Dün sabah saatlerinde, şehit olan Uzman Çavuş Önder Özen’in küçük kızı babasının al bayrağa sarılı cenazesinin yanında kendisine yeni alınan oyuncak ayıcığı büyük bir mutluluk ile babasının tabutuna gösterince içimdeki acıyı tarif edemem.

O çocuğun hayat boyunca babasızlığına mı? yoksa bu asker aileleri tarafından kabul edilmiş bu şehadetin vakurluğuna mı?

Bilmiyorum uzun süre ağladım.

Bu ülkenin aslan gibi delikanlıları hanımefendileri, çocukları kırk yıldan uzun bir süredir bir terör örgütünün hedefi oluyor.

Geride gözü yaşlı çocuklar, eşler, analar, babalar bırakıyorlar.

O şehit çocuğunun içimi yakan görüntülerini sosyal medyadan gördüğüm sıralarda, bu binlerce masumun şehit olmasına sebep olan eli kanlı terör örgütünün katil başı ile Türkiye Cumhuriyeti arasındaki görüşmeleri (bir devlet terörist ile ne görüşür bilmem)yürüten ve sağlık problemleri nedeniyle ölen bir vekilin cenaze töreni yapılıyordu.

İstanbul’un göbeğinde tören sırasında terörist başının mesajı okundu, sokaklarda yürüyüş sırasında özgürlük sloganları atıldı.

Camideki namaz sırasında çeşitli parti lider ve yetkileri ön sıra kavgası yaptılar. “Bu cumhuriyetin ne hayrını gördüm” diyen bu vekil bu cumhuriyet sayesinde vekil olmuştu, hastalığı sırasında bu cumhuriyetin yetiştirdiği hekimler tarafından ameliyat edilmiş ve tedavi görmüştü.

Cenaze töreni sırasında tabutu Türk bayrağı ile sarılmıştı.

Hep söylemiştim bugün bir daha söylemek zorunda hissediyorum.

Büyük devletlerin en büyük farkı kendisine yapılan iyilikleri de kötülükleri de asla unutmamasıdır.  

Bu bellek tazeliği o ülkeleri gelecek tehlikelerden korur, hata olasılığını azaltır, milletler arası organizasyonlarda avantaj yaratır.

Türk Devleti çok büyük bir devlettir.

Bazen hafıza sorunları yaşasa da kendine yapılanları unutmaz.

Bu bir süredir gördüklerimiz elbet gerçek devlet aklı hâkim olunca bitecek.

Kimlerin cenazelerinin Al Bayrağa sarılacağını kimlerin ise ihanetlerinin hesabını vereceğini Türk tecrübesi bize gösterecek.

Peki şehit babasını bir daha asla göremeyecek o çocukların, büyüdüklerinde görmedikleri babalarına mektup yazan çocukların, okul açılışlarına babalarının elini tutamadan giden çocukların, evlendiklerinde babalarının elini öpemeyecek, helallik alamayacak çocukların yani vatan sevdasına babalarını ve geleceklerini yitiren çocukların, gözünün içine baka baka ışıklı büyük salonlarda törenler yapıp, slogan atılmasının hesabını kim verecek?

Tarih bu yapılanları affetmeyecek.

O güzel çocukların hüzünlü yüzlerini gördüm ben, bende affetmeyeceğim.

Çünkü bazı şeyleri affetmek insanlığı bir kenarda bırakmak demektir.

SON SÖZ: 3 Mayıs Türkçülük Günü tüm Türklere kutlu olsun.