Dünkü ulusal basında geniş yer alan, önceki gün yaşanan bir trafik kazasında, bir TIR’ın altında kalarak otomobilde feci şekilde hayatını kaybeden ailenin yürek burkan acısı tarifsizdi...

Bu belaların, bir gün yollarda herkesi vurması mümkün. Bu kazaların yaygınlığı ile açılan gedik de bir ülkenin yönetim, sosyal, ekonomik, kültürel ve eğitim yönünden gelişmişliğiyle doğrudan ilişkilidir bence...

Yaşanan Trafik Kazasını biraz daha hatırlatacak olursam: Önceki gün Konya - Antalya karayolu üzerinde seyreden bir TIR'ın, şoförünün kontrolünü kaybetmesi ve karşı şeride geçmesiyle, içinde 4 kişinin bulunduğu otomobili altına alıp şarampole yuvarlanarak içinde 40 yaşlarındaki baba ve anneye mezar olmasıyla sonuçlanan, kız çocuklarının ağır yaralanması ve sağlık kontrolüne götürülmek istenen epilepsi hastası oğullarının da yaralanmasıyla bacası sönen bir ocağın büyük dramına, dün ulusal basında geniş yer verilmişti.

Trafiğe çıkanın, %5 kaza riski vardır derler. Fakat bizde, yolda fedakarlık yapanlar olmazsa neredeyse %5 kaza yapmama riski var denecek türden bir trafik kültürüne sahibiz. Birilerinin haydutluğu, başkalarının kaderini anında alt üst edebiliyor. Ne demek 'kontrolden çıkmış'. Teknik arızadan kaynaklı ise, önceden rutin bakımını yaptırma zorunluluğu Tüvtürk için değil de işte bu kazaları önlemek için değil midir. Kurallara uymayıp hatalı araç kullananların sonu da nihayet bellidir. İstatistik verilere göre araç kazalarının %89.6'sının sürücü kaynaklı olduğuna göre, çoğu masum insanlar, bir canavar güdüsüne sahip sürücünün kurbanı olabiliyor.

Gece yarılarında uzun yollarda birçok kez araç kullandım. Özellikle dolu yük kamyonlarının, trafik yol güvenliğinde otomobillerden daha güvenli, daha dikkatli, daha düzgün ve kurallara uyan, ağır başlı güvenilir araç kullandıklarını görmek hayrete düşürürdü beni. Hatta birçok şoförü bu yüzden tebrik bile etmişimdir.

Şoförlük mesleğini, hakkıyla adabıyla yapanlara saygımız sonsuzdur. Ama gel gör ki gündüzleri bu araçlara bir hal oluyor; taksileri sollayan tırlar, tozu dumana katan sayısız çocuk katili hafriyat kamyonları, yükleri paçalarından dökülerek tangır tungur deli dana gibi korku salıp giden damperli tır ve yük kamyonları; yollara savrulan mikser kamyonları; savaşa gider gibi iş kapmaya giden çekici ve kurtarıcı araçlar ve belediyelerin, daracık sokaklarında kopmuş gelen bir kaya parçası gibi hareket eden çöp kamyonlarının büyük bir tehdit oluşturduğunu, insanlara kâbus yaşattıklarını görmezden gelemeyiz. Diyeceksiniz otomobiller çok mu masum. Evet onların da diğerleri gibi yüzü ak olanı da var kara olanı da... Zevklerine yarışıp az mı çadır tezgahında ekmek bekleyen insanların ocağına incir ağacı diktiler. 

Beni en çok sarsan olay da bu kazada hayatta kaldığına pişman edilen epilepsi hastası Berat'ın öksüz bırakılışıydı. Ümitlerinin elinden alınışıydı. Emir göklerdense diyecek yok. Ancak görünen o ki yerden gelen bir musibete kurban edilişine gönlüm razı gelmiyor. Bunun hesabını kim verecek?..

Gidenlere rahmet, kalanlara merhamet diliyorum...