Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi gereği seçilmek için gerekli olan 50 nokta bir oyu alabilmek adına yapılan siyaset mecburen Türk seçmeni ile birlikte halkıda tam ortadan ikiye ayırdı.

Geçmiş yıllarda yani parlamenter sistemin hüküm sürdüğü dönemlerde bazen tek başına bazen de koalisyon hükümetleri ile iktidar olunma gibi bir ihtiyaç vardı.

Böyle bir süreçte seçmen değişik siyasi partilere yönelip oy verdiği için bölünme şu andaki gibi değildi yani sürecin şu anda sadece siyah ve beyaz renklerden oluştuğunu söylersek parlamenter sistemde ara renklerde prim yapıyordu.

2018 yılından itibaren geçtiğimiz Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi gereği seçime yalnız başına girmenin hiçbir esprisi kalmayınca var olan siyasi partiler oyu en fazla olan ve diğerlerine göre seçilmesi daha kolay bir siyasi partinin şemsiyesi altında bulunmak zorunda kaldılar.

Bir yere, bir gruba bir siyasi partiye yada bir STK’ya katıldıktan sonra oraya ait olmaktan aidiyet duygusu ile bağlanmaktan başka bir çare yoktur, geçen yıllar içerisinde şartlar istemeseler bile bir araya gelmek zorunda bulunan herkesi bir birine benzetmeye başlar.

Birbirine benzemeye başlayan siyasi partilerin dünya görüşleri de ister istemez zaman içerisinde benzeşmeye başlar, özellikle de girdikleri seçimi kazanan kazandıktan sonra da ülkenin yönetilmesi noktasında beraber yürüyen siyasi partilerin söylediklerinin zaman içerisinde çok az eksikler ile benzeşmeye başladığını görürüsünüz.

Siyasi parti üst yönetimlerinin birbirine benzeşmesi ister istemez parti tabanlarını da aynı hizaya getiriyor, o saatten sonra partilerin liderleri yada genel merkez yöneticileri hangi söylemi kullanırlarsa o partilere gönül veren seçmende rotayı oraya doğru çevirir.

Bugün yaşadığımız sıkıntı tamda bu şekilde anlatmaya çalıştığımız gibidir,2018 yılından önce birbirleri ile en ufak bir siyasi benzerliği olmayan partiler zaman içerisinde birbirlerine yaklaşmak zorunda kaldılar yada başka bir çareleri kalmadı.

Böyle bir noktada nüfusun yüzde 50’sinin “Evet” dediğine diğer yüzde 50 hiç düşünmeden “Hayır” cevabını veriyor daha da acısı her iki taraftan da alttan alan olmayınca iş dönüp dolaşıp kavgaya kadar dayanıyor.

Sporda, siyasette, ticarette, sosyal hayatta şu anda karşı karşıya kaldığımız uzlaşmasız siyasetin tek sebebi budur, Siyasetin tam olarak ortadan ikiye ayrıldığı bir ortamda “Karşıtlık siyasetinin” nasıl sona ereceğinin de aslında çözümü bellidir.

Yeni bir seçim ve parlamenter sisteme geri dönüş.