Şu koronavirüs belası bazı mesleklerin önemini daha da belirgin hale getirdi. Görüldü ki, her işin başı sağlık ve sağlık mensupları da bizler için çok önemli görevler icra ediyorlar.

Sağlıkçıların yanında, asker ve polisimizin özverili çalışmalarını da göz ardı etmemek lazım. Hepsine teşekkür ediyor ve alınlarından öpüyoruz.

Fakat bir kurum var ki, mensuplarıyla beraber ne yaparsa yapsın, toplumun bir kesimini asla mutlu edemiyor. Bu kurum bünyesinde çalışanlar, ağızlarıyla kuş tutsalar bile, toplumun bu aymaz ve küstah kesimine bir türlü yaranamıyorlar.

Kimlerden mi bahsediyorum?

Pek tabi ki, doğumlarından ölümlerine kadar insanların hizmetinde çalışan din görevlilerinden bahsediyorum. Hani şu, "Çocuğum doğdu gel kulağına ezan okuyuver, oğlum evlendi nikahını kıyıver, annemin ruhuna Kuran okuyuver, babam öldü selasını verip cenazesini kaldırıver" gibi taleplerle her fırsatta ve gece gündüz demeden kapılarını çaldığımız din görevlileri.

Ne zaman ki ülkemizde bir felaket meydana geliyor, malesef din görevlileri hemen hedef tahtasına oturtuluveriyor. Deprem oluyor, çığ düşüyor, salgın oluyor, o malum kesim hemen din görevlilerine saldırıyor. Mübarekler, saldırmak için sanki pusuda bekleyip fırsat kolluyorlar.

Bu günlerde din görevlileri gene yoğun saldırı altındalar. Hem de, büyük riskler altında ve asıl görevlerine ilaveten, sırf Allah rızası için kapı kapı dolaşarak ihtiyaç sahiplerinin yardımlarına koştukları halde.

Neymiş efendim, bilmem kaç tane hoca olacağına şu kadar bilim adamımız olsaymış...

Camilere ve hocalara ödenen maaşlarla bilmem kaç tane laboratuvar, hastane ya da okul yapılırmış...

Madem bu işler iman ve dua ile olacakmış, o halde depremi, salgını ve diğer felakatleri neden önleyememişler...

Bu salgın döneminde camiler kapalıyken neden maaş alırlarmış ve aldıkları maaş haram değilmiymiş...

Ah be cahil ve aymaz kardeşim,

Sen bu din görevlilerini ne zannediyorsun da bunları söyleyecek kadar cahilane laflar edebiliyorsun?

Bu adamlar, haşa seninle Allah arasındaki aracılar mı ki, senin bu taleplerini Allah'a iletsinler?

Bizim dinimizde, diğer dinlerde olduğu gibi bir ruhban sınıfı yok. Bu adamların yapacağı duayı sen de yaparsın ve yapmalısın da. Bu adamları, Allah'ın rızasını kazanmada kullacağın birer taşeron mu zannediyorsun?

Peygamberimizin, kızı Fatıma'ya "Seni kıyamette ben bile kurtaramam" dediğini bilip inanıyorsanız, din görevlilerinden sizi kurtarmasını nasıl beklersiniz?

Siz uzaya gidecektiniz, laboratuvarlar kuracaktınız, bilim adamı olacaktınız da İslam ve din görevlileri mi size engel oldu?

Dinimizin emrettiği bilimin tarafında yer almayan bir tane din görevlisi gösterebilir misiniz bana?

Unutmayın ki, bu insanlar siz ya da bizler gibi birer kamu görevlisidir ve meslekleri gereği yapmaları gereken işler belirlenmiş vaziyettedir. Buna ilaveten, öyle şerefli bir iş yapıyorlar ki, yaptıkları iş peygamber mesleği. Yani sırtlarında, topluma önder olmak gibi koca bir sorumluluğu taşıyor bu insanlar.

Ayrıca bu insanların görevi, sizin düşündüğünüz gibi, sadece namaz kıldırmaktan ibaret de değil. Bu insanlar, toplumdan gelen zamansız talepler sebebi ile, mesai mefhumu olmadan, her an ve her şartta görevli sayılmalıdırlar.

Neymiş efendim, onlar da  namaz kılıyorlarmış ama bunun karşılığında para almıyorlarmış.

Siz bu din görevlilerinin aldıkları maaşları kıldıkları ya da kıldırdıkları namazların karşılığı olarak mı aldıklarını zannediyorsunuz?

Siz gitmeseniz bile, bu insanların günde beş vakit camiye gidip namaz kıldırmak, caminin temizliğinden tutun da diğer bütün işlerini idare etmek gibi sorumluluklarının olduğunu bilmenizi isterim. Camiye bir vakit gelmeseler ya da geç gelseler, kıyamet kopartmak için hazırda bekleyen bir sürü insan var. Üstelik bu insanlar, bu işi yaz-kış ve gece-gündüz demeden yapıyorlar. Diğer kamu görevlileri haftada iki gün resmi tatil yaparken, bu insanların tatilleri genellikle haftada 1 gündür.

Cenaze yıkamak, başkaları için mevlid ya da Kur'an okumak gibi resmi görevleri olmadığı halde, insanların talepleri doğrultusunda bu işleri de yerine getirirler.

Burada şunu sorabilirsiniz; bu işleri bedava mı yapıyorlar?

Ben de size soruyorum; niye bedava yapsınlar?

Elbette ki bu işlerin bir fiyat tarifesi olamaz. Ama emeğe ve harcanan zamana da saygı duymak ve karşılığını vermek gerekmez mi?

Yok, ben böyle düşünmüyorum diyorsan, kendi işini kendin gör kardeşim. Sana engel olan mı var? Hem, bilesin ki öylesi daha sevap...

Aslında, her fırsatta din görevlilerine saldıranların çoğunun asıl hedeflerinin hocalar olmadığını, hocalar üzerinden dine saldırmak olduğunu da hepimiz biliyoruz. İşin en vahim tarafı da, maalesef bazı inançlı insanların da kötü niyetli olanların çarkına su taşımaları...

Öte yandan, asli görevlerini ihmal eden ya da topluma örnek olacak davranış kalıplarının dışına çıkan din görevlileri yok mudur?

Pek tabi ki böyleleri de var.

Ama bu durum, bütün meslekler için geçerli değil midir?

Siz, mesleğini suistimal eden bir polis ya da askere bakarak, bütün diğerleri de aynıdır diyebilir misiniz? Tabi ki diyemezsiniz. O halde din görevlileri için de bunu söylemeye hakkınız yok.

Son olarak şunları söylemek istiyorum;

Kamu görevlisi olmayan hoca kılıklı bazı şarlatanlar yüzünden, peygamber mesleği gibi şerefli bir görevi icra eden din görevlilerine hakaret edip saldırmayı bırakalım. Vurun abalıya deyip, görevlerini yapan ve yaptıkları görevlerin karşılığında evine ekmek götüren insanlara haksızlık etmeyelim. Din görevlilerinin de insanlara hizmet ettiklerini ve yaptıkları hizmetlerin, tıpkı diğer mesleklerde olduğu gibi, kutsal olduğunu asla unutmayalım.

Lütfen biraz daha adalet, sükunet ve sağduyu ...

Esen Kalın...