trajediyi ya görmezden geliyor ya da meşrulaştırıyor. “Kendini savunma hakkı” söylemi, etnik temizlik ve katliam uygulamalarını meşrulaştırmaz. Uluslararası kamuoyunun sessizliği, bu suçlara ortaklık demektir. Filistinli gazeteciler öldürülüyor, bilgi akışı engelleniyor ama buna rağmen gerçekler, bir şekilde dünyaya sızıyor.

 

Acının İsmi Var:
 

Zalim İsrail, Gazze’de bir toplumun hafızası, geleceği ve umudunu hedef alıyor. Bir halkın sadece bedeni değil, sesi ve hikâyesi de yok edilmek isteniyor. Müslüman coğrafyasındaki organize ve koordine olamama ya da olmama hali; İsrail’in Gazze, Batı Şeria ve Doğu Kudüs’te istediği gibi sistematik etnik kıyım yapmasını sağlıyor.

Unutmamak, Unutturmamak:
 

Nakba, sadece geçmişin değil, bugünün de felaketi. 76 yıldır süren bu trajediyi anlatmak, hatırlatmak ve sesini duyurmak zorundayız. Çünkü sustuğumuz her an, yeni bir felakete zemin hazırlıyoruz. Bugün Gazze’de yaşananları “sıradan” görmek, insanlığı yitirmektir.

İnsanlığın utanç kaynağı olan bu yazıyı Harun Tekin’den küçük bir alıntıyla sonlandırmak istiyorum:

“Kutlayanım var, ağlayanım da
Bak sana bayram, bana bomba
Kutlayamazsan ağla yanımda
Ruhumu al da yüzleş aklınla”
 

Sessizlik, zalimin en büyük müttefikidir. Zulme susan, insanlığından utansın.

#amp-auto-ads