Son 10 yıla yakındır adeta su yolu yaptığım ve üç kez de ölümden döndüğüm, bin bir sorun yaşadığım ama çok sevdiğim, sevdiklerimin olduğu İstanbul'a her gelişimde yanından geçerken uzun uzun seyredip, yanı başında çayımı içip, 'Niye böyle yalnız' diye düşünerek, acıdığım Karadeniz'den gelen haber en çok beni mutlu etti desem inanın.


İnanın... Çünkü benim 8 yıl önce de aynı şeylerin söylendiği ama bu kez söylenenin yer yüzüne, insanlığa, ülkemin ekonomisine katkı sağlayacağı müjdelenen mutlu haberin iktidar yalakalığından dolayı değil, o devasa, masmavi ama birkaç balıkçı motoru dışında üzerinde doğru dürüst bir geminin bile yüzmediği denizin eteğinden her geçtiğimde, 'Karadeniz Neden Yalnız, Sahipsiz, İlgisiz?' diye defalarca ele aldığım yazılarıma gelen olumlu cevaptır.


Evet, Başkan Erdoğan'ın Ayasofya yetmedi Kariye müzesini camiye çevirtmesi ardından Karadeniz'de 320 milyar metreküple Türkiye tarihinin en büyük doğalgaz rezervini keşfettiğimizi duyurmasıyla yeni bir gündemin yaratılmaya çalışıldığı şu günlerde kimi sevinir,kimilerine dudak bükerken ben mutluyum.


Üç etrafı denizlerle çevrili, birçok muhteşem doğaya sahip gölleri, bir o kadar güzelim ormanları olan ülkemin yer yüzünde olduğu gibi yer altındaki kaynaklarının değerlendirilmesi yönünde atılan her adımın beni mutlu etmesi iktidar ya da muhalefetten olmamı gerektirmediği gibi demokrasinin gereği olan insan haklarını, adaleti, hukukun üstünlüğüne büyük katkı sunan ekonomisi güçlü ülkesinin gelişip, büyümesini istemekten başka bir şey değil...


'Bulduk' denen ve 2. başkanlık seçimlerinin yapılacağı 2023 yılında yer yüzüne çıkarılacağı söylenen Karadeniz Doğalgazının yer yüzüne çıkarılıp, ekonomiye sunacağı katkıyı çok mu, az mı bekleriz diye düşünürken bugüne kadar yeterince değerlendirilmeyen Karadeniz'e gözlerin dönmesinin bile bir moral olduğunu anlamalı ve bu duruma olumlu yönde bakılmalı diye düşünenlerdenim.


Gerçi bu müjdenin verildiği gün düşmesi beklenen doların yeniden yükselişe geçmesi karşısında sevinenlerin asıl derdinin siyasi hesaplar olduğunu ama bu hesapların hep yanlış olduğunu da bilen biri olarak diyeceğim odur ki yanından her geçtiğimde, zaman zaman içine dalıp yüzdüğüm Karadeniz'in beyaz deniz olması için hepimizin el ele verip, ince hesapları eteklerdeki taşları bir kenara bırakıp, yer yüzüne çıkarılmasının hiç de öyle sanıldığı gibi kolay olmayan bu hazineye çakalların saldırmak için bugünden itibaren yeni hesaplar içinde olacağını dünyanın en çok bor yataklarına sahip ülkemin bu kaynakları bile doğru dürüst kullanamadığından anlamalıyız.


Anlamalıyız ki; Bu ülkenin gemisinin daha ileriye, güzel geleceğe yüzmesinin ya da batmasının hepimiz için geçerli olduğunu da unutmamalıyız.