Geçen hafta Yenikapı’da perşembeden başlayarak pazar gününe kadar süren bir Giresun Festivali etkinliğine koşa koşa katıldık.

Memleketini önce Türkiye sonra Giresun olarak hisseden bir gururla oradaydık.

Bir yandan hemşehrilerimiz bir yandan da yöresel ürünlerimiz ile Giresun’u yeniden yaşamak istedik.

Bir yönüyle tanıtım günleri amacı da taşıyan bu etkinlikte Giresun’a dair ne var diye gezindim uzun uzun.

Meğer Giresun’da pide, pestil, dondurma ve çaydan başka hiçbir şey yokmuş! Meşhur Çamoluk balını aradım yoktu; Şebinkarahisar kemesini aradım o da yoktu.

Bulancak Aptallı köftemiz, kadayıfımız zaten yok…

İşin daha da üzücü tarafı, topu topu üç dondurma, üç pestil ve bir çay tezgahından ibaret birinci standa yanaştığınızda  çoğu satıcının Giresunlu olmadığını anlıyorsunuz.

Satılan ürünlerin ne kadarı Giresun’dan gelmiş, orası da bambaşka bir muamma. İkinci stantta zaten Fiskobirlik marketi var.

Dışarıda ise ziyaretçiler için yemek yeme yerleri… 

Orada da bir Göreleli pide ustası İbrahim Usta ve bir de köfteci kardeşimiz vardı yöremize dair.

Bu etkinlik niye yapıldı diye düşündüm. Yağın, peynirin, çökeliğin hatta köften Giresun’dan gelmeyecekse, Giresunlu satmayacaksa; dört bir yanına dev ekranlar kurarak Karadeniz’de tek ada olan Giresun Adası, Şebinkarahisar’da Meryem Ana Kilisesi, eşsiz doğa güzellikleri barındıran dereleri, şelalaeri, yaylaları tanıtılmayacaksa; hatta oraya iki üç tane çöten, on on beş kök çay ve fındık ocağı koymayacaksan neyi tanıttın?

Neye dikkat çektin? Mesela fabrikası olmayan tek ilimiz olduğu için yaşanan istihdam sıkıntısına ve bundan dolayı büyükşehirlere göçe mi dikkat çektiniz?

Ya da Kalkınma Ajansı’nın verilerine göre dördüncü derece yani en geri kalmış bölge oluşumuza mı?

Alt yapı eksikliklerine mi, hala yolları köstebek yuvası köylere mi ya da içme suyunu hala sağlıklı kullanamayan köylülerimize mi?

Gerçekten bu etkinlik niye yapıldı? Mesela Giresunumuza nasıl bir katlı ya da fayda sağladı?

Gerçekten merak ediyorum! Sadece Federasyon dernek yöneticilerimiz bol bol fotoğraf çektirsin, siyasiler gelsin onlarla sıcak ilişkiler kurulsun ya da siyasi partilerin temsilcileri gelip orada oy devşirsin diye mi?

Gelen hangi bürokrata ya da siyasilere ilimizin dertleri, sıkıntıları ve sorunları anlatıldı? Hangi projeler üzerinde düşünüldü de, bunların hayata geçirilmesi için bu büyük buluşma bir fırsata dönüştürüldü?

Gerçekten yazık…

İstanbul’da, Kocaeli’nde ve daha birçok büyükşehirde Giresunlu sayısına bakın! Siyasi alanda temsil gücüne, bürokraside etki alanına bir bakın! Giresunumuza bir bakın!

Buradan tekrar söylüyorum.

Yanlış bir yoldayız.

Giresunumuzu etiket yaparak kurulan dernekler ve federasyonlar buraları ikbal kapısı, sıçrama tahtası ve dahi kendi çötenleri olarak görmemelidir.

Giresun dernekleri hiçbir siyasi ve ideolojik kimliğin, eğilimin veya grubun arka bahçesi haline getirilmemelidir.

Ve Giresun Tanıtım Günleri birilerinin daha çok mal satması noktasında ticari bir kaygının pazarı olmamalıdır.

Dört gün süren Giresun Tanıtım Günlerinde elde kalan nedir?

Giresun için neler yapılmıştır?

İlimiz ne kadar tanıtılabilmiştir?

İstanbul gibi metropol bir şehirde ne kadar farkındalık oluşturulabilmiştir?

Herkes şapkasını çıkarıp önüne koymalı ve bir sonraki Giresun Tanıtım Günleri böylesi bir zenginliğin, olgunluğun ve tecrübenin değerinde olmamalı, yüreğimizle bağlı olduğumuz Giresunumuz için bir fırsata  dönüştürülmelidir.

Aksi takdirde bu vebal hepimizin boynunda geleceğe taşıyacağımız makus bir Giresun ve Giresunlu kaderi olacaktır.