Tarım ürünleri üretimi diğer sektör ürün üretiminden çok farklı ve riskidir.

Tarlanıza yada bahçenize ekim dikim için yapacağınız ön hazırlık çalışmalarını her yıl için aynı şekilde yapmaktan vazgeçemezsiniz.

Her  ekim dikim sezonundaki mazot,gübre, ilaç, işçilik gibi giderlerin önceki yıl enflasyon kadar artmış olması dışında ayrıca üretici için peşin giderler olması büyük bir maliyettir.

Bu giderlerin kredili alım yolu ile alınması ise ilave gelecek enflasyonun peşin ödemesini kabul etmek anlamına gelmektedir.

Ziraat , üreticinin tüm kritik kontrol noktalarını bilebildiğim yada kontrol edebildiği bir üretim değildir.

Yağmur, kuraklık, fırtına , sel, kar , hastalıklar gibi bir çok dış etkenin ziraat için uygun şartları oluşturmasını beklemekten başka yapacak çok bir şeyinizde yoktur.

Yapılan üretim , hayvansal üretim ise eğer yukarıda sayılanlara ilave ayrıca canlı materyal ile yapılan üretimin riskleri inanılmaz sonuçlarla karşılaşmanıza sebep olabilir.

Şimdi anlatmak istediğim asıl konunun özüne gelmek istiyorum. Tarım veya hayvancılık üretimleri yılda bir yada iki kez ürün alınabilen bir üretimdir. Tüm yıl yapılacak harcamalar karşılığında hasat döneminde elde edilen ürünün çoğu zaman bir , bazı üretimlerde ise iki üç kez ticarete konu olduğu ziraatin karlılığı tüm yıla bölünerek hesaplanması gerekirken , herhangi bir sanayi kuruluşundaki fabrika ürününün maliyet üstüne cüzi bir kar konularak satılması gibi görmemiz , tarım ve hayvancılık yapan tüm çiftçi ve üreticilerimize yapılabilecek en büyük haksızlık ve zarardır.

Bu durum karşısında zirai üretim ile geçimini sağlamak meselesi masal olarak gelecek kuşaklara aktarılacaktır. Bir ailenin tüm fertlerinin iletişim ve ulaşım için harcadığı para gıdaları için harcadığı paraya oranı gittikçe 1’e yaklaşmakta ve geçmesine fırsat verecek imkan yaratıyoruz. İnsanoğlu gün geçtikçe beslenmesini basite alarak diğer çağdaş teknolojilere daha fazla maliyet ödemeye razı olurken aslında gelecekte beklenebilecek hiçbir ürünü bulamayacağını düşünmüyor.

Bu halde de tarla sahibi kırsal kesimin refahını artırmak için tarımsal üretimin yetmediği gelirlerinin yerine çare olarak arazisini satmaktan başka yolu kalmamaktadır. Kırsalda kadim ziraat kültürünü şehirlerin banliyölerine kıt kanaat geçinmek pahasına yok ederek kırsala sahip olan yeni mülk sahiplerinin asıl amaçlarının tarım olmadığı, rant peşinde koştuklarını görüyoruz.

Bu şekilde gıda üretiminde bir felakete doğru sürüklendiğimizi görmemizi kehanet olarak algılamak feraset ve ön görüşlülük nimetini hafife alan yönetimlerin sonucu olur.

Ziraat politikaları milli güvenlik sorunu olduğunu söylemek hiçbir şeye faydası olmayan kitabi güzel kelam olarak tarihte yerini almaya adaydır.

Tarım ve hayvancılık üretimlerinde görev alan tüm paydaşların mutlu olacağı bir yaşamı planlayan tarım politikalarının uygulanması için acilen bir Milli Ziraat Üst Kurulu  oluşturulmalıdır.

Tarım ve hayvancılık, gıda  dahil  tüm gıda ticaretini konu alan mevzuatların yeniden düzenlenipöncelikli yasalaşması için  tüm siyasi partilerin ortak iradeleri  oluşturulmalıdır. .