Hala inanmadığım gribal olay olması dışında bir şey olmadığını, aşıyla değil, havaların kuraklık derecesinde ısınmasıyla azalan korona virüsünün korkutup sanal ortama hapsettiği insanların yeniden sosyalleşmeye başladığı dünyada, sanal ortamında bir virüs gibi hepimizi hasta ettiğide bir gerçek..
Bunun en büyük teşhisi de cep telefonlarımızdan paylaşılan durumlara bakmaktan boyun fıtığı olduğumuzdur ve bakmayanların en yakınından “sen niye durumuma bakmamışsın” diye fırça yemesidir. 


Evet dini duygularımızı sömürüp, talanları, yolsuzlukları, yoksullukları, hırsızlıkları kısacası yaşananları “bunda da bir hayır var, sabret, tesbih çek” deyip tesbih satanları iş yapamaz hale getiren bu durum, gözlerimizi, boynumuzu olduğu gibi rahmetli Erbakan hocanın reyting yaptırdığı baş parmağımızıda yormaya başladı.


“Ya sabır, ya sabır, bismillah, bismillah, Allah, Allah” dedirten tesbih çekimini merak ve fesatlığa döküp “kim ne yapmış, ne paylaşmış” diyerek kilitlenilen durum tesbihi çekimi artık hızla akan zamanımızın en büyük hırsızı olmuş durumda.


Buna neden ise Snapchat ile başlayıp İnstagram, whatsApp, daha sonra en ciddi uygulama olarak anılan Twitter ve şimdi de Linkedln’in de aralarına katılmasıyla birlikte durum tesbihi, gerçek 99 taneli tesbihi geçerek uzadıkça uzayıp çok değerli zamanımızı çalmasıdır.


Ülkenin gerçek durumunu, herkesin yaşadığı ev içi durumlarını bize unutturan sosyal durumlar tesbihi, bir an önce teşhis edilip tedavi edilmesi gereken bir durumdadır.

Yoksa hükümetin, iktidarın bulduk, ürettik ama olmadı, milyon dolarlar verip ithal ettik dediği aşıyı arar gibi bakmayı unuttuğumuz yeşili, güneşi, denizi, doğayı görmeden ölecek gibiyiz..