Mesleğime başlamadan önce, daha üniversite sıralarında ülkemiz tarımı ile ilgili bilgileri almaya başlarken her öğrencinin lisans seviyesinde öğreniminin ilk yıllarındaki gibi ‘’ülke tarımını kurtaracak adam’’  gibi kendimi görmeye başlamıştım.

Sadece benim değil ,diğer arkadaşlarımın bir çoğunun heyecanla bana katıldığını dün gibi hatırlıyorum.

Hayvancılık alanında sorunlara kendimce çözümler bulmaya , en sevdiğim hocalarımın odasına izin almadan dalıp ‘’hocam benim bir projem var’’ dediğimi bugün düşündüğümde gülümseme ile karışık, değişik ruh halime bürünüp yaşıyor, tarifsiz iç dünyamın çaresiz ve yetkisin ziraat sevdalısı ama asla umudunu kaybetmeyen üretken tarafımla size yazmaya çalışıyorum.

Ziraat, bir üretimdir. Yani en kısa tarifi ile ziraat, bir yaşamı oluşturmak ve sürdürebilmektir.

Ziraat ; bitkisel ve hayvansal üretimin yanında , su ürünlerinin yetiştirilmesinin bütünüdür. Aslında ziraat insanın besin zincirinin her hangi bir halkasının kopmadan tüm halkaları ile yaradılış fıtratına uygun beslenmesini sağlayan bir zanaattır.

Allah c.c. insanı yarattığı şekliyle devam ettirdiğini düşündüğümüzde ne sindirim sisteminde nede diğer yapılarında hiçbir değişikliğe uğramadan yaşamına nesillerdir devam etmektedir.

Aslında asırlar boyu insanoğlu yaşamına etki eden barınma alanında bir çok yenilikler yapmış olmasına karşın besinin ıslah veya doğal seleksiyonunun haricinde değişikliklere gitmemişti.

Son yüz yılda besinlerin yetmeyeceğini varsayarak verim artışı gibi bir çok hedefi öncelemek bahanesiyle besin değerlerinden tutunda tüm yapılarını değiştirmeye başladı. Aslında insanın genetiğinde yüz yıllardır hiçbir değişiklik olmadığı halde besinlerindeki zincir halkalarını vücudumuzun tanımadığı yeni ama bize yabancı yapılarla daha sağlam daha sağlıklı olacağımızı kurgulayan teknoloji sahipleri , insanı zoraki evrimleştirmek için mi çalışıyor ? sorusunu aklımıza getirmektedir.

İletişimde ,ulaşımda velhasıl kelam tüm alanlarda teknolojik gelişmelerin baş döndürücü hızla ilerlediği günümüzde yapay et yapay süt , yumurta ve diğer tüm besin değeri açısından zengin yapı taşı içerek dünyanın son zamanlarda arzında sıkıntı yaşadığı kaliteli protein kaynaklarını laboratuvar şartlarında üretmeye çalıştıklarına şahit olmaktayız.

Yapay ette ülkemizde çalışma yürüten Hacettepe üniversitesi ve diğer çalışmak isteyen arge birimlerimiz bilim adına yaptıklarını söyledikleri çalışmaların gelecek nesillere ne getireceği ile ilgili  öngörüsüz son surat devam etmektedirler.

Peki bu çalışmalar yeni mi başladı ?

Pek tabii ki hayır.

Önce, topraksız tarım sonra hidroponik tarım , örtü altı yetiştiriciliğinde yeni teknolojiler . doğal dölleyicilerin olmadığı yerde yapay dölleyici hormonların verilmesi ile bitkilerin yetiştirlmesi.

Hormon kullanmıyoruz diyerek dölleyici arıları kullanmanın bir avantajmış gibi tüketici nezdinde alıcı bulmaya çalışmak. Bütün bunların ve bir çok dahasını zaten 30 senedir kullanan üreticilerimiz neredeyse doğal şartlarda üretimi unutmuş noktasındadırlar.

Ülkemizde bitki koruma ürünü adı altında bir çok izinli yasal ürün  olmasının bitki sağlığı ve tüketen insan ve hayvan sağlığına etkileri öteden beri tartışma konusudur.

Son yüzyılın en tehlikeli hastalığı sayılan kanserin nedenleri tamamen çözülebilmiş değilken , gdo ve bkü ürünlerin besin zincirimizdeki halkaları kopartacak şekilde hırpaladığını anlamak için bilim adamı olmaya gerek olmadığını düşünenlerdenim.

Peki bunca insanı nasıl doyuracağız , var mı bir çözümün ? dediklerinde çok çözüm varda irade yok dememem için korkacak değilim.

O kadar ki; yıllarca bu ülkenin ziraatini her anlamda incelemiş yazmış uygulamasında uç beyi olmuş biri olarak diyebilirim ki, bizde sistem yanlış.

Sistem var ama her sıkıntısına yeni bir parça uydurmakla yürütmeye çalıştığımız sistem.

Var olan sistemi çöpe atmalıyız. Uzaydan sistem getirdiğimi, getireceğimi düşünmeyin lütfen. Yeni zirai sistemimiz hem milli hem reformist hemde tüm iyi örnekleri ziraatimiza yeniden kodlayarak bize ait ,bu topraklara ,insanlarımıza ait bir Zirai Üretim Modeli yapmalıyız.

Bu fakir bendeniz, bir model üzerinde yıllardır çalıştı.

Uygulamaya hazır ve sürdürülebilir olduğu kadar çok çabuk devreye alınabilecek bir sistem hazır İnşallah.

Türkiye Zirai Üretim Reformunun , bir çok alt uygulama ayağı var.

Bunlardan biri ve öncelikli olanı ‘’Her Köy Bir İşletme’’  projesi ile işe başlayabiliriz..

Ben hazırım..