AK Parti henüz yeni kurulduğunda Yeniçağ Gazetesi yazarlarından Arslan Bulut, AK Parti’nin bir “Proje Partisi” olduğunu yazmıştı. Değerli yazar Arslan Bulut’un o günlerde ne demek istediğiniAK Partili yetkililerin konuşmalarından ve Türkiye’yi getirdikleri noktayı düşündükçe şimdi onu daha iyi anlıyoruz.

Arslan Bulut’un 01 02 2014 tarihli CNN yorumcusundan aldığı yazısından: “Geçtiğimiz yıllarda Erdoğan’ın işçi sınıfı ve dindarlar arasında sağlam bir tabanını koruyarak altı seçimi ardı ardına kazandığına işaret eden bir BBC yorumcusu: “Yıllar önce Erdoğan, basit ve kaçınılmaz bir gerçeği gördü, yani o iki grubun sayısının Türkiye’nin liberal ve laik eliti aştığıdır, o geniş tabana tutunan, iktidara tutunur” BBC yorumcusu devamla: “İşçi sınıfı denilen ve kendisini bugüne kadar ezilmiş, mağdur hisseden kitle, Kur’an ölçülerine göre gerçekten dindar mı yoksa dine tutunarak ekonomik olarak ayakta kalmaya mı çalışıyor? AKP işte bu sorunun cevabını buldu ve bir taraftan küçük ama önemli yardımlarla bu kitlelerin mutlu olmasını sağladı, diğer taraftan da onları geleneksel ama derinliği olmayan, taklitçi bir dindarlığın çerçevesi içinde tuttu. Önemli olan bu kitleden oy almaktı.

AK Partiyi ayakta tutan kimmiş; işte bizi bizden daha iyi tanıyanbir yabancının tespiti: “taklitçi, gelenek halinde yaşanılan ama derinliği olmayan dindarlık veküçük ama önemli yardımlarla mutlu olan Tük toplumunun önemli kesimi.

Böyle bir toplum sadece inandığı kişi tarafından sürekli kötülenen geçmişi yaşar.İçinde yaşadığı ortamı, nereye sürüklendiğini, sonunun ne olacağını düşünmez. Onun dini duygularına, maneviyatına hitabeden kişi onun lideridir, kendisi düşünmez onun yerine lider düşünüyordur, ne söylese doğru olan odur. Onun söylediklerinden de oldukça mutlu olur.

Sokakta böyle bir kişinin Türklüğüne, kutsallarına karşı bir söz edecek olsanız elinden gelse sizi boğmaya çalışır ama kendi yandaşları bir şey söylediğinde onun sözlerinde mutlaka bir keramet arar, herhangi bir art niyet aramaz. Eğer arayacak olsalardı şu verilen demeçlere, yapılan konuşmalara ne derlerdi?

AKP Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz, “AK Parti bir Türk partisi değildir. AK Parti bir Kürt partisi de değildir. Ak Parti bir Türkiye partisidir. Erdoğan’ın olduğu yerde etnisiteye dayalı bir yaklaşım sergilenebilir mi?”

·Tarım Bakanı İbrahim Yumaklı: “Türkiye’nin 2050 yılındaki nüfusu 105 Milyon, gelecek bir o kadar misafirimizi de düşünürsek 210 Milyon. Bu nüfusun gıda ve ihtiyacını karşılamamız gerekecek.”

· AKP 26 01 2013 Yılında terör örgütü ile müzakere masasındayken, AK Parti İstanbul İl Başkanı Aziz Babuşcu, "AK Parti iktidarından önce Hepimiz Türk'tük. Etnik farklılıkları bahane ederek farklı isteklerde bulunmak yasaktı. AKP sayesinde Türk olmaktan kurtulduk

·         Yasin Aktay: “Türk diye bir ırk yoktur.”

·         Türkleri Orta Asya’ya göndermek isteyen Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şen:''Suriye’den gelenlere sordum. Diyorlar ki: İlk olarak bizden önce gelenler geldikleri yere gitseler, biz de yol yordam öğrensek, sonra biz gitsek'’ diyen Mustafa Şen’e Prof.Dr. Ümit Özdağ’dan Tokat gibi cevap: “Türk yurdunda Türk varlığını kendince tartışmaya açmak kimsenin haddine değildir.İzansızca ve nadanca yapılan bu konuşmalar milletin hafızasına kazınmaktadır. Açıktır ki, bu düzey ve muhteva ancak memleketin kimliği ile problemi olan tutarsız bir düşünce yapısıyla ve tarih bilgisizliğiyle mümkündür.”

Tarım Bakanı İbrahim Yumaklı’nın: “Türkiye nüfusu 2050 yılında 105 Milyon, gelecebir o kadar nüfusu da düşünecek olursak 210 Milyon olacak” sözü gerçekten tüyler ürperten, herkesin aklını başına alıp düşünmesi gereken bir söz. Yetmedi mi, Suriye’den, Afganistan’dan, Afrika’nın çeşitli ülkelerinden gelenler daha kimlere davetiye çıkaracaksınız, siz kimin hesabına çalışıyorsunuz? Erdoğan, Tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı beraberliğinde İtalya Başbakanı Meloni ile görüşmesi esnasında İtalya’daki göçmen Afrikalılar konusu görüşülür ve İtalya’daki göçmen nüfusun Türkiye’ye getirilmesinde iki lider mutabık kalır. Görüşme sonrasında açıklamalarda bulunan İlber Ortaylı: “İtalya’daki Afrikalı göçmenlerin Türkiye’ye getirilme konularının konuşulduğunu” belirtti.

İşte sırf oy almak ve ayakta kalmakmaksadıyla taraftarlarını “Yerli ve Milli” nutuklarla avutanların Türk Milletini getirdikleri ve getirecekleri niyetler belli. Ama bukriptolar şunu unutmasınlar ki; Türk Milleti öyle 3-5 yıllık zaman diliminden etkilenecek kadar köksüz bir insan topluluğu değildir. Kökleri tarihin binlerce yıllık derinliklerine inen koca bir çınar ağacıdır.

 Merhum tarihçilerimizden Yılmaz Öztuna’nın “Büyük Türkiye Tarihi” adlı eserinden: “Kızıl Elma, Türk mefkûresidir. Erişilemez bir ülküdür. Bir zamanlar Bizans’tı, sonra Viyana olmuştur. Fakat daima bir tatlı belirsizlik içindedir. Türk akıncısı, Türk korsanı (denizci) Kızıl Elma için can verir. Evliya Çelebi’ye göre Kızıl Elma Roma’dır. Türklerin Roma’da olması demek, Hıristiyanlığın sonu ve PaxOttomana’nın dünya ölçüsünde gerçekleşmesi demektir. Kızıl Elma idealini Hıristiyanlar da bilmektedir (c.8/s.376)”.