İnsan, zamanın ortasında doğar. Bir yanda yaşanmışlıkların yankısı olan geçmiş, diğer yanda umutlarla yoğrulmuş bir gelecek… Ve bu iki dev zaman diliminin arasında sıkışmış, nefes almaya çalışan bir "şimdi" kalır elimizde. Hayat dediğimiz, işte bu anların sancılı mücadelesidir çoğu zaman.
Geçmiş, sadece anıların toplamı değildir. O, bazen içimizi titreten bir sitem, bazen gözlerimizi dolduran bir gülümseyiş, bazen de uykusuz gecelerin sebebidir. Bazı anılar vardır ki üzerinden yıllar geçse de yüreğimizde taptaze durur. Bir ses, bir koku, bir bakış… Ve aniden kalbimizin en kuytusunda unutulmaya direnen o acı, yeniden can bulur.
Ama unutmamak gerekir: geçmişi silip atamayız. Onu değiştiremeyiz belki ama ondan kaçmak da çözüm değildir. Çünkü geçmiş, yaşanmış bir öğretidir. Bizi büyüten, olgunlaştıran, içimizi kanatırken bile bizi biz yapan yegâne kaynaktır.
Gelecek ise bir bilinmezlik denizidir. Umutla baktığımız, belki biraz da korkuyla yaklaştığımız sonsuz bir boşluk… Ne olacağını bilmeden hayaller kurar, planlar yaparız. Ama bazen geçmişteki acılar, geleceğe dair umutlarımızı gölgeler. “Ya yine üzülürsem?” korkusu, adımlarımızı zincire vurur. Gelecek, ne yazık ki çoğu zaman geçmişin hayaletiyle kirlenir.
İşte tam bu noktada, insan geçmişle geleceğin kıskacında kalakalır. Ne geçmişi unutabilir, ne geleceği görmezden gelebilir. Her iki uç da çeker, her biri başka bir yöne… Ve biz, tam ortada savrulurken, çoğu kez "şimdi"yi kaçırırız. Oysa yaşam, yalnızca şu an'dır. Şu anda ne hissettiğimiz, neyi sevdiğimiz, neye sarıldığımızdır.
Bir an durup içimize bakalım… Ne çok şey birikmiş değil mi? Söylenememiş sözler, gidilemeyen yollar, sarılamamış eller, vazgeçilememiş hayaller… Hepsi bir arada taşıyor içimizde. Ve belki de en büyük cesaret; geçmişi düşünmemek, geleceğe ise umutla sarılmaktır.
Çünkü ne geçmiş bütün hatalarıyla ne de gelecek belirsizliğiyle kabus. Asıl mesele, bu iki zaman arasında sıkışmadan, an’ı yaşamanın kıymetini bilmektir. Kalbimizdeki yüklerle değil, kalbimizdeki sevgiyle yürüyebilmektir.
Geçmişten aldığın dersle, geleceğe dair bir dua et. Ama en çok, bugünü yaşa. Çünkü ne dün senin elinde, ne de yarın garantinde…