Babil’de mutantan bir şölen: Mukaddes taslarla sunulan şarap. Nedimler mest, dildareler mest, hükümdar mest… Ve birden, duvara esrarlı harfler işleyen bir el: Mene, Tekel, Peres.

Baltazar dehşet içindedir. Yazılanları ne kâhinler anlayabilir, ne falcılar.

Son ümit Danyal… Saraya çağrılan Danyal der ki:

“Tevrat’ı dinleyelim:”

 “Mene:Allah senin krallığını saydı ve sona erdirdi.

Tekel: Terazide tartıldın ve eksik bulundun.

Peres: Ülken bölündü ve Medlerle Farslara verildi”

 Baltazar o gece öldürülür.

 (Tevrat, Danyal, V,25)”*

 Yukarıdaki “kıssadan-hisse” den umulur ki bütün iktidar sahipleri ders çıkarsınlar. Tabi olarak hikâyede geçen olay çok eski tarihe, krallık dönemlerine aittir ve Kral Baltazar, sonu darbeyle biten ölüme maruz kalmıştır.

 Günümüz dünyasında öyle krallıkla idare edilen fazla sayıda ülke kalmadı artık. Bizim de dâhil olduğumuz batı tipi demokrasilerde iktidarlar seçimle gelir, seçimle giderler.

 21 yıldır iktidarda bulunan AK Parti hükümet icraatları, bugüne geldiğimizde Mene, Tekel, Peres üçlemesi şablonun içinden taşar hale geldi ve 2023 Haziranında yapılacak Genel Seçimle mevcut iktidarın kaybedeceği aşikâr duruma gelmiş bulunuyor.

 Sayın Cumhurbaşkanı her seçim öncesi, kendisine yakın seçmenleri konsolide etmek için dışarıya dönük nutuklar atıyor, tehditler savuruyor.

Geçtiğimiz referandum ve seçimlerde “ey Almanya, ey Hollanda, ey Fransa” gibi hitap şekli ile Avrupa ülkelerine seslendiğinde Türkiye’ye etkili zararları olmuyordu ama artık bu hitap şekli Devletimize zarar vermeğe başladı ve attığı sloganlar artık caydırıcılığını kaybettiği gibi muhataplar resmen bizimle dalga geçer oldular.

Cumhuriyet kurulduğundan buyana yurdumuza iki defa toprak kazandırmamıza rağmen(Hatay ve Kıbrıs) 21 yıllık AKP döneminde maalesef iki bölgede toprak kaybına uğradık. Suriye de Süleymanşah Türbesinin arazisi, Ege denizinde 18 ada ve bir kayalık.

İnanılır gibi değil bizim her seferinde: “Bir gece ansızın gelebiliriz” tehditimizden sonra işgalciler resmen bizimle alay eder gibi üzerimize, üzerimize geliyor ama biz halâ postu deldirmemenin pişkinliği içinde yüksek perdeden atıp tutuyoruz.

  Kuzey Suriye de sınırımızın dört Km. ilerisinde PYD-PKK ve ABD üçlüsü tatbikat yapıyor ancak biz, her şey normal seyrindeymiş gibi davranıyoruz.

  Bütün askeri otoriteler ve konunun uzmanı akademisyenler, tatbikat yapan PYD ve PKK’ya anında ataş açılmalıydı sözbirliğinde bulunuyorlar.

Aynı şekilde 2004 yılından beri Ege denizinde Türkiye’ye ait olan 18 ada ve bir kayalığı işgal eden Yunanistan, işgal ettiği yetmezmiş gibi antlaşmalara aykırı olarak bir de bu adaları silahlandırıyor.

 Yunanistan’nın adaları işgale başladığı 2004 yılından buyana Eski Milli Savunma Bakanlığı Genel Sekreteri emekli kurmay Albay Sayın Ümit Yalım, bu konuda hükümeti sürekli yazı ve konferansları ile uyarmasına rağmen seçim tarihinin yaklaştığı bu seneye kadar işgaller hakkında hükümetten tek bir ses duyulmadı.

Yunanistan işi o kadar ileri götürdü ki, Türk bayrağı çekilmiş Türk karasularındaki Mavi Marmara gemimize dâhi ateş etme cüretini gösterebiliyorlar.

Yukarıda konusunu yaptığım bu iki önemli mesele haricinde Türkiye’nin öncelikli gündem konularından: Ekonomi, sığınmacılar ve hukuk sistemimizin arızalarından henüz bahsetmedim.

Ak Parti iktidarının ülkede daha fazla tahribat yapmadan 2023 Haziran seçimlerinden sonra Türkiye’yi şaha kaldıracak bir hükümetin gelmesi dileklerimle birlikte yazımı, eski Cumhurbaşkanımız merhum Süleyman Demirel’in bir sözüyle bitirmek isterim: “Yapamayan gider, yapabilen gelir.”

Sağlıklı kalın.

            *Umrandan Uygarlığa/Cemil Meriç