Futbol’u lisanslı olarak uzun yıllar yapmış, ve yine bu spor dalında adı manşetlerde olmuş, yalnız erken bırakmış birinin eşiyim.

Futbol, spor disiplinleri arasında en çok ilgi görendir.

Bu konu da söylenecek çok şey olmasına rağmen izafiyete müsaade etmeyecek bir gerçektir. 2 kişi arasından crossover yapıp jumpshota kalktığında adamın üzerinden şutu atıp topun çembere girmesi nasıl zevk veriyor ise, karşında adam varken topu sektirerek koşup ardından uzak köşeye sert bir şut çekip kalecinin o topu tutamayışını izlemek te öyle zevk verir.

Futbolu çok sevmesem de Bazen çok klas takımları öyle rast gelirse, veya milli maçları seyrederim lakin çok nadir. Bir takımın da sempatizanıyım elbet.

Amaaaa…

onların amblemiyle giysiler tshirtler giymek,
maç biletine dünya para vermek ve gidip maçta ana bazlı küfür yemek, sopa yemek, veya karşıdakini dövmek, derbi sonrası sokakları birbirine katmak, digitürk’e para vermek, iddia kuponlarına para vermek..vs.. hiç bir zaman anlam veremeyeceğim şeyler.

Kulüp başkanı servet kazanır, yöneticiler kazanır, futbolcular kazanır, teknik direktörler kazanır, antrenörler kazanır, sağlık ekipleri kazanır, hakemler kazanır, sahadaki güvenlik görevlileri kazanır, top toplayıcılar kazanır, fotoğrafçılar kazanır, medya üyeleri kazanır, Tv de verilen maçta o kanal kazanır, spikerler kazanır, yorumcular kazanır, reklam verenler kazanır, amigolar bile kazanır.

Tüm bu grup içerisinde bir şey kazanmayan, tersine bunca insana kazandıran, cebinden ödeyen tek bir grup insan vardır, hiç bir karşılık alamadan cebinden para ödeyen bir grup; o da biz taraftarlar!


Bizler de bu kaybımızı, aldığımız hazla karşıladığımızı düşünerek, takım ruhunun buna değdiğini düşünerek avunuyoruz. Ama aslında takım ruhu diye bir şey yoktur.

Bir takımın altyapısında yetişmiş, oynadığı takımın en koyu taraftarı olan oyuncu bile, fazla veren takıma hiç düşünmeksizin gidiyor, bu en büyük rakipleri bile olsa! Ve daha 1 sene önce birlikte canla başla mücadele ettiği eski takım arkadaşlarına, dümdüz sövüyor maçta karşı karşıya geldiklerinde.

Baş tacı yaptığınız bu futbolcular için takımın hiç bir değeri yoktur, 40'lı yaşlarına gelmeden önce kazanabildikleri kadar para kazanmanın derdindedirler sadece, ama sanki takımı önemsiyormuş gibi görünerek sempati toplarlar, derbilerdeki performansları işin kaymağı olur, "taraftarın sevgilisi" olurlar hemen.

Bu onların mesleği. Bütün mesleklerde emeklilik zamanında rahat etme endişesi vardır, futbolcular için de aynı şey geçerli; para konuşur.
En büyük hezimetlerin ardından bile, bu insanlar kazandıkları paraları barlarda çatır çatır yerken,(geneline yaymıyoruz) taraftar sokakta karşı takım sevenleriyle kanlı bıçaklı kavga eder, kiminin gözüne uyku girmez, kimi dünyaya küser. Ancak dünya düzeni böyle.

Dünyanın en büyük sektörlerinden birisi haline gelmiş futbolu taraftara sevdirmek için gereken her şey yapılıyor, maalesef bizler de bu oyunlara kanıyoruz.

Belki yetiştirilme tarzımız, büyüdüğümüz çevre, hatta genlerimizdeki mücadeleyi, sertliği, yardımlaşmayla elde edilecek galibiyetleri sevmemize sebep olan genlerimizdendir, bilmem, ama inşallah bir gün gözümüzü açarız, bizim için dünyalar kadar değerli takımımız için aslında bizim hiç bir değerimizin olmadığını, tek umursadıklarının cebimizdeki para olduğunu anlarız.

Futbol demişken şu konuyu da atlamak istemedim takdirlerinize sunulur. 

Haddimi bilirim, bilmediğim bir konu hakkında yorum yapmam, yapanları da anlamam, anlamadığım her konuda ahkam kesen, yalan yanlış algı oluşturan, kul hakkına giren, Boş boş, böğür böğür konuşan hiç bir yarar sağlamayan, Kaos oluşturan bir yerlere sıçrama yapmak için biliyor havalarını takınan insanlardır.
İsterseniz buna bir örnek verelim.


Dün yayınlanan ve sonrasın da olay olan programı, bugün fırsat bulup izledim. Bu spor programın da konu futbol olsa da aslında çok güzel bir amaç için orda bulunan bir takım başkanının duruşudur.


Ülkenin,  sporun, siyasetin vs...böyle dobra kıvırmayan net adamlara ihtiyacı var.
Dilerim siyasetten, basından, medyadan seviyeden yoksun kişiler temizlenir.
Orda kullanılan sözler manidardır. 


Bu başkan, verdiği tarihi ayar ve cevaplarla milyonların sesi olmuştur.


Sakinliği, seviyesi ahlaklılığı ile o şahsın fırıldaklığını ön plana çıkarmış, Kalite ile Kalitesizlik arasındaki farkı göstermiştir. 


Konuşması ofsayt, duruşu ofsayt, oturması ofsayt, fikri ofsayt olan bu kişiye, vurmuş gol üstüne gol olmuş, çok iyi final yapmıştır.  

Esen kalın…