Şimdi diyeceksiniz ki, “Ryoichi Kishi” kimdir?
Durun anlatayım da siz karar verin, kimmiş. 
Ülkemizin veya belediyelerimizin yönetiminde çok değil 100 tane Ryoichi Kishi olaydı memleketimiz nasıl olurdu, sonra da bir hayal edin...
 * * * 
Gelelim Ryoichi Kishi’ye...
Bu Japon vatandaşı mühendis arkadaş, İzmit Körfezi geçişini sağlamak için inşa edilen ama pahalılığından dolayı pek de kullanılmayan Osmangazi Köprüsü’nün kontrol mühendislerinden birisiydi. 
Hatırlarsınız köprünün inşası esnasında 21 Mart 2015 tarihinde köprüdeki ana kabloları taşıyacak olan ve Catwalk (kedi yolu) olarak adlandırılan kılavuz kablolardan biri koptu. Halatın kopmasından kendisini sorumlu tutan Japon mühendis Ryoichi Kishi, kazayı onur meselesi olarak nitelendirdi ve intihar etti. 
Oysa ne ölen vardı, ne sakat kalan vardı ve ne de yaralanan bir Allah’ın kulu yoktu, çok şükür. Sadece köprünün inşaatı iki ay kadar aksadı o kadar.
İşin ilginci, köprü inşaatında 8 bin kişi çalışıyordu ve bu kadar insanın içerisinden bir tek Japon mühendis Ryoichi Kishi kendini sorumlu tutarak cezalandırdı. 
Oysa O; ne o halatı imal eden yerli firmanın temsilcisiydi, ne o firmada çalışıyordu. Ne de o kopan halatı oraya takan ekipteydi. Ne de inşaatı yapan yüklenici firmalardan birinin sahibiydi...
Sadece kontrol mühendisiydi. 
Ve o kadar sorumluya rağmen tüm suçu: ‘Ben bu halattaki sorunu nasıl fark edemedim’di...
Adam harakiri yaparak bu ‘onursuzlukla’ yaşayamam, “Japon Milleti’ni iyi temsil edemedim” deyip kendi canına kıydı.
 * * * 
Aradan 8 yıl geçti. 
Kahramanmaraş Merkezli olmak üzere 9 saatte 3 deprem yaşadık.
Olay büyük müydü, büyüktü... 
Ülke nüfusunun 1/8’i etkilendi mi, etkilendi.
Pek çok bina yıkıldı mı, yıkıldı...
Ama, ama, ama YIKILMAYAN da çok sayıda bina var!
 * * * 
Şu an itibarıyla vefat eden vatandaşımızın sayısı 46 bine ulaştı. Her geçen gün hızla artıyor...
Enkaz bina sayısı 100 bini geçti.
Hatta bazı enkazlar var ki, çocukken oynadığımız kumdan kaleler gibi, yerle yeksan olmuş. Ne çimento var, ne adam gibi tuğla var, ne de demir var!...
Ben yaptım oldu, denip ‘adamı ayarlanıp’ inşa edilmiş...
Peki, bırakın Japonlar gibi ‘harakiri’ yapmayı veya “ben bu onursuzlukla yaşayamam” demeyi... 
Ya da “Türk Milleti’ni doğru düzgün temsil edemedim” demeyi...
Yav arkadaş!
Bir Allah’ın kulu istifa eden Bakan var mı?
Bir Allah’ın kulu ben bu kentteki hemşehrilerimi temsil edemedim deyip istifa eden milletvekili var mı?
Bir Allah’ın kulu istifa eden Belediye Başkanı var mı?
Bir Allah’ın kulu istifa eden Belediye Başkan Yardımcısı veya Vekili var mı?
Bir Allah’ın kulu istifa eden İmar Daire Başkanı Var mı?
Bir Allah’ın kulu istifa eden İmar Müdürü var mı?
Bir Allah’ın kulu istifa eden İmar Komisyonu Üyesi var mı?
Bir Allah’ın kulu istifa eden İmar’da Çalışan Belediye Personeli var mı?
Haydi onu da geçtim, bir muhtar da mı yok arkadaş, ben mahallemdeki inşaatlarla yeteri kadar ilgilenmedim pişmanım diyen?
11 vilayet Ya Hu! 
13,5 milyon insan mağdur...
En tepeden en aşağıya kadar herkes ak pak maşallah...
Varsa yoksa müteahhitlerin peşine düşüldü, yakalanıp yakalanıp teşhir ediliyor.
Ya Arkadaş; bu müteahhit, imar izni için rüşvet verirken suçlu oluyor da, bu rüşveti alan kamu çalışanının hiç mi suçu yok?
Hani ‘rüşvet alan da, veren de melûn’du? Biz öyle biliyoruz...
Verenler tamam da, alanlar nerede?
Onlar niye tutuklanmıyor?
Kimse harakiri yapmasın tabi, onu demiyoruz ama en azından biraz ‘onur’ olmaz mı insanda?
Sonra bir de ‘istifa’ dedi diye vatan haini ilan ediliyor insanlar...
Esas ‘vatana ihanet’, 46 bin kişinin ölümüne sebep olmak, yüz milyarlarca dolar ülkeyi zarara uğratmak değil midir?
Neyse sözü uzatmanın anlamı yok, Ah Ryoichi Kishi Ah, Kıymetini Bilemedik... Senin gibi yüz adam olaydı memlekette...