Yüksel Ercan’ın Grip ile mücadelesi

İlgilisine yani google’ye “Grip nedir?” diye sorduk

Aldığımız cevap “Grip, influenza A ve B virüslerinin neden olduğu, ani başlayan yüksek ateş, öksürük, yorgunluk ve kas ağrısı gibi semptomlar gösteren, burun, boğaz ve bazen akciğerleri etkileyen bulaşıcı bir viral enfeksiyondur. Mevsimsel bir hastalık olan gribe yakalananlarda görülen yaygın belirtiler ateş, titreme, kas ağrısı ve halsizlik, kuru öksürük, boğaz ağrısı ve burun tıkanıklığıdır. İlerleyen günlerinde ses kısıklığı da ortaya çıkabilir.

Genellikle kendi kendine ve evde uygulanacak doğal yöntemlerle iyileşme eğilimi gösteren grip, semptomların şiddetlenip yoğunlaştığı durumda doktor kontrolü gerektirebilir. Hastanın durumuna bağlı olarak uygulanabilecek tedavi yöntemlerinin yanı sıra gripten korunmanın etkili yollarından biri de düzenli olarak yaptırılması gereken grip aşısıdır.” şeklinde oldu.

Nerede ise mevsim geçişleri dolayısı ile kesintisiz bir şekilde yılda bir kez yakalandığımız Grip’in ne olduğunu sormak ancak 65 yaşında aklımıza geldi.

Son birkaç gündür sürekli bir hava değişimi yaşıyoruz.

Normal şartlarda böylesi sürekli değişim gösteren hava şartlarında en azından fazla kalın olmayan bir ceket yada yağmurluk ile dolaşmak lazım.

Ancak nerede ise tüm insanımızın ortak anlayışı haline gelen “bana bir şey olmaz” anlayışı yüzünden halen daha ağustos ayındaymışız gibi kısa kollu tişört ile günü kurtarma yoluna gidiyoruz.

Haftaya son derece sağlıklı bir şekilde girdik.

Haftanın ilk günü yukarıda da anlatmaya çalıştığımız gibi kısa kollu tişört ile ceketsiz, montsuz bir şekilde normal hayatımıza devam ettik.

Pazartesini salıya bağlayan saatlerde yutkunmakta bir miktar zorlanmaya başladığımız an “-Yüksel Ercan hayırlı uğurlu olsun yeni bir grip vakası ile karşı karşıyasın” dediğimizi hatırlıyoruz.

Bizi tanıyanlar böylesi rahatsızlıklar esnasında son ana kadar doktordan, ilaçtan uzak durduğumuzu bilirler.

Dolayısı ile grip ve benzeri rahatsızlıkları da geleneksel tedavi yöntemleri ile geçiştirmek gibi bir alışkanlığımız var.

Bir hekim arkadaşımızı arayıp “-grip başlangıcı var ne yapmalıyım?” diye soracaktık ki anında “-Sesinden belli duruma göre 2025 yılının grip hastalığı da pas geçmemişsin, ben ilaçlarını gönderiyorum, gerisi her zamanki gibi sende” dedikten yarım saat sonra bir görevli kocaman bir torba ilacı eve bıraktı.

Hekim arkadaşımın “Gerisi sende” dediği mesele “en az birkaç gün yatacaksın Gebze’deki sebze ve meyve halini ara gerekli meyveleri tedarik etsinler” şeklindeki yönlendirmesinden ibaret.

Kısa bir zaman içerisinde “Sebze ve meyve halinden gerekli gıdaları tedarik et” şartını da yerine getirdik ev bildiğiniz manav reyonuna döndü.

Salı günü evden çıkmadık, “nasıl olsa yarın iyileşiriz” diye düşündük.

Yanılmışız.

Çarşamba günü de tedaviye devam.

Evde dinlenmek iyi ancak 09 Ekim Perşembe saat 15.00’te Kocaeli kitap fuarında imza günüm var.

Tedaviyi hızlandırmak lazım.

Çarşamba öğlen saatlerinde Dr. Koray Topçu’yu aradıktan sonra ilaçları da gönderdim.

Bekliyorum ki “-Sende bir sorun yok turp gibisin” desin.

Bizimkine kalsa beni 15 gün evden dışarıya çıkartmayacak.

Yahu yarın imza günüm var, kalkmam lazım” diyorum.

Senin sesin gitmiş epey bir zaman iyileşemezsin bu grip bildiğin gibi değil kitap fuarını boş ver senin yerine imzaları ben atarım sen gelmesen daha iyi olur zaten kaç kitap imzalayacaksın ki” diye bizi yerle yeksan ediyor.

Çok faydalı bir görüşme oldu, sayende moralim tavan yaptı uzaktan tedavi dedikleri bu olsa gerek” diyerek telefonu kapatıyoruz.

Ancak durmak yok yola devam.

Bildik geleneksel grip tedavisine devam.

Bir taraftan da sağ olsunlar “geçmiş olsun” dileklerini ileten dostlarımızın telefonlarına cevap veriyoruz.

Neticede grip ile ilgili süreçte durum fena değil.

Ancak çok iyi de değil.

Bu yazıyı Çarşamba akşamı saat 19.00’da yazdık.

Bugün (Perşembe) saat 16.00’da imza günümüz var.

İmza gününe katılıp katılamayacağımız ile ilgili bir netlik yok.

Çaba gösteriyorum.

Ancak belirtiğim gibi bir miktar yorgunluk var.

Umarız Perşembe sabahına son derece sağlıklı bir şekilde uyanırız.

Sonrası için Allah kerim.