Son olarak Furkan Vakfı eylemine yönelik müdahaleyi yani insanları caminin içine hapsedip, yaralıların yerlerde sürüklenmesini izlediğimiz ülkede asıl sorun, yani gerçek gündem 'toplumsal gerginlik' dir. 
Bunu görmeyenlerin oluşturmaya çalıştığı suni, gündemlerinde yaşananları kapatmadığını da görmekteyiz.
Yani ülkenin gerçek gündeminin havuz medya tarafından saklanmaya çalışıldığı, onca ölüme, gözyaşına duyarsız ve sanki hipnotize edilmiş toplumca reytingler kırdırılan Survivor gibi saçma sapan tv programlarına çevrildiği ülkemde yalandan kardeş denen bir toplumun fertleri saçma sapan suçlamalar ile tek tek toplanıp, içeri atılmaya devam ediliyor.
Ajan takımının içine sızdırıldığı bir partinin yine bu ajanların yardımıyla çökertildiği bir sürecin adeta yeniden yaşandığı bugünlerde bir Kürt olarak duygusal davranıp, yaşananlara kızmayacağım, hatta şimdiki gibi dişlerimi gıcırdarakta olsa gülümseyip, daha çok direnilmesi gereken bir zaman diyeceğim.
Evet, CHP’yi kendisine benzeten, MHP’yi tarumur ettiren, hatta benim gibilerine MHP’yi bile arattıran bir anlayışın önündeki tek engelin HDP’nin olduğunu anlayıp, bu partiye sızdırdıkları ajanları ile DEP ve diğerleri gibi HDP’yi de bitirme planlarını adım, adım hayata geçirenleri de gözden kaçırıyoruz.
Çünkü daha önce birçok kez izlediğimiz ve artık bayatlayan oyunları yeniden vizyona koysa da her filimin bir sonu olduğunu Menderes, Demirel, Özal ve Çiller'lerin reyting yaptığı dönemlere bakarak anladıklarında trenin Kars-Tiflis-Bakü Demir yolundan çoktan gelip, geçtiğini anlayacaklar...
Ha unutmadan 'bugün iktidarım' diyenler sanmasın ki bunları kendilerinin yaptığını...
Çünkü iktidarı elinde tuttuğunu sananlar, ömür uzatma hayali ile ellerinde olduğu sandıkları iktidar iplerini her gün ve yeniden ulusalcılara, 90 yıllık rejimde nemalanan ve kendilerinden başka bir düşünceye izin vermeyenlere kaptırdıklarını ve bugün HDP, yarın sıranın kendisine geleceğini anlamıyorlar.
Anlasalar daha dün ‘barış masası’ adı verilen masayı yıkmaz, ‘süreç buzdolabında demez’, diz çöktüklerine paralel demez, demokrasinin düşmanı olan birilerinin korkutmasıyla herkesi kendisine düşman ilan etmezlerdi.
Ama dediğim gibi toplumları ayrıştırarak, seçilenlere dokunarak, onlara oy vermeyenleri ajanlarının yardımı ile tutuklatanlar ve rejimi değiştireceklerini sananların son birkaç yıldır attıkları geri adımla aslında kendilerinin değişmeye, eskilere benzemeye başladığını anladıklarında kendilerine de nefes veren demokrasi deliğinin kapandığını ve onlarında nefesiz kaldığını anlayacaklar.
Ve direnenlerin, diz çökmeyenlerin yine bizlerin olduğunu ve bu ülkenin güzel geleceği için gerçekleri yazmaya, söylemeye devam ettiğimizi duyup, görüp, konuşacaklar.
Son örneği dün benim yaşadıklarıma karşı sessiz kalanların bugün kafalarına yedikleri coplarla kendilerine gelmeyenlerdir.
Tabi bugün ki gibi sağır, kör ve dilsiz kalmamışlarsa...