İSTANBUL (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Çetin mücadeleler neticesinde bedel ödeyerek elde ettiğimiz demokratik kazanımları, kendini hala vesayetin aparatı gibi gören güruhun ihtiraslarına kurban edemeyiz." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Burhan Felek Salonu'ndaki Uluslararası İlahiyat Gençlik Buluşması ve İlahiyat Yıldızları Ödül Töreni'nde yaptığı konuşmada, milletin desteği ve Rabb'in yardımıyla, "Bin yıl sürecek" denilen 28 Şubat karanlığına 3 Kasım 2002 seçimleriyle son verdiklerini söyledi.

"Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak" şiarıyla Türkiye'de merkezinde demokrasinin, özgürlüklerin ve adaletin olduğu yeni bir dönemi başlattıklarını ifade eden Erdoğan, "Geçtiğimiz 20 yıl boyunca hayata geçirdiğimiz demokrasi ve kalkınma reformlarıyla Türkiye'de sessiz bir devrim gerçekleştirdik. Üniversite kapılarına kurulan ikna odalarının kaldırılmasından katsayı adaletsizliğine son verilmesine, ilahiyat öğrencilerimizin gasbedilmiş haklarının iadesine kadar, her alanda tarihi nitelikte adımlar attık. Her evladımızın istediği lisede ve yükseköğrenim kurumunda, yüreğinde hiçbir endişe duymadan okuyabilmesinin önünü açtık." diye konuştu.

Siyer-i Nebi ve Kur'an-ı Kerim derslerinin seçmeli ders olarak eğitim müfredatında yer almasını temin ettiklerini hatırlatan Erdoğan, ilahiyat fakültesi mezunlarının kamudaki çalışma alanlarını genişlettiklerini belirtti.

- "Tüm kadınlarımıza kamuda fırsat eşitliği sağlıyoruz"

Uluslararası ilahiyat programlarıyla, yurt dışındaki vatandaşlar ile dost ve kardeş ülkelerin evlatlarına sahip çıktıklarını anımsatan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:

"Bugün ilahiyat fakültesini bitiren gençlerimiz, eğitimleriyle mütenasip tüm alanlarda, hiçbir engelle karşılaşmadan özgürce görev yapabiliyor. Kızlarımız, kılık-kıyafetleri dolayısıyla ötekileştirmeye maruz kalmadan hayatın hemen her alanında sorumluluk üstlenebiliyor. Hakim olabiliyor mu? Oluyor. Savcı olabiliyor mu? Olabiliyor. Asker olabiliyor mu? Olabiliyor. Polis olabiliyor mu? Olabiliyor. Demek ki istenince her şey olabiliyor. Başı açık veya başörtülü ayrımı yapmadan gençlerimiz başta olmak üzere tüm kadınlarımıza kamuda fırsat eşitliği sağlıyoruz. Şimdi ana muhalefetin başındaki zat çıktı, ne dedi? 'Gelin' dedi, 'Şu anda başörtüsüyle ilgili yasal bir düzenleme yapalım'. Yasal bir düzenlemeye gerek yok ki. Gene bize oyun mu çekmek istiyorsun, tuzak mı kurmak istiyorsun? Eğer bu konuda samimiysen gel, anayasa değişikliğini yapalım. Çünkü biz bir daha bu tuzaklara gelmek istemiyoruz. Anayasal bir düzenleme yapalım ve bu işi bitirelim. Şimdi anayasal düzenleme metnini Meclis'e gönderdik. Samimiyetlerini göreceğiz. Bakalım bu konuda bunlar samimi mi değil mi göreceğiz. Müslüman bir sokulduğu delikten bir daha sokulmaz. Biz bir daha sokulmak istemiyoruz."

Çalışmak, üretmek, kendini geliştirmek, hayallerinin peşinden gitmek, ülkeye ve millete hizmet etmek isteyen gençler için devletin bütün imkanlarını seferber ettiklerini vurgulayan Erdoğan, "Daha 20 yıl öncesine kadar okulu, kıyafeti, saçı-sakalı sebebiyle kamusal hayatın dışına itilmiş evlatlarımızın, bugün devletin ve iş dünyasının en üst kademelerinde görev yaptığını görmekten memnuniyet duyuyoruz. İnşallah atacağımız yeni adımlarla bu tabloyu daha da güçlendireceğiz." dedi.

- "Bunların dertleri çocuk istismarına tepki koymak değil"

Türkiye'de, ne sebeple olursa olsun hiçbir gencin hak kaybına uğramadığı, gelecek kaygısı yaşamadığı iklimi tahkim etmekte kararlı olduklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bunu da birileri gibi sosyal medyadaki sahte demokrasi şovlarıyla değil, gerekirse anayasayı değiştirmek dahil hukuki yollarla gerçekleştireceğiz. Çetin mücadeleler neticesinde bedel ödeyerek elde ettiğimiz demokratik kazanımları, kendini hala vesayetin aparatı gibi gören güruhun ihtiraslarına kurban edemeyiz. Son haftalarda şahit olduğumuz kimi olaylar, bize tek parti zihniyetinin halen pusuda beklediğini göstermiştir. Hepimizin içini acıtan bir istismar vakası üzerinden 28 Şubat heveslisi kesimler, hemen içlerindeki kin ve nefreti kusmaya başlamışlardır." diye konuştu.

Geriye doğru bakıldığında bugün ortalığı yıkanların geçmişinin ne kadar kirli, ne kadar çifte standartla dolu olduğunun görülebileceğini dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:

"Biliyoruz ki bunların dertleri çocuk istismarına tepki koymak değil, kin ve nefret duygularını sergileyebilecekleri zemin hazırlamaktır. Çünkü bunlar tarihimizin hiçbir döneminde, terör örgütünün dağa kaçırdığı, iğfal ettiği, Kandil'deki terör baronlarına peşkeş çektiği 13-14 yaşındaki kızlarımız için gıklarını bile çıkarmadılar. Diyarbakır annelerini görmediler. Moda ve eğlence endüstrisinin meta haline getirdiği kızlar için seslerini yükseltmediler. LGBT denilen marjinal akımların sapıklıklarına alet edilen 3-5 yaşındaki çocuklarla ilgili hiçbir tepki göstermediler. Muhalefet partilerinde ayyuka çıkan taciz, tecavüz, istismar skandalları karşısında kıllarını bile kıpırdatmadılar. Kadınlarımızı aşağılayanlar, şehit bacısına, affedersiniz, ağız dolusu küfreden müptezellerle ilgili tek bir kınama cümlesi dahi kurmadılar. Ciğerpareleri zorla kendilerinden kopartılan Diyarbakır annelerinin kapısını bir kez olsun çalmadılar, acılarını paylaşmadılar, hallerini-hatırlarını sormadılar. PKK'lı alçakların canice katlettiği kadın öğretmenlerimiz, çocuklarımız, kızlarımız, bebeklerimizle ilgili çıkıp tek bir eleştiri getirmediler. Hasılı temel insan hak ve özgürlükleri konusunda bugüne kadar ilkeli, onurlu, dürüst tek bir duruş sergileyemediler. Bunu yapmadıkları gibi ellerine geçirdikleri her fırsatı da millete, milletin inancına ve kurumlarına düşmanlık etmek için kullandılar.
Meclis kürsüsünden alçakça iftiralarla vakıflarımızı, derneklerimizi, gönüllü teşekküllerimizi, sivil toplum kuruluşlarımızı tehdit edenler, bu tavırlarıyla asıl niyetlerini de deşifre etmişlerdir."

(Sürecek)

Kaynak: aa