AK Parti Kocaeli Milletvekili Sami Çakır'ın konuşmasında şunları söyledi:

Sayın Başkan, Sayın Bakanım, Bakan Yardımcılarımız, Komisyonumuzun değerli üyeleri, Bakanlığımızın değerli bürokratları, değerli milletvekilleri, kıymetli basın mensupları; sizleri saygıyla selamlıyorum.
Dışişleri Bakanlığının 2024 yılı bütçesi ile 2022 kesin hesaplarını görüşüyoruz. Öncelikle, bütçenin hayırlı olmasını diliyorum. Bir bakanlık bütçesi görüşülürken söylenen, söylenecek her şeyin kendi bağlamında mutlaka önemi vardır ve şu veya bu şekilde değerlidir. Bugün burada Bakanlığın bütçesi görüşülürken aslında "Nasıl bir 2024'e giriyoruz?" sorusu korkarım rakamlardan çok daha önemli bir soru olarak karşımızda duruyor. Birinci ve İkinci Dünya Savaşları'nda milyonlarca insan ölmüş, sonrasında özellikle gücü elinde bulunduranların girişimiyle sanki barışçıl bir dünya arzulanıyormuş gibi ittifaklar, paktlar, cemiyetler vesair organizasyonlar hayata geçirildi. Oysa emperyalist kafanın, postmodern de olsa Haçlı zihniyetin hiç değişmediğini, değişmeyeceğini özellikle son çeyrek asırdır bölgemizde yaşananlar ortaya koymuş, koymaya devam ediyor.

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER 5 ÜLKENİN DUDAĞI ARASINA SIKIŞMIŞ DURUMDA

Biraz geriye gidersek Rusya'nın Afganistan'ı işgaliyle başlayan gücün hakimiyet kurma hevesi, Rusya'nın sıcak denize inme hayali, Amerika'nın Irak'ı işgali, Suriye'nin Amerika-Rusya çekişmesine bağlı perişan bir hâle gelmesi, sınırlarımızda bir terör devleti kurulması, kurdurulması hayali ve Batı destekçi projeler çatışmaları, terörü, ölümleri tetiklemiş, milyonlarca insanın ölümüyle sonuçlanmış; bölgenin hesaplanamayan maddi kayıplarına rağmen bölgede hayat devam ediyormuş gibi yapıyoruz. Rusya-Ukrayna savaşıyla başlayan kuzey hareketliliğine dünya bir barış ve çözüm üretemeden, İsrail'in arz-ı mev’ud hayalinin son perdesi olan ve Gazze'nin kuzeyinin boşaltılmasını talep eden savaş çığlıkları, zaten kuşatma altında olan bölgede açlığın, sefaletin zirve yapmasına yol açmış, masumların canı, kanı, çocukların hayali ve geleceği toptan ve bir soykırımı andıran, ölüm makineleriyle yapılan katliamın arkasını sıvazlayan bir dünyayla ilişkilerinizi hangi zeminde, hangi kalitede, hangi ahlaki değerler çerçevesinde devam ettireceksiniz; işte, asıl sorulması gereken, asıl konuşulması gereken bugün bu ve bu yaşananlardır. 5 ülkenin dudağı arasına sıkışmış, sıkıştırılmış Birleşmiş Milletlerin, güya ittifakmışız numarası yaptığımız NATO'nun ne bize ne dünyaya güven verdiğini söylemek abartılı bir yorum mudur? Mazlum, garip ülkelerin Batı'nın sömürge mekânları olması alışkanlığının kırılması yönünde dünyada yaşanan gelişmeler Batı'yı daha da azdırmaya devam ediyor. Jeopolitik konumu itibarıyla dünyanın en güzel merkezi ve toprak parçası olması dolayısıyla ülkemize düşen tarihî, insani sorumlulukla bütün bu çerçeveye rağmen ayakta durmaya, güçlü olmaya, bir barış ülkesi olmaya dünden daha fazla ihtiyacımız var ve işin tuhafı, dünyanın buna ihtiyacı var.
 Rusya-Ukrayna savaşında yapılan görüşmelerde iki tarafın siyasi ve askerî bürokratlarının Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ı ayakta alkışlaması bunun en güzel örneğidir.

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER GÜVENLİK KONSEYİ ARTIK DÜNYA GÜVENLİĞİNİN TEMİNATI OLMAKTAN ÇIKMIŞTIR

 İsrail-Filistin meselesinde isteseler de istemeseler de Türkiye'nin başından beri söylediği iki devletli yapının gerekliliği bölgenin ve insanlığın huzuru için şarttır ve bu adımlar için en uygun diplomasi merkezi de Türkiye'dir.
 Burada ifade edilecek çok şey olmakla beraber, dünyanın hiçbir şey yapmayacağını, yapamayacağını en iyi bilen ülke olarak başından beri itidal çağrısı, dış işleri politikasının nasıl yerli yerinde olduğunu göstermesi açısından son derece önemlidir. Yoksa İsrail'in bir terör devleti olduğunu en iyi bilen bir yönetimin ülkemizde iş başında olduğunu hepimiz biliyoruz. Başından beri gerek Cumhurbaşkanımızın gerekse Sayın Bakanımızın diplomasi trafiği performansı son derece titiz, hassas ve ülke olarak da dünya olarak da arkasında durulması gereken güzellikteydi. Eylül ayında Birleşmiş Milletler Genel Merkezinde Cumhurbaşkanımızın "Dünya 5'ten büyüktür, daha adil bir dünya mümkündür. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi artık dünya güvenliğinin teminatı olmaktan çıkmış, 5 ülkenin siyasi stratejilerinin çarpışma alanı hâline gelmiştir." ifadelerinin ne kadar önemli ve doğru olduğunu sadece Gazze özelinde bile görmüş olduk. Aslında bu söylediklerimiz ve yapılanlar, ülkemizin ve vatandaşlarımızın menfaatlerini en iyi şekilde korumak için insani, girişimci çok boyutlu diplomasiyi barışçıl bir iş birliği anlayışıyla uygulamak misyonuyla, güvenli bir gelecek için köklü, güçlü, girişimci ve insani bir diplomasi yürütmek vizyonuyla bire bir örtüşüyor. Özellikle son yıllarda yurt dışı temsilciliklerinin artan sayısıyla beraber daha aktif ve etkin bir dış politika hareketliliği gözden kaçmıyor ve bu da takdir ediliyor, uzun vadede bunun katkıları ayrıca görülecektir.

