“Statüko” yanlış yerlerde, yanlış kişiler tarafından dile getirince tam bir kavram kargaşası yaşanır. Statüko, kural haline getirilmiş geleneklere bağlı bir yaklaşımı ve var olan durumu savunmayı ifade ederken, Var olan durumu korumaya meyilli olan, bu durumun değiştirilmesine direnen kişiler ise Statükocu olarak tanımlanır.

Bu kavramların karşılığı ise değişimdir. Başka bir deyişle devrim. Değişimi savunan kişiler ise devrimcidir, inkılapçıdır.

Sol hareketten gelenler;  Toplum hayatında ya da devlet yapılanmasında hızlı, köklü ve nitelikli değişikleri devrim der…

Mevcut bir durumdan bir diğerine geçilmesini veya var olan durumun düzeltilmesini isteyen kişi, Sağ gelenekten geliyorsa değişim ya da inkılap kelimelerini kullanır.

Ha Hasan oğlum, ha oğlum Hasan…

Ne fark eder ki… “siyah ve beyaz arasında sıkışıp kalmaktan” öteye gitmeyen bir durum.

Hâlbuki bir orta yol, bir ortak akılın olduğu unutulmamalıdır. 

Toplumun çimentosu niteliğinde olan ortak değerlerin değişimine karşı durmak Statükoculuk olmadığı gibi. Önüne gelen ne varsa değiştirmek, yakıp-yıkıp-devirmek de devrimcilik değildir.

Mesela biz demokrasiye geçiş için gerekli olan yeniliklere açığız o zaman biz devrimciyiz.

Mesela dini değerlere inanç, yararlı gelenek ve adetlere bağlılık noktasında biz muhafazakârız.

Mesela Milli hassasiyetler ve vatan sevgisi açısından biz Türk milliyetçisiyiz.

Mesela bireylerin;  teröre bulaşmadan, özgür düşünmesi gerektiği noktasında biz liberal ve demokratız.

Mesela ülkenin kurucu liderine saygı ve bağlılık bağlamında Atatürkçüyüz.

" Eski eski olduğu için atılmaz, kötü olursa atılır.

Yeni yeni olduğu için alınmaz, iyi olursa alınır. "Mehmet Akif’in bu sözleri örnektir buna. O halde, toplumun önem verdiği değerleri yok saymak ya da savunanlara sürekli karşı çıkanlara devrimci, mevcut statüyü korumak için yararlı değişimlere direnenlere ve onlara savaş açanlara milliyetçi veya muhafazakâr diyemeyiz. Siyasi, sosyal ve kültürel konularla ilgili geniş bir dünya ufku olmayan, insanlar “Sağcı mısın, solcu musun?”, “Türk müsün, Müslüman mısın?”, Fenerbahçeli misin, Galatasaraylı mısın gibi sorular sorar. Ve böylesi dar alanda paslaşmalar, bireyi kısırlaştırır.

Devrimcilik,

İçin de bulunulan durumdan hoşnut olmayan ve durumun değiştirilmesi gerektiğini düşünenlerin görüşleridir. Bu anlamda, Atatürk bir devrimcidir. Ülkeyi işgalden kurtarmış, Saltanat yerine, cumhuriyeti kurmuş, Birçok yeniliklere, ilke ve devrimlere imza atmıştır.

Dünya tarihinin en büyük devrimcilerinden birisi Müslümanların peygamberi Hz. Muhammed’dir.

Ne yapmıştır? İslam dininden önce, Mekke’de Kız çocukları diri olarak toprağa gömülüyor,  Köleler hiçbir insani kurala tabi olmadan alınıp-satılıyor, Her türlü rezalet toplumda alenen ve yaygın bir şekilde işleniyor, Üstelik “putperestlik” bir din olarak algılanıyordu. İşte bu duruma inanmayan, karşı koyan ve değişmesini isteyen, Hz. Muhammed bir devrimcidir.

İyi olmayan bazı durumları bahane ederek, eskisinden daha beter sistemler oluşturmak, ucube durumlar yaratmak ise devrim değildir. Çünkü devrim; inkılâp demektir. İnkılap;  kötüden iyiye geçiştir. Getirilen sistem, eskisinden daha beter ise bu bir devrim veya değişim olamaz. Günümüz sosyal medyasında ve yazılı medyada her şey birbirine girdi. Statüko bir yenilik gibi sunulurken, devrim ve devrimcilik kavramlarının içi boşaltıldı. Başka bir anlatımla, devrimcilik muğlaklaştırılarak yanlış mecralara çekilmektedir. Bunun ideoloji ile de izah etmek doğru değildir.

İnsanlığa ''yaşanabilir'' bir dünya teklifinde bulunan, emperyalist-kapitalist sisteme, sömürüye haksızlığa sonuna kadar karşı olan, Milletini sevmekle birlikte sınıf ve cins ayırımı yapmayan, Kimseyi ayrıştırmayan ve ötekileştirmeyen, Sömürünün ortadan kaldırılmasını ve milli gelirin adil dağıtılmasını isteyen, Hukukun üstünlüğüne inanan ve herkesin yasalar önünde eşit olduğunu savunan, Eleştiri ve özeleştirinin korkusuzca yapıldığı bir ülke düşleyen  her birey devrimcidir ve inkılapçıdır. Evrensel değerlere inanan ve hak hukuk ve adalet noktasında demokratik tavrını ortaya koyan insanlarla ortak noktada her zaman buluşmak mümkündür. Parti ve düşünce ekseni buna engel teşkil etmez.

 “Halka rağmen halk için” de olmaz. Halk için, halk ile beraber. Ötekileştirilen tüm toplumsal kesimler ile birlikte bir dönüşümün kapısı aralanabilir. Bunun için rekabeti, düşmanlığa dönüştürmeye Bencil davranarak, kendisi ile aynı “kaderi” paylaşanları ezme ve yok etmeye… Hak ve özgürlükleri kısıtlamaya Gerek ve ihtiyaç yoktur. “Biz Birlikte Türkiye olabiliriz!”

Günün Sözü: (Hadisi Şerif)“Sizden herhangi biriniz bir kötülük gördüğünde onu eliyle değiştirsin. Eğer buna güç yetiremezse diliyle değiştirsin. Buna da güç yetiremezse kalbiyle düzeltme cihetine gitsin. Bu ise imanın en zayıf mertebesidir.”

Birlik dirlik en iyisi de kardeşlik… Vesselam.