Değerli Okurlarım, bu başlığı niye attım:

Bilindiği üzere Bugün Cuma;

Tuzla’da Evimin yanındaki Camiye gittim,  Allah Herkesin ibadetini kabul etsin içinde de benimkisini kabul etsin.

Namazı kıldım ama nasıl bir namaz kıldım, ya da kıldığım Namaz Allah’ın Dergâhında kabul gördü mü bilmiyorum ama inşallah kabul görmüştür.

Çok rahatsız oldum, Niye İmama Atatürk’ü hatırlatmadım diye kendime çok kızdım ve hayıflandım, Cemaatin içinde Huzursuzluk çıkarmak istemedim, Provokatör diye anılmak istemedim, kendi kendime hayıflandım.

Bakın bugünkü Cuma hutbesinin sözleri aşağıdaki gibidir.

18 MART CUMA HUTBESİ

ÇANAKKALE ZAFERİ: BİR MİLLETİN YENİDEN DİRİLİŞİ

Muhterem Müslümanlar!

Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: "Sonra Allah, Resul’ünün ve müminlerin üzerine iç huzuru ve güven duygusu veren rahmetini indirdi, ayrıca göremediğiniz ordular gönderdi ve o inkârcıları ağır bir yenilgiye uğrattı. Kâfirlerin cezası işte budur!"

Okuduğum hadis-i şerifte Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: "Cennete giren hiçbir kimse, yeryüzündeki her şey kendisinin olsa bile dünyaya geri dönmeyi arzu etmez. Sadece şehit, gördüğü itibar ve ikram sebebiyle tekrar dünyaya dönmeyi ve onlarca kez yeniden şehit olmayı ister."

Aziz Müminler!

Şanlı tarihimiz kahramanlık destanlarıyla doludur. Ecdadımız, i'lâ-yi kelimetullah için nice beldeleri ve gönülleri fethetmiştir. İslam'ın izzetini, Müslümanların haysiyetini ve mukaddes değerlerini müdafaa etmek için canından, cananından, bütün varından vazgeçmiştir. Ancak tarihin hiçbir döneminde özgürlüğünden ve bağımsızlığından ödün vermemiştir. Zulme rıza göstermemiş, zalime boyun eğmemiştir.

İşte, bundan tam 107 yıl önce kazandığımız Çanakkale Zaferi de, Rabbimizin lütuf ve inayeti, milletimizin iman, cesaret ve fedakârlığıyla verdiği eşsiz bir imtihanın, çetin bir mücadelenin adıdır. Annelerin dualarıyla cepheye koşan, vatanı uğruna canından geçmeyi canına minnet sayan kınalı kuzuların, dünya durdukça unutulmayacak destanıdır.

Kıymetli Müslümanlar!

Çanakkale, zulmün ve küfrün her türlü imkân ve silahına karşın, iman dolu yüreklerin kıyâm ettiği, yerin ve göğün "Allah-u Ekber" nidalarıyla inlediği bir şahlanıştır.

Çanakkale, "Vurulup tertemiz alnından uzanmış yatıyor; Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!" dizelerinin vücut bulmuş hali, Allah yolunda cihat ve şehadet ruhudur.

Çanakkale, Anadolu'nun her evinden, Rumeli'nin her bölgesinden, İslâm coğrafyasının her beldesinden imanı, gayesi ve duygusu bir olan müminlerin sıradağlar gibi omuz omuza vererek gösterdiği ümmet olma şuurudur.

Çanakkale, düşman askerinin yarasını gömleğiyle saran, kendi yarasına ise toprak basan, kırbasındaki suyu düşmanıyla paylaşan kahraman Mehmetçiğin dünyaya öğrettiği İslam'ın savaş hukukudur.

Değerli Müminler!

Bugün bize düşen, Çanakkale'de şahlanan bu muazzam ruhu diri tutmaktır. Birliğimizi, beraberliğimizi ve kardeşliğimizi korumaktır. Milli ve manevi değerlerimize sımsıkı sarılmaktır. Ecdadımızın aziz hatırasına, şehit ve gazilerimizin emanetine sahip çıkmaktır. Çanakkale Zaferi'nin ardındaki diriliş ruhunu gelecek nesillerimize aktarmaktır.

