AK Parti Kocaeli Milletvekili Sami Çakır’ın konuşmasının satır başları şu şekilde:

BÜTÇENİN ÖNCEKİ YILLARA GÖRE KIYASLAMASINI YAPACAĞIZ

Sayın Başkan, Sayın Bakanım, Komisyonumuzun değerli üyeleri, Bakanlığımızın değerli çalışanları, kıymetli basın; sizleri saygıyla selamlıyorum.Bugün burada Kültür ve Turizm Bakanlığının 2018 yılı kesin hesapları ile Sayıştay raporları üzerinde değerlendirme ve inceleme yapıyoruz. Ve aynı zamanda da 2020 bütçesi üzerinde düşünce, fikir ve görüşlerimizi ortaya koyarak, bu bütçenin önceki yıllara göre kıyaslamasını yapacak; ait olduğu yıl içinde hedeflerin, çalışma, amaç ve programlarının gerçekleştirilmesi için yeterli olup olmayacağı ele alınarak, sağlanacak katkılarla bütçeyi onaylamış olacağız. Bu vesileyle, görüşmelerin hayırlı olması temennisiyle başlamak istiyorum.

TURİZMİN GELİŞTİRİLMESİ , TEŞVİK EDİLMESİ GEREKİR

Kültür ve Turizm Bakanlığı bütçesi üzerindeki değerlendirmelere girmeden, Bakanlığın kültürel değerleri yaşatmak, geliştirmek, yaymak, tanıtmak, değerlendirmek ve benimsetmek; tarihî ve kültürel varlıkların tahribini ve yok edilmesini önlemek; yurdun turizme elverişli bütün imkânlarını, ülke ekonomisine olumlu katkı sağlayacak şekilde değerlendirmek; turizmin geliştirilmesi, pazarlanması, teşvik edilmesi ve desteklenmesi için gerekli önlemleri almak; kültür ve turizm konularıyla ilgili kamu kurum ve kuruluşlarını yönlendirmek ve bu kuruluşlarla iş birliğinde bulunmak; yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları ve özel sektörle iletişimi geliştirmek ve iş birliği yapmak görevleri çerçevesinde yapılacak olmasının önemini vurgulamak faydalı olacaktır.

KÜLTÜR BİYOLOJİK OLARAK DEĞİL KUŞAKTAN KUŞAĞA AKTARILIR

Bakanlık, "kültür" ve "turizm" ifade ve kelimeleriyle, Türkiye'nin geçmiş ve geleceğini iki koluyla kucaklayan, kapsama alanı çok geniş, bir yanıyla maddi boyutu diğer yanıyla da manevi moral boyutuyla dikkat çeken ve bir o kadar da maddi ve manevi sorumluluğu da üstlenmiş bulunmaktadır.

Kültür, insanoğlunun biyolojik olarak değil de sosyal olarak kuşaktan kuşağa aktardığı maddi ve manevi olmayan ürünler bütünü olarak kabul edilmektedir. Onun için, biz kültürü gündelik hayatın parçası olarak görmezsek, ele alamazsak ve onu dünden bugüne taşıyanların özverisini bugünkü ilişkilerimiz içinde bir yere oturtmazsak tarihten ve tarihin etkisinden, gücünden faydalanma imkânı bulamayacağız demektir. Bakanlık görev, yetki ve sorumluluk çerçevesinde kültür dairesinin, bu anlamda, içinin doldurulup doldurulmadığı da açıkça irdelenmiş olmakta; bütçe rakamları yanı sıra bu muhtevayı yaşatıp yaşatmadığı da ele alınmış olmaktadır.

KÜLTÜRÜN AYNI ZAMANDA BİR MİRAS OLDUĞU BİLİNMELİDİR

Tylor "İlker Kültür" adlı eserinde, insan davranış ve düşünce sistemlerinin rastgele oluşmadığını, bunların doğal yasalara bağlı olduğunu, bu nedenle de bilimsel olarak incelenebileceğini öne sürmüştür. Tylor'a göre kültür; bir toplumun üyesi olarak insanın kazandığı bilgi, inanç, gelenek, sanatsal faaliyet, hukuk, ahlaki değerler ve diğer yetenek ve alışkanlıkları içeren karmaşık bir bütündür. Tylor'un tanımı, kültürün, insanların genetik yollarla değil, belli bir toplum içinde, belli bir kültürel gelenek içerisinde edindikleri inanç ve davranışlarına odaklanacağı yönündedir.

KÜLTÜR DOSDOĞRU YOLLAR ÇİZER

Kültürün aynı zamanda bir miras olduğu bilinmekte ve kabul edilmektedir; insan davranışının ve bu davranış yansımalarının, insan eliyle oluşturulmuş olan maddenin arkasında yatan dünyanın soyut değerleri, inançları ve algılarından oluşmaktadır. Tanımı duygularımıza da hoş gelen bir tanım olarak dikkat çekmektedir.

