Gazeteci olduğum için özellikle tarihle ilgili araştırmalara ilgi duyuyor ve çok seviyorum.
Yaşadığımız bölgeye Gebze’ye ilişkin olarak kitaplar okuyor, geçmişe dair ne varsa yararlanarak bilgi edinmeye ve bunları da yazarak topluma aktarmayı sürdürüyorum.
Bir şekilde geleceğe bu şekilde not bırakıyoruz.
Geçen zaman içinde Gebze ile ilgili olarak çok bilinmeyen şeyleri gündeme getirdim.
Mesela 1961-70 yılları arasında Gebze Çoban Mustafa Paşa Cami ve Külliyesi restorasyonunu gerçekleştiren Cahide Tamer (1905-2005) ile ilgili olarak belki de ilk kez detaylı bilgiler köşe yazılarımla gündeme geldi.
Oysa ki Cahide Tamer ülkemizin çok önemli bir değeriydi.
Sanırım 2004 yılında Cahide Tamer’in kızı Kent Planlamacısı ve Öğretim Üyesi Ayşe Nur Ökten ile telefonda konuşmuştum.
Kendisine annesiyle görüşme isteğimi iletmiştim fakat Cahide Tamer’in rahatsızlığı ve yaşlılığı nedeniyle bu diyalog olanağı gerçekleşmemişti.
Ancak kızı Ayşe Nur Ökten ile sohbetimiz olmuştu ve annesinin Gebze’de ki restorasyon çalışmaları dönemi ile yine Gebze’yi zaman, zaman anlattığını ve çok sevdiğini bana söylemişti.
Oysa Cahide Tamer gibi bir önemli isimi kimileri Gebze’de halihazırda 2019 yılında bir şekilde öğreniyordu.
Sadece Cahide Tamer değil örnek olarak yine Gebze Çoban Mustafa Paşa Cami ve Külliyesi restorasyonu çalışmalarını yürüten Yüksek Mimar Alaettin Özaktaş’ta belki de ilk kez bu köşeden gündeme geldi.
Yüksek Mimar Alaettin Özaktaş (1875-1947), Gebze Çoban Mustafa Paşa Külliyesi’nin 1946-47 yılları arasında bazı kısımlarının restorasyonunu üstlenmişti.
1947 yılında müteahhit Mustafa Afşar ve Erdem Yücel, Alaettin Özaktaş’ı İstanbul Gedikpaşa’da ki evinden alarak Gebze’ye geldiler.
Alaettin Özaktaş Çoban Mustafa Paşa Külliyesi’nin onarım sonrası son durumunu inceledikten sonra arkadaşlarıyla birlikte İstanbul’a dönüş için yola çıktı. Gebze’den ayrılalı yarım saat civarında iken Alaettin Özaktaş otomobilde kalp krizi geçirerek yaşamını yitirdi.
Bu olayda sanırım ilk kez geçtiğimiz aylarda yine bu köşeden Gebze kamuoyuna aktarılmış oldu.
Tarihçi ve araştırmacı olmak birikim, zaman, çaba ve emek istiyor.
Bir takım titr ve unvanlar bakkaldan ekmekle almak gibi olmuyor.
26 yıllık gazeteci olarak mesleğimizi bir gün daha ara vermeden devam ettirirken, başta bölgemiz olmak üzere tarihe yönelik kendimizce araştırmalarımız da sürüyor.
Gebze tarihini hiçbir siyasi yandaşlık içinde değil olduğu gibi objektif ve reel anlamda yazmayı sürdüreceğiz.