GÜVENLİK SORUNU SADECE GÜVENLİK BİRİMLERİNİN MESELESİ OLMAKTAN ÇIKMIŞTIR

Gerçeği bugün görüyor değiliz, 11 Eylül saldırısı veya tezgâhından sonra Amerika Birleşik Devletleri'nin, Avrupa'nın İslam düşmanlığı, İslamofobi saldırganlığı her an yeni olayları, yeni saldırıları tetikleyebilir. Barışı ve geleceği korumakla kendimizi görevli sayıyoruz. Bu nedenle, dış politika ilişki yumağında kaybolmama mecburiyetimiz var. Mütekabiliyet esaslı, kendi geleceğimiz ve ülkenin bekası neyi yapmayı gerektiriyorsa dün yapılan oydu -atılan adımlar buna göre hesaplanarak yapılmalıdır- bugün yapılan da budur, devlet aklının dışa yansıması da bunu ortaya koymalıdır. Batı'nın Haçlı ve faşist zihniyeti elçiliklerimiz önünde Kur'an yakma, Cumhurbaşkanı maketi yakma pervasızlığına kadar savrulmuş durumda. Bakış açımızın dünyayla ayrışmasını bizim açımızdan güzel, insanlık için bir kayıp olarak görüyoruz. Başımıza bela edilen, neredeyse yarım asırdır uğraştığımız terör belasının sınırları zorlayan eylem ve tahrikleri dış ülkelerden aldıkları destekle canımızı yakıyor. Güvenlik sorunu, sadece güvenlik birimlerinin meselesi olmaktan çıkmış, Dışişlerinin uluslararası ilişkilerde öne çıkardığı tanıtma ve aydınlatma çalışmalarını, kör, sağır ve ilgisiz dış dünyanın istenilen seviyede gündemine alması yönündeki  gayretini görmezden gelemeyiz.  Ülkeler arası ilişkilerde inişli çıkışlı dönemler ve ilişkiler olmuştur, olmaya devam edecektir. 
Bu ilişkileri belirleyen ana hususların ülkenin menfaati olduğunu bilmek mecburiyetindeyiz, bunun bilincindeyiz aynı zamanda. Belki burada toplumun aydınlatılması noktasında ilave bilgi takviyesine ihtiyaç duyulduğu söylenebilir. İlişkileri insan odaklı, karşılıklı menfaatler çerçevesinde yürütmenin faydalarını izah etmeye gerek görmüyorum.

Dr. Koray Topçu’ya Zafer Partisi Genel merkezinde önemli görev Dr. Koray Topçu’ya Zafer Partisi Genel merkezinde önemli görev

HAFIZA-I BEŞER NİSYANLA MALULDUR

Dışişleri Bakanlığının anlayış ve çalışma gayretinin de bu minvalde olduğunu hepimiz biliyoruz. Kesinlikle, söylenildiği gibi, hiçbir ülkenin toprağında gözümüz yok, kendi toprak bütünlüğümüz için hangi politikaları üretmemiz gerekiyorsa ondan da geri durulmayacağını ifade ediyoruz. Dışişleri, işte bu asli ve asil duruşun bir nevi tanıtım ve anlatım pratiğinin merkez üssüdür. Bu çerçevede, dünyanın her yerinde Türkiye'yle bağ kuran ve Türkiye'ye dost insan ve ülke sayısı arttırmak vizyonu Türkiye'nin uluslararası alanda bilinirliğini ve güvenilirlik intibaını arttırmak, itibarını arttırmak misyonuyla çalışan Yunus Emre Enstitüsünün, Maarif Vakfının, TİKA'nın gayretlerin takdir ediyoruz. Benzer çalışmaların önemli ve gerekli olduğunu ifade etmek önemlidir. "Hafıza-ı beşer nisyanla maluldur." denir. Rusya-Ukrayna savaşında oradaki insanımızın burnu kanamadan tahliyesindeki performansı, Libya iç kavgası esnasında binlerce insanımızın tahliyesindeki başarı ve gayret unutulanlar sayfasında olmamalı diye düşünüyorum. Dış politikayı hamasetle yürütmekten ziyade akılcı, doğru zamanda doğru kararlar vererek yürütme gayretinizin toplum tarafından takdir edildiğini ayrıca belirtmek gerekir.
2024 yılı bütçemizin hayırlı olmasını diliyor, çalışmalarınızda başarılar temenni ediyorum.

Editör: TE Bilisim