Elinde bir dev aynasıyla dolaşan, 7/24 saat kendi suretine bakıp kutsayan, benlerin hüküm sürdüğü bir çağda yaşıyoruz. Bu benler; toplumla ilişkilerinde merkeze daima kendisini koyan, nefsi için isteyen, nefsi için veren ve alan bir anlayışın neşet bulduğu varlıklardır.

Bunların gülüşleri müstehzidir. Espiri adı altında alay ederler, burun kıvırırlar ve muhataplarına tepeden bakarlar. Çokbilmiş edalarıyla, entelektüel bilirkişi triplerine girip kifayetsizliklerini egolarıyla ambalajlayıp insanlara satmaya çalışırlar. Aslında sığdırlar ama suyu bulandırıp sığlıklarına suni bir derinlik katmaya çalışırlar.

Benlik duygusu bir insanda devleştikçe , insanı insan yapan her şeyini( merhameti ,vicdanı sevgisini..) tutsak alır . Hak, hukuk, adalet, dürüstlük gibi insani kavramları ancak toplum önünde kendini kabul ettirmek, sureti haktan gözükmek için meze olarak kullanırlar.

Dev gibi kindardırlar. Kendilerini yapılanı asla unutmazlar. Her gün dev aynasının karşısına geçip, pireyi deve yaparlar. Kendi yaptıklarını anında unuturlar yani bu anlamda balık hafızalıdırlar.

Başkalarının kendilerine yaptıklarını asla unutmazlar, yani fil hafızalıdırlar. Devamlı bir fırsat kollarlar. Neler yapabileceklerini asla tahayyül edemezsiniz. Şeytanın aklına gelmeyenler bunların aklına gelir.

Bunların selamlaşmaları da, tokalaşmaları da hep hesaplıdır. Selamlaşırken, konuşurken tahakküm edici bir üslup kullanırlar. Ne sözlerinde samimiyet, ne gözlerinde bir muhabbet yakalayabilirsiniz.

Riyakârane davranıp, söze, hitabete, hükmetmeye çok özen gösterirler. Lafları ağızlarından eğerek bükerek, semirterek çıkartırlar. Sizi dinlemezler, siz konuşurken onlar başka bir şeylerle ilgilenirler. Her davranışlarını muhataplarını ezmek üzerine kurgularlar.

Bu benlik duygusuna esir olanlar ne yazık ki çoğu zaman bu düştükleri gayya kuyusundan kendilerini kurtaramıyorlar. Yaşları ne olursa olsun ömrünün sonuna kadar ellerinde dev aynasıyla kendini kutsamakla geçiriyorlar.

Kendilerini dev aynasında görenler, ufak hesapların peşinde büyük bir hırsla uzun menziller kat ettiğini düşünüyorlar ancak vardıkları menzilin hiç olduğunu unutuyorlar.

Kibirleri, hırsları büyüdükçe kendi küçüldüklerinin farkında değiller. Hâlbuki azıcık benliklerinden sıyrılabilseler, insani bir gülüş, insani bir selam, ufak bir tevazu belirtisi gösterebilseler uzakları yakın ederler. Tevazu insanı, insan-ı kâmil eder.

Ben büyüğüm diye sürekli aynanın karşısına geçip, kendini kutsamakla büyük olunmaz. Benlik devleştikçe kişilik cüceleşir.

İnsanlar hiç olmazsa yaşının olgunluğuna göre hareket etmeyi öğrenmeli.