AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan daha bir hafta önce asgari ücrete yüzde 54 oranında bir zam yapmıştı. Asgari ücrete yapılan zamdan genel olarak bir memnuniyet duyuldu.

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Emeklilikte Yaşa Takılanlarla ilgi yaptığı bir konuşmasında: Erken emeklilik isteyenleri 'savaş fırsatçılarına benzeterek, Emeklilikte Yaşa Takılanlar dernek kurmuş, işe bak!”,”Bir tarafta stokçular, fırsatçılar türedi, diğer tarafta bunlar türedi. Ne olacak, emekli olacak, diğer taraftan başka işte çalışmaya devam edecek.” "Niçin erken emeklilik? Bırakalım ne zaman emekli olması gerekiyorsa o zaman emekli olsun ve parasını alsın",”Beni bu yola asla teşvik etmeyin, seçim kaybetsek de yokum.”, demişlerdi. Bu konuşmasına rağmen ufukta seçimi kaybetme riski görünür görünmez 2023 e bir adım kala EYT ile ilgili düzenlemenin içeriği hakkında bilgi vererek Ocak ayı içerisinde de yasalaştıracaklarının müjdesini vermişti. Doğru ve yerinde bir müjde olmuştu.

Bu artışlar karşısında memur ve emeklilerde umutlanmış ve haklı bir beklentiye girmişti. 03 Ocak 2023 günü TÜİK tarafından Aralık ayı enflasyonu açıklandı. 2022 yılı enflasyonu yüzde 64,27 oldu. Açıklanan bu enflasyon rakamlarına göre Memur, sözleşmeli ve memur emeklilerinin maaşları toplu sözleşme ve enflasyon farkı dolayısıyla yüzde 16,47 SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin aylıkları da ise yaklaşık yüzde 15,4 artacaktı.

TÜİK tarafından açıklanan ve gerçekliliği sürekli olarak tartışılır halde olan bu rakamlar karşısında gözler, Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ın vereceği yeni bir müjdeye çevrilmişti.

Çünkü her zaman “Biz memurumuzu, emeklimizi enflasyona ezdirmedik, ezdirmeyiz.” diyen

Cumhurbaşkanı memur ve emeklilere de iyi bir müjde verebilirdi. Önce TÜİK verileri beklenildi. TÜİK verilerinin düşük olacağı işin başından belli olduğu için açıklanan rakamları kimse yadırgamadı. Nasıl olsa son sözü Cumhurbaşkanı söyleyecek diye Cumhurbaşkanının açıklamaları beklenildi. Ne yazık ki yapılan açıklama, beklenilen bir açıklama olmadı.

Memur ve emeklilere yüzde 25 zam yapılacağı müjdelendi. Peki, bu bir müjdemiydi? Tabi ki hayır. Bu bir müjde değil, adaletsizlikti. Temmuz 2022 maaş zammına göre birinci derecenin dördüncü kademesinden emekli olan bir öğretmen 7485 TL maaş alıyordu ve asgari ücret ise 5500 TL idi. Emekli öğretmen asgari ücretliden yüzde 36 daha fazla maaş alıyordu. Açıklanan 2023 memur ve emeklilerin maaş zammı, asgari ücret zammına göre; en az yüzde %26 oranında eksik olmuştu. Yani, yüzde 36’lık makas farkı yüzde 10’a gerilemiştir. Yapılan açıklamalara göre kırılan enflasyonun beli değil, emeklinin beli olmuştu.

Sosyal medya üzerinden halkın tepkisi ve muhalefetin eleştirileri Cumhurbaşkanına bir gün sonra geri adım attırdı. Memur ve emeklilere yapılacak zam oranını %25 ten, % 30 a yükseltilirken en düşük emekli maaşı 4375 ten 5500 TL’ye yükseltildi. Yapılan bu mini revize sonrası emekli öğretmen maaşı ile asgari ücretli maaşı arasındaki makas yüzde 14,4 e yükselmiş oldu. Bu zam makasın korunmasına yetmedi yine emekli öğretmen yüzde 21,6 oranında maaş kaybı yaşamıştır.

Peki asgari ücretliye bol kepçeden verilen zam, memur ve emeklilerden neden esirgendi. Baştan şunu belirteyim ki asgari ücretliye fazla zam niye verildi demiyorum. Hattı zatında asgari ücretliye de eksik zam verilmiştir. Bu bir örneklemedir.

Asgari ücrete verilen zam ne kadar artırılırsa devlet bütçesine o kadar çok vergi geliri girecektir. Memur ve emekliye verilen zam sonucunda ise bütçeden para çıkacaktır. Memur ve emekli maaşlarına ne kadar az artış yapılırsa Devletin sırtındaki küfenin ağırlığı da o oranda azalacaktır.

Cumhurbaşkanlığınca asgari ücret ile memur emeklilerinin maaşı hızla eşitlenmeye çalışılıyor. Emeklinin hakkı gasp edilmeye devam ediliyor. Emeklilerden cılızda olsa bu haksızlığa karşı bir ses yükselmeye başlasa da memurlar adına hükümetle pazarlık yapan memur sendikası ise bu adaletsiz zammı birlikte alkışlamaktadır.

Emekliler ve muhalefet, yapılan bu sefalet zammına sosyal medyadan tepki yağdırmaya başladı.

Sosyal medyada “EFLESİYUN 100 DE 25 MİŞ HABERİMİZ YOKMUŞ” diye yazılan bir tepki yazısına arkadaşı tarafından yapılan bir yorumu çok üzücü buldum.

 

Yapılan yorum şöyleydi; “……… eflesiyon yüzde yüz olsa sene ne, sen mayişin dolgun alermisin, bırak ona buna çamur atmayı. hele dur, alan razi, satan razı senin sözün boş laf. Kendi çulun çamurdan çıkar senden mutlusu yok.” İşte bu son cümle insanlarımızın ne kadar bencil, ne kadar cahil ve toplumsal dayanışma kültüründen ne kadar uzak olduklarının aleni bir göstergesidir.

Oysa dayanışma duygusu güçlü toplumlarda  “Sosyal ve kültürel gelişimler” daha hızlı gelişmektedir. Dayanışma kültürü, toplumsal yaşamın en kıymetli olgularından biridir.

İnsanlarımız toplumsal dayanışmadan bu kadar uzak olduktan sonra, hep birlikte ensemize çok şamar yemeğe devam ederiz.