Medeniyetimizin tarihte bıraktığı iz veya izler bir toplumun yaşama tarzı olarak ifade edilen ve bilgi, inanç, gelenek, görenek, örf ve adet, ahlak, sanat, teknik ve benzeri gibi maddi ve manevi unsurlardan oluşan karmaşık bir bütünün parçaları olarak kabul edilmelidir. Kültür, bir kuşaktan diğer kuşağa aktarılan bir toplumsal miras olarak ele alınmıştır; Dostoyevski "Kültür dosdoğru yollar çizer." derken belki buna işaret ediyordu.

KÜLTÜR İNSAN ZEKASININ OLUŞUMU, GELİŞİMİ VE GELİŞTİRİLMESİDİR

Birçok bilim adamının "kültür" tanımlarında farklılıklar, farklı tanımlamalar dikkat çekmektedir. Voltaire "Kültür, insan zekâsının oluşumu, gelişimi ve geliştirilmesidir." der. Mac lvera'ya göre kültür; ideoloji, din, edebiyat gibi toplumsal yaşamın belirtilerini kapsamaktadır. Ziya Gökalp "Kültür, bir topluma özgü sanat, din, gelenekler ve adetlerdir." der. Oktay Sinanoğlu "Dil gönlü yüzdüren gemidir. Toplumun da gönlü var, toplumun gönlünün adı da kültürdür." der. Bu ve buna benzer birçok tariften yola çıkarak, kültür ve kültür dünyası üzerine söylenecek her şey ve yapılacak, yapılması gereken her şey Bakanlığın uhdesinde olan bir sorumluluk ve medeniyet borcu olarak öne çıkmaktadır. Ülkemiz, bir medeniyet kavşağı olma özelliğiyle son derece önemli bir jeopolitik konuma, tarihî geçmişi itibarıyla saygın bir konuma sahip olma özelliğini gelecek nesillere aktarmayı başarabildiği kadarıyla hem jeopolitik konumunun hem de insani özelliklerinin hakkını vermiş olacaktır. Kültür, görelidir; yani, her toplumun kendine özgü kültürü vardır. Kültür tarihseldir; yani, geçmişten günümüze süregelmektedir. Kültür insan eseridir; insanlar hem kültürü oluştururlar hem de kültürden etkilenirler. Kültür durağan değildir, zaman içinde değişir; maddi öğeler daha hızlı değişir.Çerçevesini çizdiğimiz kültür özellikleri, birey davranışlarını yönlendirerek toplumsal düzeni sağlar, topluma kimlik kazandırır, toplumu diğer toplumlardan farklı kılar, toplumsal dayanışma ve birlik duygusu verir, "biz" bilinci oluşmasını sağlar, toplumsal kişiliğinin oluşmasını sağlayarak sosyalleşmede işlevsellik oluşturur.

BURADA YAPILAN HER DEĞERLENDİME KÜLTÜR DÜNYAMIZA KATKI SAĞLAYACAKTIR

Bakanlığın, ülkemizin doğal, kültürel ve tarihî değerlerini ortaya çıkarmak, geliştirmek, gelecek nesillere aktarmak ve toplumsal bilincin oluşmasında bilgiye erişimi kolaylaştırmak, turizmi çeşitlendirmek, pazarlamak, teşvik etmek, denetlemek, dinamik kültür ve turizm politikalarıyla ülkemizin dünya turizminde alacağı payı artırmak ve Türk kültürünü dünyaya tanıtmak misyonu aslına Bakanlığın dün, bugün ve yarın yapması gerekenleri, hedef ve çalışma stratejilerini ortaya koyan yanıyla dikkatle takip edilmeli ve belki bugün bu bütçenin görüşmeleri esnasında bu alandaki başarı, performans ve gayretle incelenmeli, sadece Bakanımızın bu alanları kapsayıcı değerlendirme ve çalışmaları anlatan dikkatle takip ettiğimiz ve takdir edebileceğimiz sunumuna ilave hangi katkıları yapabiliriz de yine bu misyon çerçevesi beklentilerine eklemlenmiş olacaktır, olmalıdır diye düşünüyorum. Burada yapılan her değerlendirmenin kültür dünyamıza, kültür varlıklarımızın hayatiyetine, yarınlarına, salimen taşınmasına katkı sağlayacak değerlendirmeler olduğuna inanıyorum.

