Villa Montmorency sakini olmak Sait Louis adasında oturmak.

Bugün çok beğenerek yazılarını okuduğum Kadir Uğur Yılmaz’ın son makalesi gözüme ilişti.

.“Dünya beşten büyüktü... Şimdi altıdan küçük” te Yılmaz dünyayı aslında ülkelerin değil ailelerin yönettiğini söylüyor, beş ailenin dünyanın kaderini belirlediğini söylüyor.

Bu doğru fakat Sayın Erdoğan’ın yıllar içerisinde bu beşlinin içine girdiğini ve küresel sermayenin aktörlerinden biri olduğunu yazıyor.

Keşke bu gerçek olabilse.

Ama üzgünüm bu hiçbir devlet adamı ve aile için olası değil.

Dünyanın küresel sermayedarları çok uzun yılların, yüzyılların tecrübesinden geçerek dünyayı şekillendirmeyi öğrendiler.

Avrupa’da ülkeler arasında süren yüz yıllık savaşlar, çöken ülke sermayeleri,

Vatikan’ın açgözlülüğü, neredeyse son beşyüz yılın siyasi aktörlerini her elli yıla kalmadan değiştirirken, sermayenin kendi içlerinde güçlenmesini sağladı.

Amerika’nın keşfi ve KuzeyAmerika’nın kuruluşu Avrupa ve Amerika arasında ticaretin paylaşımı özellikle yahudi aileler üzerinden sermayenin güçlenmesine yol açtı.

Örneğin Rothschild ailesinin inanılmaz zenginlik ve güç hikayesinden pek çok insan büyüleniyor çünkü 300 milyar doları aşan servetleriyle dünyanın en zengin ailelerinden biri olarak kabul ediliyorlar.

Ki bu rakam yakınlarda bir trilyon doları aşmış olarak değerlendiriliyor.

Büyük bir siyasi etkiye de sahipler, dolayısıyla etkileri mali durumlarının çok ötesine geçiyor.

Rothschild soyadının ilk olarak Mayer AmschelRothschild'in 18. yüzyılın sonlarında ve 19. yüzyılın başlarında Guttenberg adlı Yahudi bir iş adamı olduğunu öğreniyoruz.

Bu ailenin siyasi etkileri devletleri yıkıyor kuruyor.

Rockefeller ailesi bu ailelerden bir diğeri. Amerikalı yahudi bu aile dünya ticaretinin özellikle enerji bölümünü tamamen kontrol ediyor.

Morgan ailesi, Astor ailesi, Marsailesi, Du-poud ailesi neredeyse tamamı yahudi ve tamamı birbirleri arasında yasal yasa dışı ilişkileri olan ve en önemlisi bir sosyetenin üyeleri.

Bu sosyete ile dost olabilirsiniz, iş yapabilir, ticareti ortaklıklar yapabilirsiniz ama unutmayın bu sosyeteye asla kabul edilmezsiniz.

Çok başarılı siyasetçiler, sporcular, sanatçılar bu büyük aile organizasyonunun ancak bir süre için misafiri olabilir bu figüranlık sadece süreli ve geçicidir.

Para, şöhret, başarı bu aileler için sadece bir misafirlik için gelip geçen bir krediden ibarettir.

Yahudi tarih bilinci ticareti öğrettiği kadar, gücü yönetebilmeyi, krallar, diktatörlerin en büyük hatası olan kendini beğenmişlik ve sınırsız güçlülüğün getirdiği kayıpları çok iyi bilir.

Yahudi inanışı asla kimseye güvenmez, asla kimse ile çıkar dışında dost olmaz.

İşte belkide bu nedenle çok güçlü devlet başkanları bu ailelerin misafiri olduğunda çok güçlü olduklarını zannedip bunun sarhoşluğunu yaşarken arkada plan yürür. Kaddafi’yi hatırlarsınız,

Elysee sarayının bahçesine çadır kurmuştu gücünü göstermek için, kısa süre sonra ülkesindeki bir ayaklanma sırasında Fransız bir ajan tarafından öldürüldü,

İsrail’i kuran bu ailelerin özellikle Ortadoğu’da siyasete karıştıklarını, Amerikan Başkanlarının bu ailelerin onayı olmadan seçilemeyeceğini bilmeyen yoktur.

Yani bu aileler ile dost olan siyaset vardır düşman olanın yaşama şansı yoktur.

Bu gerçekleri görünce hiçbir siyasinin bu sosyete içine girme şansı olmadığını anlamak kolaydır.

Suud ailesi, Katar Emirliği gibi çok güçlü aileler bu sosyete ile sadece aynı lokantada karşılaşıp selam verirler.

Eğer aileler izin verirse bir masada bir yemek ile biter tiyatro. Villa Montmorency’ de oturmak,

Sait Louis adasında ev sahibi olmak sadece bu sosyetenin izin verdikleri için anlamlıdır.

Yani para ve güç, o para ve güce misli ile sahip olanlar için manasızdır, güç yetmez, para yetmez, aidiyet ve bir ortaklık gerekir. İşte bu nedenle maalesef hala “Dünya beşten küçüktür”