İnternet haber sitesine yazılar yazmaya başladığım sevgili meslektaşım Yüksel Ercan'ın kendi köşesinde her gün ele aldığı yazıları son günlerdeki yazıları bende de duygusal, bir o kadarda 'ben ne yapıyorum, ne yaptım' düşüncesini okuruna çözdürmeye çalışıyor..


“Bir yol var ama her yerde tuzak, Bir yol daha var, dönmek de yasak, Deryaya yakın, dünyadan uzak, Gel vazgeçelim hiç zorlamadan, Sen aklı selim, ben yorgun adam, Bir yer bulalım, dünyadan uzak” diye başlayan son yazısını okurken aynı günün gecesinde bizzat yaşadığım bir olayın etkisinden hala çıkamadığımı anlıyor, olanlar, yaşananalar, gidenler, kalanalar azmış gibi bir hayli yorulan kalbimin yardımı ile omuzlarıma yeni bir yükü daha yüklediğimi fark edip, benim kendimi üzmek hatta öldürmek için Rus ruleti oynadığımı düşünüyordum. 


Ve bu duygularla girdiğim yatakta bir an önce uyumak için kapattığım gözlerimle adeta karanlık sinema salonunda olduğumu anlıyor ve bugüne kadar yaşadığım yani çektiğim hayatım adlı filmi bir kez daha yaşamasam da geride kaldığını sandığım ama hep benimle gönlümde, kalbimde olan hatıralarını kare, kare izlemeye başlıyordum.. 


Ve.. süt dökmüş bir kedi misali 'biliyorum aslında ama..' diye suçluluk duygusu içinde kendi kendime mırıldadığımı hissediyordum.

Bunun nedenini düşünerek uyumaya çalışırken suçluluk psikoloji içinde kavrandığımı anlayıp, uyumak için girdiğim yataktan çıkıp, bir sigara içmek istiyorum... 


Ama evde olduğumu, balkonunda benim yüreğime yağan göz yaşlarım misali yağmurun ıslattığını görüp yeniden ama bu kez yazılarımla, haberlerimle seviştiğim bilgisayarın başına dönüp, benim durumumda olan ve sanal ortama teslim olan sosyal hayatın da benim gibi bittiğini bir kez daha anlıyordum. 


Ve 'evet, biliyorum ama' diyerek gönlüme, irademe geçiremediğim sözler dolayısıyla hep kendime, gönlüme, benim kadar yorulan kalbime kızmak isterken üzülüyordum.. 


Kısacası, 'benim bildiğim ama..' diyerek teselli aradığım bu hayatın her cumartesi günleri yazdığım yazılarıma kaynak olduğunu düşünürken kendimi uyumak için girdiğim yatakta bir kez daha buluyordum.. 


Çünkü bu hayatın bana verdiği diğer bir tecrübenin sıkıldığında, düşündüren olaylarla karşılaştığında başını koyduğun yastığa sarılıp, uyumanın daha iyi olduğunu hatırlıyor, sabah ola hayrola diyerek uykuya dalıyorum..