Ulusalcı tayfanın yedi sülale kaymaklandığı sistemin son yirmi yıldır başkalarının eline geçmesinin yarattığı  stresi saklama adına "ülke elden gidiyor" yaygaralarının revaçta olduğu bir zamanda konunun ülke değil, ülkenin kaymaklarından yararlananların kaynaklarının azalmasıdır, asıl gerçek.
Bunun en bariz ve açık örneği yedi sülale, devletin imkanlarından faydalanan dededen, toruna devam eden anlayışın başta devlet kadrolarında olmak üzere siyasi hayatta süregelen aynı soyisimlilerdir. 
Yani adamın dedesi de eski siyasetçi, memur, torunu da siyasetçi ya da işadamıdır. Veya tapu gibi kapıcı, katip yada eski adıyla Nahiye başkanı..
Dikkat ediyor musunuz bilmem toplumun büyük kesimi hep bunlara çalıştırılmış ve  bunları seçmek zorunda bırakılmış.
Osmanlı torunu, Bizans prensi, bulunmaz hint kumaşı olan bunlar Ardahan'dan diğer 80 Vilayete kadar hep aynı ailelerdir. Adamın dedesi eski Milletvekili, o ölür gider sanki başka insan yokmuş gibi bu kez torunları, yetmez yedi sülaleri devletin çeşitli birimlerinde vekil, başkan, muhtar, meclis üyesi, hademelik de dahil olmak üzere devletin kurumlarından kaymaklanıp emekli olurken de yerlerine kendi veliahtlarını bırakırlar.
Bu yetmez vekil olur gelir başkan... Başkan olur gider bakan olur..
Benim bildiğim Ardahan'da olduğu gibi İstanbul, Ankara gibi batı şehirlerinde de yine bu tipler karşımıza çıkarlar..
Hemde memleketi kurtarma adına dedelerinin, teyze, bibi amcalarının sömürüp, yükünü aldıkları miraslarla karşımıza işinsanı, hacı, molla diye çıkarlar.
Örnek mi; İsimleri "şimdilik" bende saklı olan bunları çok merak ediyorsanız siz de hele etrafınıza bakın bunların anadan doğma 7 sülale şanslı insanlar olduğunu anlayacaksınız..
Çünkü bu toplum bunların dedelerinden de bir hayır görmedi ki onlardan da görsün..