Kayseri de kışlar o yıllarda çok soğuk geçerdi.

Çok kar yağar etraf donar bazen karayolu kapanır gazeteler bile gecikerek gelirdi. İki uzun caddeydi o zamanlar kayseri.

Tren istasyonundan meydana kadar İstasyon caddesi ve otuz ağustos apartmanına kadar Sivas caddesi. Meydanda bir yeraltı çarşısı vardı.

Ortada bir Atatürk heykeli ,Surlar, Hunat camii arkasında eski hal önünde eski PTT binası ve bitişiğinde bir otel.

Kayseri ye yeni gelmiştim. Okul kaydı eylül ayında ekim ayında ders koşuşturmacası.

Yurt bir tane ona da ancak yedekten yer bulabilmiştim. Kalacak yer yok dost yok akraba yok mecburen otel.

Babam Astsubay emeklisidir benim. Onun imkanları ile sadece bir ay kalabildim orduevinde sonra çıkardılar. PTT binasının yanındaki otele yerleştim. O zamanlar oteller günlük oda verirlerdi.

Yerleştiğim otelin kaloriferi vardı odalar sıcaktı kasvetli ve keskin bir çivit kokusu olurdu her zaman.

Sakallı bezgin yüzlü bir akşam nöbetçisi olurdu otelin ve asla gülmezdi.

Ara sıra sarhoş yüksek sesli kadın gülüşmeleri dışında sadece küçük lobideki televizyon sesi.

Banyosu şofbenliydi.

Yakması ısınması  zordu ama sıcak suyu vardı.

En önemlisi PTT nin yanındaydı.

O yıllarda ev ile görüşmenin tek yolu hafta sonu erkenden PTT ye gitmek ve şehirlerarası telefon yazdırmak saatlerce bekleyip sadece 3 dakikalık görüşmeler yapmaktan ibaretti.

Şimdi düşünüyorum o üç dakikada o kadar çok şey anlatırdık ki konuşma bittiğinde sesimiz kısılırdı.

Birde o kasvetli soğuk kış gecelerinde uzun uzun mektup yazmak, bayramlarda bir kaç kart göndermek şansımız vardı sadece.

Hepimiz bavullarımızı alıp geldiğimiz bu şehirde yalnızlıklarımızı mektup yazarak çok çok ders çalışarak unutmaya çalışıyorduk.

Okul arkadaşlıkları yeni yeni başlıyordu. Üçlü dörtlü arkadaş grupları ev kiralıyor ve otellerden ayrılıyordu.

Evlerden para gelmesinin tek yolu banka havalesiydi en hızlısı da telefon havalesi. En hızlısı bile çoğunlukla gönderilen paranın bir gün sonra eline geçmesi anlamına gelirdi.

Evden para beklenmeden rahat edilen tek dönem üç ayda bir alınan öğrenci kredisiydi. Sabahtan sıraya girilir öğleye doğru para alınır doğruca İskender yemeye tabi ki üzerine de bir kaymaklı ekmek kadayıfı. Sonraki günler yine parasızlık bizi beklerdi.

O hafta İngilizce ile uğraşarak geçmişti. Paramın azaldığını bir akşam kısacık bir telefon ile anlatmıştım babama. “Madem kalmadı oğlum yarın telefon havalesi ile gönderirim” dedi.

Sabah okula gittim parada gelecek nasıl olsa cebimdeki üç beş kuruşu da harcadım. Öğleden sonra bankaya gittim. Parayı sordum gelmedi bir kaç saat sonra gel dediler.

Bankanın kapanmasına yakın tekrar gittim.

Kadın yüzüme baktı “gelmedi” dedi. “Lütfen bir daha bakın gelmiş olması lazım” dedim.

Üşenerek yerinden kalktı arkadaki masada bir kaç kağıdı kontrol etti. “Gelmemiş” dedi. Bankadan çıktım, kış hava erken kararıyor artık.

Otele geldim lobide oturdum.

Resepsiyondaki sakallı görevli “Koray Bey bu akşam kalacakmısınız?” diye sordu.

Evet” dedim

ücreti alayım” dedi

.” Bugün param gelmedi yarın ödesem olur mu?” dedim.

Olmaz dedi”.

Sadece olmaz. Yüzüme bile bakmadan “odayı boşaltın yarın tekrar kalırsınız” dedi.

İçimde derin bir acı ve çaresizlik. Konuşmadan odaya çıktım eşyaları topladım. Tanıdığım tek arkadaş İnönü parkı tarafında oturuyor.

Otelden elimde bavul çıktım. İnönü parkına geldim. Arkadaşımın apartmanı buldum.

Kapısını çaldım çaldım çaldım açan olmadı. İçimdeki acı dayanılmazdı.

Apartmandan çıktım.

Bir park kanepesine iliştim kar yağmaya başladı.

Silik hüzünlü bir sokak ışığı şiddeti değişmeden yağan kar.

Ben o geceyi bir park kanepesinde geçirdim.

O gece anladım ki yanlızlık dayanılmazdır, ama eğer hayalleriniz sağlam ise o hayaller sizi sarıp sarmalar yanlız bırakmaz.

Ben o gece sabaha kadar hayal ettim. O geceden geriye bir hiç vazgeçmediğim hayallerim kaldı birde kar yağışına olan nefretim.

Kayseride kışlar soğuk geçerdi o yıllarda.

Yanlızdık.

Hayallerimizi doldurup bavullara Anadolu’nun her vilayetinden yeni evimize gelmiştik.

Yanlızdık ama bizi sarıp sarmalayan hayallerimiz sonrasında ahiretlik dostlarımız oldu.