Tutuklu eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, AKP-MHP iktidarının ‘ortamı bulanıklaştırdığını’ olup bitenlerde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ‘rolü yokmuş gibi puslu bir ortam yaratılmak istendiğini’ söylediği ve '–Büyük değişime hazır olun. Kimseyi dışlamayın. Herkesin el ele, yan yana durması için uğraşın. Ortak paydamız demokratik cumhuriyettir, ortak evimiz Türkiye’dir, ortak devletimiz Türkiye Cumhuriyeti Devletidir. Bütün bunları en çok tahrip eden, toplumu paramparça edip, kutuplaştıran Erdoğan ile AKP-MHP iktidarıdır. Bunların tek derdi koltuktur, makamdır, mevkidir, şatafatlı lüks hayattır. Birlik olun, demokrasi ilkeleri etrafında buluşun. Aday kim olacak tartışmasını bırakın. O bir kişiyi değil, ülkeyi düze çıkaracak o güçlü program ile o dev kadroyu oluşturun ve şimdiden meydan meydan, alan alan milyonlarca ses olun, tek yürek olun, ‘Hemen seçim, derhal seçim’ diye haykırın. Coşkuyla, moralle, cesaretle harıl harıl seçime hazırlanın, iktidarı değiştirin. Ortam bulanık ama aklınız bulanık olmasın. Başka yolu yok' diyip muhalefete dikkat çektiği şu günlerde benim gibi Karadeniz turundan gelen İmamoğlu ve Ordulu Ardahan'ın gelini Kaftancıoğlu ile ilgili tartışmalar da devam ediyor.
Ki bu tartışmaların iktidar ile muhalefet arasında değil, tam tersi 6'lı masanın baş aktörü CHP'nin içinde olması daha dikkat ​çekici ve bir o kadar da düşündürücü bir durum.
Evet bugünlerde partisi ve partilileri ile ters düşen ve Sanatçı Fazıl Say gibilerinin 'desteğimi çektim' dediği İmamoğlu'nun ve onun orada olmasına en büyük katkıyı sunan ​ekibin başında olan Kaftancıoğlu'na 'Haddini bil' diyen CHP Genel Merkezi ve o merkezin ortasında bulunan kozmik odanın bu iki başarılı isimin önüne geçmek hata bitirmek için ne yapacaklarını daha birkaç ay önce yazdığım yazıdaki gibi CHP'nin kozmik odasının İmamoğlu/Kaftancıoğlu ikilisinin yemek için harekete geçtiğini de görmekteyiz.
Ve daha yeni yani geçtiğimiz Ocak ayının ikinci gününde ele aldığım yazımın o gün anlatmak istediğine bugün start verilmiş gibi ve Demirtaş'ın 'Onu bırakın, ülkeyi kurtarın' dediği '6'lı masanın başkan adayının kim?' olacağının tartışıldığı şu günler öncesi 5 ay önce ele aldığım 'Kılıçdaroğlu Erdoğan'ı değil, İmamoğlu'nu yiyecek..' başlıklı o yazım ve bu yönde düşündüklerimin, tahminlerimin ne kadar haklı olduğunu ortaya koyan bugün yaşananlar..

**

KILIÇDAROĞLU ERDOĞAN'I DEĞİL, İMAMOĞLU'NU YİYECEK...

Yeni bir yıla adım attığımız şu günlerde hemen hemen herkesin iyi dileklerle kutladığı 2021'in aslında birçok yeniliğe açık olduğunu ve bu yeniliklerin başını da siyasetin çekeceğini bilse de 'şimdilik' ses çıkarmadığını görmekteyiz.
Çünkü bu yılın seçim yılı olan 2023 yılına atılan ilk adımının olduğunu bilenler yaşanacakların başında gelenin muhalefetin kimi aday göstereceği ve kimle Erdoğan'ın karşısına çıkacağını düşünürken asıl yenliğin bu muhalefetin başını çeken CHP'de olacağını da tahmin ediyor gibi.
Ve bu değişimin başında gelenin Erdoğan'ı yıllardır iktidar koltuğunda oturmakla eleştiren isim olan Kılıçdaroğlu'nun da kaybettiği onca seçime rağmen hala aynı koltukta oturduğu ve bunu yaparken kendisine rakip olacakları saf dışı etmekle usta olduğunu da biliyor ama 'kötünün iyisi' diyerek ses çıkaramadığı da diğer bir gerçek.
Ama başka bir gerçek daha var ki; Onu da ben söyleyeceğim ve buraya yazdığımı sizin de bir yere yazıp not etmenizi isteyeceğim.
Ve diyeceğim o ki; Şimdilik koalisyonun etkili isimlerinden olan Meral Akşener'in 'ben başbakan olacağım' diyerek yolunu açmaya çalıştığı İmamoğlu ile ilgili açıklamasından bu yana CHP'de yaşanan hareketlilik ve Kılıçdaroğlu'nun 'dereyi görmeden paçaları sıvayıp, 'Geleceğim, yapacağım' demesinin altında yatanın aslında İmamoğlu'nun önünü kesmek ve bunu da son olarak katıldığı bir tv programında 'Ben genel başkanım o belediye başkanı' diyerek parti içinde açılmak üzere olan İmamoğlu kapısını kapatmaya çalışmasıdır.
Yani kısacası benimde kutlayıp, hayırlara vesile olmasını dilediğim 2021 yılının iktidarın değişiminden çok CHP'de yaşanacak yenilikler olacağıdır. Ve bu yeniliğin başında gelen ise İmamoğlu'nun öyle ya da böyle bir yol ile başkanlık adaylığında saf dışı bırakılması çabalarıdır.
Ve bunun başında gelenin de koltuğunu korumaya çalışan, kendisinin genel başkanlığa kadar gelmesini sağlayan Gürsel Tekin gibilerini saf dışı etmekle bir hayli başarılı olan Kemal Kılıçdaroğlu'nun son birkaç aydır yaptığı çıkışlarıyla aslında İmamoğlu'na yönelik olan tutumuyla niyetini açık açık ortaya koyan tavırlarıdır.
Çünkü onun derdi seçim falan kazanmaktansa koltuğu korumak için Ekmeleddin gibi birini bulup, 'Ne yapayım, aday yaptım kazanamadı' demeye hazırlandığı ve parti içinde en güçlü rakibi olarak gösterilen İnce'nin de partinden gitmesi için inceden inceye işlediği oyunu yani 'İmamoğlu'nu yeme planı' bu yılın asıl ve bilinen ama anlamayanlar için eski bir oyun olsa da iktidarda değişim bekleyenler için yeni bir yenilik olacağıdır şüphesinde değil, iddiasındayım...