Erdal Erzincan'ın bir şarkısında dediği gibi, insanoğlu kısım kısım...

Hangi cinsiyetten, ırktan, milletten, ülkeden veya şehirden olursa olsun, insanın iyisi de var kötüsü de...

Geçtikleri yerleri kurutan, bulundukları ortamı tarumar eden, çevrelerine kin ve nefret tohumları saçan insanlar olduğu gibi, şükür ki, geçtikleri yerleri güzelleştiren, çölde çiçekler açtıran ve yüzlerine bakıldığında huzur duyulan insanlar da var...

Bugün sizlere bölgelerin, şehirlerin ve köylerin kaderlerini değiştiren birkaç kahramandan bahsetmek istiyorum...

Sofralarımızın ve dost meclislerinin vazgeçilmezi çayın Doğu Karadenizin kaderini nasıl değiştirdiğinin ve bu bölgeyi çay tarımı ile tanıştıran Muğla'lı Zihni Derin'in hikayesini hiç duymuş muydunuz?

Eğitimini ve yaşamını tarıma adamış olan bu örnek şahsiyet, karşılaştığı her türlü olumsuzluğa ve dirence rağmen, başta Rize olmak üzere, yokluk içerisindeki bir bölgenin yazgısını değiştirmiştir.

1921 yılında Doğu Karadeniz'de halka yeni iş imkanları yaratmak için inceleme yapmakla görevlendirilen Zihni Derin, Batum'dan getirilip süs bitkisi olarak dikilen çay fidanlarının Rize'de gayet iyi geliştiğine şahit olunca kafasına şu soru takıldı;

"Batum’da yetişen çay, aynı özelliklere sahip olan Rize’de neden yetişmesin?"

Bu sorunun cevabını bulmak için çalışmalara başlayan Derin, çay konusunda incelemelerde bulunmak amacıyla 1924 yılında Batum'a gider ve oradan getirdiği tohum ve fidanları Rize'de kurduğu fidanlığa diker.

Sonucun olumlu olmasına rağmen, halk çay konusundaki bu ilk girişime pek fazla rağbet etmez

Rize'den ayrılan Derin'in yolu 1938'de tekrardan Rizeye düşünce, Batum’dan getirttiği iki ton çay tohumu ile üç fidanlıkta çay fidanı üretimine girişir. Çayla ilgili bildiği ve öğrendiği bütün bilimsel teknikleri köy köy dolaşıp halka bizzat anlatır.

1940’lı yıllara gelindiğinde Derin'in emekleri yavaş yavaş sonuç vermeye başlamıştır. Devletin ortaya koyduğu özendirici tedbir ve teşviklerin de katkısıyla artık yöre halkı çay üretimine başlamış ve 1947'de de Rize’de ilk çay fabrikası kurulmuştur...

Sonuç olarak, ülkemizdeki modern çaycılığın kurucusu olarak kabul edilen Zihni Derin'in gayretleri sayesinde bir bölgenin kaderi tamamen değişmiştir...

Şimdi gelelim bir başka kahramanlık hikayesine;

Bundan tam 66 yıl önce Gaziantep'li bir delikanlı askerliğini yapmak üzere Aydın'ın Yenipazar ilçesine geldiğinde, Hacıköseler Mahallesindeki dağlarda yaygın olarak çitlenbik ağaçlarının bulunduğunu görür ve bölgede yaşayanlara dağlardaki çitlembik ağaçlarının aşılanarak Antep fıstığına dönüştürülebileceğini söyler. Örnek olarak da birkaç çitlembik ağacını aşılayarak çiftçilere işlemin nasıl yapılacağını gösterir. Bir süre sonra Gaziantep'ten davet edilen aşı ustalarının da gayretiyle Hacıköseler ve çevre köylerde binlerce çitlembik ağacı Antep fıstığına dönüşür.

Süreç içinde ağaçlardaki hastalıkla mücadele yeteri kadar yapılamadığından istenilen verime ve kaliteye ulaşılamaz. Yıllar sonra Hacıköseler Mahallesi muhtarının girişimleri sonucunda çitlenbik ağaçları yeniden aşılanıp bakımları yapılır. Nihayetinde 20 bin çitlenbik ağacı antep fıstığı olarak yeniden filizlenir ve istenilen verimin alınmasıyla da yıllık yaklaşık 400 ton Antep fıstığı üretebilecek seviyeye gelinir

Özetle, Gaziantep'li bir askerin yaptığı küçük bir dokunuşla bir bölgenin kaderi tamamen değişir...

Bu arada, çitlenbik adı verilen ağaca bizim oralarda çıtlık da denir ki, aslında menengiç ağacının ta kendisidir.

Son hikayemiz ise Hatay'dan;

Geçtiğimiz haftalarda bir vesile ile gittiğimiz Hatay ilinde tanıştığım ve Hatay gezimizde bize eşlik eden rehberlmizin dağ kekiği de denilen zahter bitkisi hakkında anlattıkları oldukça ilginçti.

Dediğine göre, başta Hatay olmak üzere Antep, Kilis ve Gaziantep gibi şehirlerde yaygın olarak üretilen ve Türkiyenin her yerinde tüketilen zahter bitkisinin en yoğun üretildiği yer ise Hatay'ın Altınözü ilçesine bağlı Kozkalesi Köyü imiş.

Vakti zamanında oldukça yoksul insanların yaşadığı ve tarımsal olarak elverişsiz bir bölgede kurulu olan bu köy, birkaç yaşlı köylünün dağlarda yetişen zahteri tarımsal bir ürün haline getirme ve zahterden gelir etme fikriyle bugün oldukça zengin bir köy haline gelmiş durumda.

Hatay valiliğinin verilerine göre Kozkalesi köylüleri günümüzde her yıl yaklaşık 110 bin ton zahter üretip satmaktalarmış.

Kısacası, dağlarda kendiliğinden yetişen bir bitki, birkaç yaşlının girişim ve tavsiyeleriyle tarlalarda da ekilmeye başlamış ve elde edilen gelirle de bir köyün kaderi değişmiş.

Anlatmış olduğum gerçek hikayelerin kahramanlarından hayatta olanlara Allah hayırlı ve uzun ömürler versin, ölenlere de rahmet eylesin...

Ne demişti Necip Fazıl;

Tohum saç, bitmezse toprak utansın,

Hedefe varmayan mızrak utansın!

O halde bize düşen, geçtiğimiz yerleri güzelleştiren insanlardan olmak ve bulunduğumuz her yerde çiçek açmaktır...

Esen Kalın...