Ufukta bir Kurtuluş Savaşı var sanki

Son zamanlarda yeryüzü az karışmış gibi gökyüzü de iyice karıştı hava sahamızdan içeri girip düşen İHA’lar mı dersiniz ülkemize resmi görevle gelip dönerken jeti düşüp hayatını kaybeden ülke Genel Kurmay Başkanı ve yetkilileri mi dersiniz ne ararsanız var.

Son zamanlarda bu yaşananlar hava sahamızda ciddi bir güvenlik açığımız olduğu yönünde değerlendirilerek bunlar bir erken uyarı gibi kabul edilmelidir aksi halde sınırlarımızı kilometrelerce geçip başkentimizin yanı başına düşen hava araçları, ülkeyi baştan başa geçip düşen hava araçları olduğuna ve bunları biz vurmadığımıza göre kendileri düşüp belki de bilerek imha edildiğine göre bunların elde ettiği istihbarat bilgileri ilgili yerlere çoktan ulaşmış demektir.

FETÖ’nün kumpasları ile Genel Kurmayın kozmik odasına girilmesi ile başlayan süreç hızla devam ederken bir yandan dibimizde kurulan ve Büyük Ortadoğu Projesinin en önemli ayaklarından olan Büyük Kürdistan idealinin bir parçası görülen Doğu ve Güneydoğumuzu da içine alacak olan terör devletinin siyasi ve fiziki hamleleri büyük bir başarı ile devam ederken öte yandan hava sahamızda yaşanan sıkıntılar artık çalan tehlike çanlarını çok daha iyi duymamızın gerektiğini bizlere göstermektedir.

Zira Irakta bir Kürt Devleti kuruldu ardından Suriye de daha sonra devlet olması olası bir Kürt Otonom bölgesinin ardından masanın üçüncü ayağı Türkiye de kurulması planlanan Kürt Devletinin temelleri bizzat ülkenin milliyetçi hatta ırkçılıkla itham edilen partisinin Genel Başkanına attırıldı ve bu sürecin bitimi ile İran’da ön hazırlıkları yapılıp nadasa bırakılan bölünme süreci harekete geçirilerek masanın dördüncü ayağı Büyük Kürdistan’ın da son yapı taşı konularak süreç nihayete erecek gibi duruyor.

Bu süreçte ülke insanın yaşaması muhtemel bir iç çatışmayı sağlayacak dinamikleri harekete geçirecek düğmelere tek, tek basılıp toplumun sinir uçları ile oynanmaya hız verenler büyük ve kusursuz bir projenin gereğini yerine getirirken ülkeyi yönetenlerin içine düştükleri ya da düşürüldükleri girdapların etkisi ile sürekli milletten uzaklaşmakta ve toplumu ayakta tutan tüm mukaddes değerleri onların aşınması ve artık itibarsız hale gelmesi pahasına sonuna kadar istismar etmektedir.

Bozulan ekonomi, eğitim, adalet ve sağlık sisteminin getirdiği sorunlar tüm sanal engellemelere rağmen mızrak çuvala sığmıyor misali toplumda çok ciddi bir şekilde hissedilmekte ve bunu hissedip dillendirenler ile hissettiği halde siyasal tarafgirlik ile bunu dillendirmeyenler ile bir de bunu hiç hissetmeyerek adeta üç maymunu oynayan kesim arasında ciddi bir duygusal bölünme yaşanmaya devam etmektedir.

Bir taraftan millet içinde Ahlak, Milli ve Manevi değerlerden yoksun sadece şekil olarak var olan bir inanış şeklini sanki bir dinmiş gibi kabul ederken öte yandan bu kaba sığmayan çıkar çizgileri ile çizilen çizgilere uymayanlar ise inançsız olmakla itham edilmekte hiçbir beyiz görmeyenler varken.

Suyun öte tarafında ise bu duruma tepki göstereceğim diye hiçbir mukaddesi kabul etmeyen hatta inkâr eden bir anlayışı medeniyet olarak görüp bu yolda tümden dini inanışı bir gericilik ve yobazlık gören kesim sayısını ve gücünü iyiden iyiye arttırmaktadır.

Tabi bir de bu iki yanlışın ortasında kalan her iki tarafa da dönüp yaptığınız doğru değil diyen kısık sesli bir kesimin de varlığını unutmamamız gerekiyor.

İşte bu ahval ve şerait içinde ülkenin birliği, dirliği ve milletin bağımsızlığı derin bir tehlike içindedir ve bu tehlike giderek artmaktadır üzülerek belirtmeliyim ki bir kurtuluş savaşı destanı yazmak gibi bir durum yeniden hasıl olacak gibi görünmekte ama bu savaşı yapacak birlik, beraberlik içinde olan inanmış ve kenetlenmiş bir toplum görünmemektedir ya da ben görmemekteyim.

Siz görüyor musunuz?