Bu vesileyle tarih boyunca hak ve hakikat uğruna canından geçen aziz şehitlerimizi, İstiklal ve istikbalimiz için mücadele eden kahraman gazilerimizi, hürmet, rahmet ve şükranla yâd ediyorum. Hutbemi Çanakkale şehitlerine ithaf edilen şu dizelerle bitiriyorum:

Asım’ın nesli... Diyordum ya... nesilmiş gerçek:

İşte çiğnetmedi nâmûsunu, çiğnetmeyecek…

Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!

Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.

Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhîd'i...

Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi...

Ey şehîd oğlu şehîd, isteme benden makber,

Sana âgûşunu açmış duruyor Peygamber.

Dikkatiniz çekti mi,?

Çanakkale Ruhu anlatılıyor ama bu ruhun Ecdada Allah’ın izniyle vuku bulduran, MUSTAFA KEMAL ATATÜRK VE SİLAH ARKADAŞLARININ Adını ağızlarına alıp bir dua edemediler.

Sadece şunu söylendi: “İstiklal ve istikbalimiz için mücadele eden kahraman gazilerimizi, hürmet, rahmet ve şükranla yâd ediyorum”

Yahu Kardeşim, MUSTAFA KEMAL ATATÜRK İsmi sizi niye Bu kadar rahatsız ediyor olmasaydı inanın sizin bugün buralarda olup ta insanlara zulüm etme şansınız olmazdı, Aynen Fesli Abiniz gibi düşünerek yok olup giderdiniz.

Şuna inanın bu ülke ben ve benim gibi inanmış olanların sayesinde ayakta durmaktadır, size kalsa çoktan Fesligillere iltihak olmuştunuz.

Yazık, yazık, Allahtan korkun ve Sezar’ın hakkını Sezar’a verin, kormakyın, Bu şafaklarda bu Bayrak dalgalandıkça Bu ülkeye hiçbir zeval gelmez. Fesatlar sadece sallarlar ama inanın yıkılmayız, bunu aklınız yer edin.

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK, Bu ülkeyi bir avuç Şehit arkadaşıyla birlikte mayasını sağlam temeller üzerine atmıştır, bunu her halükarda kabul edeceksiniz ve siz de biat edeceksiniz.

Bunca yıllık yaşamım içerisinde bu dönemdeki gibi bir Diyanet görmedim.

Bu Diyanetin tüm tutum ve davranışlarını tasvip etmiyorum ve kınıyorum.

Hiçbir Milli Bayramlarda Hutbelerde MUSTAFA KEMAL ATATÜRK adı neden duayla anılmaz.

Atatürk’ün kurduğu Diyanet, 6,5 yıl öncesine kadar ulusal bayram haftalarına denk gelen cuma hutbelerinde Atatürk'ten söz ediyordu. 2015'ten beri bu gelenek bozuldu. Artık Diyanet Atatürk'ün adını hiçbir hutbede geçirmiyor. Belli ki Diyanet'in başındakilerin Atatürk alerjisi var. Umarız Atatürk'ün bu hutbesini okurlar ve biraz utanırlar.

Diyanetten sorumlu Devlet eski Bakanı ve AKP Ankara eski Milletvekili Sait Yazıcıoğlu Atatürk'ün sağlığında hutbelerde kendi adının geçirilmemesine yönelik kararname yayınladığı iddiasına ilişkin ‘'Böyle bir belgeden bilgim yok. Üstelik hutbelerde ülkesine, milletine faydası dokunmuş kişileri anmanın, onlara rahmet okumanın niye sakıncası olsun” diye konuştu”.

Yani, rahmet okumanın niye sakıncası olsun” diye konuştu.

Hutbelerde MUSTAFA KEMAL Atatürk’ün adını anmayanlar lütfen Atatürk’ün Balıkesir Hutbesini okusunlar.

Bundan dolayı, Bundan sonra tek Hedefim Şu Diyanetin Bu fikrini değiştireceğine inandığım CHP’ye Oy vermektir Vesselam.

ÇANAKKALE RUHUNU YUREĞİNDE HİSSEDENLERE SELAM OLSUN.