BU YIL 50 MİLYON TURİST TÜRKİYE İÇİN AZ SAYILACAKTIR

Bu yıl turizm için önemli bir yıl olacak. Bu bir beklenti değil artık. Bundan sonraki turizm sezonlarında 50 milyon üzeri turistin Türkiye için az olacağını söylemek çok da yanlış olmasa gerek ve yeni hedeflere açık olmanız ayrıca önemlidir. Uluslararası sıkıntılı günler yaşandığı dönemlerin geride kaldığını görmek ülkemiz adına sevindirici olsa gerek. "Her şey dâhil"de dünya markası olma yolunda bir ülkeyiz. "Belki çeşitlendirmelerin yolunu ve önünü açarak turist başı gelirin artırılması yönünde yapılacak çalışmalara odaklanma sürecinde de geç kalmaya başladık." bile deniliyorsa bu alanda hangi yeni çalışmaların gündeme getirilmesi gerekiyorsa ihmal edilmemelidir. Ülkenin turizme tahsis edilebilecek tüm kaynaklarının araştırılması, önceliklerin belirlenmesi, doğal kaynakların korunması ve değerlendirilmesi hususları bir görev olmaktan çıkmış, süreçte tamamlanması gerekli mütemmiz cüz hâline gelmiş bulunmaktadır. 2016 yılında yaşanan gerilimler dolayısıyla turizmde bir gerileme oluşmuş, 2017'de hızlı toparlanmaya bağlı olarak olumlu bir seyir yakalanmış ve 2018 yılında bunun olumlu izleri hissedilmiştir. 2019 yılı içinde turizmin ekonomi üzerindeki olumlu katkısını görebiliyoruz. Gelen turist sayısına bağlı olarak verimli hizmetin memnuniyet katsayısıyla beraber önümüzdeki yıllarda çok daha iyi işlere imza atabilecek bir Türkiye potansiyelinden memnuniyetle bahsedebiliriz. Her zaman ve hemen hemen herkesin aynı minvalde değerlendirdiği ve söylediği gibi, turizm faaliyetlerinde doğal ve kültürel değerleri koruma, kullanma, geliştirme dengesine önem vererek potansiyelimizin en üst seviyelere çıkarılması çalışmalarına hız vererek çeşitliliğin sağlanması önümüzdeki süreç yeni hedefler için önem arz etmektedir.

KÜLTÜRÜMÜZ ÜLKEMİZİN DÜNYAYA TANITILMASINDA ÖNEMLİ ROL OYNAYACAK

Pazar ve ürün çeşitlendirilmesinin önümüzdeki yıllarda turizm alanında oluşacak daralmaları engelleyebileceği gibi, turist başı gelirin farklılaşmasını da sağlayabilecek, alternatif doğurabilecektir. Başta da söylediğimiz gibi iki kolla kucaklayabilecek hem kültür dünyası zenginliği hem de doğal ve tabi güzellikleriyle tarif edilemez zenginliğe sahip bir ülkenin turizm payı ve turizm geliri emsal ülkelerle yarıştırılacak bir mücadeleyi üstlenmiş olmanız dolayısıyla işiniz zor ama bir o kadar da güzel. Denizi, ormanı, tarihî ören yerleri, antik şehirleri, kültürü, insanı her şeyiyle bir cazibe merkezi olan bu ülkenin kültürüne sahip çıkılarak sağlam bir yarın inşasına katkı sağlayacağınız gibi, bu kültürü, bu medeniyeti ve bu güzelliklere sahip ülkeyi dünyanın tanımasında gösterecek gayret Bakanlığın yukarıda bahsettiğimiz çalışma, hedef, görev ve misyonu çerçevesinde mesuliyet ve vazifenin hakkını vermek olacaktır.

HESABI OLANLARIN BAŞARISIZ OLMA ŞANSI YOKTUR

O yönde az önce bahsettiğimiz çalışmalarını destekliyoruz. Bizi biz yapan kültürümüzün, medeniyetimizin, kültür varlıklarımızın, ülkemizin güzel yarınlar için birer destek hazineleri olduğunun bilincinde olmak, o bilinçle buralara sahip çıkmak çocuklarımıza, torunlarımıza bir borçtur. Hesabımız budur. İşte Bakanlık bütçesinin harcaması, kullanılması esnasında kriter bu hesap olmalıdır. İnanıyor ve kabul ediyoruz ki hesabı bu olanların başarısız olma şansı yoktur

SESİNİ DEĞİL SÖZÜNÜ YÜKSELT

Sözlerimi bitirmeden önce kısa da olsa eleştiri ve muhalefet etmenin gerekliliğini ciddi anlamda inanıyorum ama tarzla ilgili endişelerimi de ifade etmek mecburiyetimdeyim. Mevlâna'nın "Sesini değil sözünü yükselt. Yağmurdur çiçekleri büyüten gök gürültüsü değil." ifadesinin üzerimize mana anlamında ciddi bir yük yüklediğini, bu çerçevede hareket etmeyi başarmanın maksada daha faydalı olacağı hepimizin malumudur, aslolan da bu olmalıdır.

BAKANLIK HEDEFLERİN TUTTURULMASI ADINA GAYRET GÖSTERMELİDİR,

Belki bir güzel cümleyle tamamlamak lazım: "Sabah olur da horozlar ötmezse, bahar gelir de leylaklar açmazsa, bütün dünya kara bulutlarla kapanıp da güneş kaybolursa, kıyamet günü geldi diyenlere inanmayın. Romancılar cephede vurulup da romanlar yazılmazsa, ressamlar düşen bombaların altında yok olup da yeni tablolar yapılmazsa, şairler savaşta ölür de şiirler artık okunmazsa kıyamet günü değildir diyenlere inanmayın."

Bakanlığın kültürel hizmetlere yönelik tüm çalışma ve gayretlerinin takdir edileceği bilinci ve inancıyla ve turizmin gelecek sezonlarda hedefleri yakalama gayretlerinizin devamı dileklerimle bütçenin hayırlı olmasını temenni ediyor, hazırunu saygıyla selamlıyorum.

Editör: TE Bilisim