Yare gidem

Yollar uzar, gece sessizleşir, rüzgârın uğultusu kalır bir tek kulağımda...
Her adımda içimde bir şeyler eksiliyor, bir şeyler düşüyor yüreğimin en kuytu yerine.
Yâre gidemiyorum…
Oysa bir selamını duymak, bir gülüşünü görmek için dünyayı yakardım vaktiyle.

Bir zamanlar umut diye sakladığım her şey, şimdi birer küle dönmüş anıdan ibaret.
Gözlerimde onun hayali, ellerimde ise boşluk…
Ne bir yol var bana çıkan, ne de bir ses var beni çağıran.
Sanki kader, ince ince dokunmuş bir ağ gibi sardı ruhumu.
Kımıldasam, düşerim hatıraların ortasına.

Yâre gidem…
Çünkü yolumda engeller değil, kırık dualar var.
Çünkü kalbim yorgun, dizlerim çökmüş, sözlerim bitmiş.
Bir tek adını anarken bile içim sızlıyor.
O ad, artık bir dua gibi değil…
Bir ceza gibi yankılanıyor içimde.

Bir gün dedim kendi kendime,
“Belki de yâre gitmek değil, yâri gönülde taşımakmış sevda.”
O günden beri ne zaman bir yıldız kayarsa,
İçimden bir dilek değil, bir sızı geçiyor sessizce.

Ve ben hâlâ buradayım…
Gidemediğim yolların, söyleyemediğim kelimelerin,
Unutamadığım bir yüreğin esiriyim.
Yâre gidemem belki ama,
Her gece kalbimde ona varırım...
Sessizce, kimse duymadan, kimse bilmeden…

Geceleri, ayın solgun ışığı vurur pencereme.
Bir zamanlar onunla izlediğimiz gökyüzü şimdi bana yabancı…
O yıldızlara bakarken, her birinin içinde ondan bir parça ararım.
Belki birinde gözleri saklıdır,
belki birinde sesi, belki de birinde bana ettiğin o son veda.

Kalbimde bir sancı var, adı sensin.
Ne kadar sustursam, o kadar büyüyor.
Ne zaman unuturum desem, kader inadına seni hatırlatıyor.
Bir sokak lambasının altında, bir şarkının en hüzünlü yerinde,
Bir yağmur damlasının içinde bile sen varsın.

Yâre gidem, ama gönlüm her gün aynı yola düşer.
Adımlarım gitmese de, ruhum gider...
Issız gecelerde, yanan bir yürek gibi…
Ve bil ki, bir gün yollar biter, kelimeler susar,
Ama bu sevda… bu sevda hiç bitmez.

Sen uzaklarda bir bahar gibi açarken,
Ben burada her mevsim kışa dönerim.
Yâre gidemem belki,
ama dualarım her gece senin kapında bekler…