“…Kaç zamandır köşe yazısı yazmıyorsun…”diyen dostlarımız var…Son zamanlarda tüm Dünya yaşantısı öyle bir hal aldı ki, içimiz dışımız savaş, içimiz dışımız “Pandemi”

Dağ, taş bile pandemi konuşurken, ekonominin ateşinin hep yüksek olmasından bahsederken, keyfimiz yerinde olarak mı yazı yazacağız?

Ha şunu da söyleyebilirsiniz: “ O zaman ciddi konuları yaz ama yaz…”

Niye ki?

Yazı yazacak hal ve moral mi kaldı insanlarda?

Yaklaşık iki yıldır Dünya’yı adeta “zincire vuran” Covid-19 Belası, insanlarda ne yaşama umudu, ne de yaşama hali bıraktı…

***

Demek ki neymiş biz 2020 yıılının Mart ayına kadar çok iyi yaşamışız Dünya insanlığı olarak…

Şu Covid-19 belasını gördükten sonra anladık ki bugüne kadar yaşadığıımız yaşantı her türlü zorluklara arğmen yine iyimiş…

Öyle ya, en azından “yaşam kısıtlılığı”“Maske zulmü” yoktu…

Yaşam ile temiz hava arasına maske girdi hayatımızda…

Zoraki yaşıyoruz desek yeri var…

***

Eskiden güzeldi yaşamak… En azından  fazla stres yapmadan sırası ile gelen bütün mevsimleri hissederek doya doya yaşıyorduk…

Hazan ve biraz da hüzün mevsimine girdik şu zamanlarda…

Hanımlar çoktan kışlıkları hazırladı bile…

Son hazırlıklar tamamlanıyor…

Önümüz kış…

O çok aşırı ve insanı canından bezdiren yaz sıcakları galiba geride kaldı…

Poyraz yeli yaman esiyor ve flüt çalıyor bacalarda ve havalandırma boşluklarında…

Küçüklüğümde hatırlıyorum, yazın köye gittiğimde Babaannemlerle Anaannemlerin bahçelerinde bol meyve veren ağaçlar vardı Bulgaristan’da Rodoplar’da…

Erik, armut, elma ağaçları meyveden adeta yıkılıyordu…

Bu zamanlar bu meyve ağaçlarından toplanan veya rüzgarla dökülen meyve ağaçları dilimlenerek pastırma sıcağında güneşin altına serilir, bir tarafta tarhana kurutulur, öbür yandan dilimlenmiş meyveler kurutulur ve bunlardan kış günü hoşaf yapılırdı su ile kazanlarda kaynatılarak…

Ne zaman akyel veya poyraz esse o gece boyunca ertesi sabah Rahmetli Anaannem gençlere seslenirdi: “ Çocuklar gidin ağaçların altı şimdi dolmuştur meyva ile bütün gece esti rüzgar düşürmüştür toplansın…” derdi…

***

Küçüklüğümüz, çocukluğumuz, çocukluk günleri güzeldi…

Güzel günler yaşadık sayılır…

Başımızda bize bakan büyüklerimiz vardı…

Tasa, endişe, sıkıntı yoktu pek…

Şimdi o günleri arıyor muyuz?

Şahsen ben çocukluğumu , çocukluk günlerimi özlüyorum elbette…

O günler bi daha asla gelmez ve yaşanmaz…

***

Günümüz Dünyasındaki son gelişmeleri görünce ve yaşayınca anlıyoruz ki o eski günler hakikaten güzelmiş…

Peki biz bugün maruz kaldığımız bütün bu sıkıntılardan nasıl kurtulur veya arınırız?

Dünyü genelindeki savaşlar ne zaman son bulur?

Emperyal güçler ne zaman Üçüncü Dünya ülkelerindeki meselelere burunlarını sokmayı bırakırlar?

Şu pandemi kabusu ne zaman sonlanır?

Pek şimdilik bilinmiyor…

Bilinen bir şey var ki şimdilik tek çare herkesin aşılanması…

Covid-19 kabusu bırakın bizim yakamızı bırakmayı, adeta yeni varyantlarla bize meydan okumayı sürdürüyor..

Şimdi de karşımıza “ MU” olarak çıktı…

Allah insanlığa kolaylık ve sağlık versin!

Bir hazan mevsimine daha böyle bir durum ve hava ile giriyoruz.

Şimdilik bu konuda bu kadar.

SAĞLICAKLA KALINIZ!