Ormanları başta olmak üzere doğanın katledilip yok edildiğini ve rant uğruna doğanın dengesinin bozulduğunu belirtip gezi olayları dahil birçok eylemin başlatılmasın da rol alanların "Millet Bahçeleri pahalıya mal oluyor" diyerek yeşillendirilmek istenen kentlerdeki çalışmalara karşı çıkmaları "İstanbul Boğazına köprü istemiyoruz, Marmaray'ı istemiyoruz, Kanal İstanbul'u hiç istemiyoruz" demelerine benziyor.

Aynı gurup bu ülkenin kurulmasına önderlik eden liderin üzerinden politika yapma alışkanlıklarından da asla vazgeçmiyorlar.

Bunu yaparken de onu çok sevdiklerinden değil adı üzerinden siyasi rant elde etme hesapları içindeler.

Bu hesaplar öylesine bir hesap ki gerektiğinde birbirlerini yemeyi de normal hale getiriyor.

Bunun en son örneği orada olmasından çok da razı olmadıkları Canan Kaftancıoğlu'nun Atatürk'ün adını söylerken isminin başına koyduğu "Gazi" kelimesidir.

Sanki başka dert yokmuş gibi bu tür saçma polemiklerle gerçek gündemi ve kendilerinin başarısızlıklarını maskelemeye çalışanların da hep aynı merkezdekiler olduğudur.

Gezi olayları esnasında kendisini arayarak"-Abi ben Ankara'dayım ve şu an Kızılay'dayım, Gezi eylemlerinin içinde kaldım. Çık gel bu eylem sahipsiz, Deniz Gezmiş'ini arıyor. Siz neredesiniz? Gelsenize" dediğim ama nedense gelemeyen Gürsel Tekin' inde katıldığı bu son tartışmanın asıl hedefinin CHP'nin kozmik odasının İBB'yi dışardan yönetmek isteyen gurubun hesabının olduğu şüphesidir.

Çünkü kendilerinin yapamadığını, verdiği özgüvenle 25 yıl sonra da olsa Atatürk'ün gölgesinde siyaset yapmayı kendisine ilke edinmiş olan ama bir türlü %25 in üzerine çıkamayan CHP'nin kozmik odasının asıl hedefi Canan Kaftancıoğlu'dur.

Bunu yaparken de Atatürk dahil her türlü materyali kullanmak vaciptir..