Geçtiğimiz gün yapılan benim de bultentv yayını esnasında canlı yayına alıp, ilk durum değerlendirmesini yaptığım Cumhuriyet Halk Partisi büyük kurultayının başta başkanı değişmez denen AK Parti'de olmak üzere diğer tüm partilerde de dip dalgası yarattığı hatta 7 şiddetinde bir sarsıntı gerçekleştirdiği görülmek, tartışılmak istenmese de ülkenin bundan sonraki asıl gündeminin bu olacağını düşünmekteyim.
Gerçi CHP'den önce HDP olan Yeşil Sol HADEP'in de değişeme gittiği ancak taraflı bakan basın ve medyanın da katkısıyla gündemde tutulup tartışılmadığı için CHP'de ki gibi bir sarsıntının olmadığı gözlense de bu ülkede değişmez denenlerin halk tarafından, delege, üye yani kısacası kamuoyu baskısıyla geç de olsa değiştiğini ortaya koyan CHP kurultayı ardından yapılan ve dedikodudan öteye gitmeyen tartışmaların asıl gölgelediği şey var o da bu ülkede duyarsız, önüne ne getirilirse kabul eden bir seçmen, toplum tezleri de çürümüştür.
Evet, kadınların dedikoducu olduğu ön yargısıyla baktığımız şu dünyada aslında erkeklerin de içinde olduğu insanın ürettiği ve ürettiğini yaymaya çalıştıkça kendisinin de buna inandığı ve kanser edecek kadar önüne geçilemez bir şeydir dedikodu.
Örnek olarak kadınlarda sıkça görülen Meme Kanserinin nedenini araştıran bilim adamları ilk yol olarak yani kısa yoldan müdahale edip, memeyi bıçak altına yatırırlarken, kanserin asıl bir hücresinin de dedikodu olduğunu hesaba katarlar mı onu da bilmem ..
Evet, özellikle bir dönem bizzat başında bulunduğum stk'da başta olmak üzere bir çok alanda üretilen dedikoduların insanların özel hayatına kadar indirgenip, o hayatı alt üst eden bir azaba dönüştüğünü bir insan olarak söyleyebiliriz.
Ve asıl hedefin 'böl parçala yönet' olan yani diğer adı 'ayır, araya uçurum koy ve bitir' olan amacın diğer bir adı olan dedikodu mekanizmasının tüm hastalıkların başını çektiği bu bataklığı kurutmanın yolunun da yine biz insanlar yaşananlar, yapılmak istenenler ve söylenenlere karşı ortaya koyacağımız sağ duyu ile o dedikodu hastalığının etkisine girip, hastalanmamak için iyi ölçüp biçmeliyiz.
Ve en önemlisi moral bozan, enerjiyi tüketen dedikoduyu tam tersine çevirerek hayatımızı cehenneme çevirmesine izin vermeden ve en önemlisi tüm dedikodu ve olumsuzluklara karşın direncimizi arttıran güzellikleri arayıp, bulmalıyız.
Bunun yolu da, 'O öyle demiş, bu böyle demiş' e bakmadan dedikodu mekanizmasına kapılmadan, 'Ben ne yapabilirim, nereden ve nasıl başlarım?' diyerek ve o dedikodulara neden olanları da hesaba katarak yeni bir yol haritası çizip var olanları da terk etmeden, onlarla birlikte ama konuşarak, dinleyerek, anlayarak yolumuza devam etmeliyiz..
Bunun en güzel örneği bu yazıya vesile olan ve bugünki yazımı da bana yazdıran dedikodulara teslim olmadan yapıldığı iddia edilen dedikodulara inat şu güzelim dünyaya bakarak ve bir çoğumuza ders olacağını umduğum bir konuyu, adice bir dedikoduyu olumluya çevirmemdir.
Kısacası buna yani dedikoduya dokunmamızı sağlayan ve hem de bugünki yazımı yazdıran hem CHP kurultayı hem de o alçak dedikoduculara ve o dedikoduları duyup içine girdiği atmosferle beni arayana teşekkür ederken, “durmak yok , yola devam “ diyelim mi!..
Ki daha dün Kılıçdaroğlu'nun yanında olanların kurultayın birinci turundan hemen sonra Özgür Özel ile o çirkin yüzleriyle gülerek poz vermeleri de kimlerin dedikoducu olduğunu anlatır gibiydi..