Erken mi, zamanında mı, bilmem ama muhalefet liderinin dahil,  birçok insanın elektriklerinin kesildiği ülkemde seçimlere doğru gittiğimiz şu günlerde hala Başkan adayını belirleyemeyen muhalefet partilerinin yeniden bir araya gelecekleri ve bu buluşmanın “oyu hiç yok” denecek kadar olduğu belirtilen Demokrat Partinin ev sahipliğinde olacağını öğreniyoruz. 
Ve ardından 6 parti genel başkanından ikisinin o masadan çekileceğini duyuyor ama “iktidarın beslediği havuz medyanın iddiası” deyip, “Neler oluyor?” sorusuna cevap ararken,  bu kez aynı Kılıçdaroğlu'nun belediyelerinin beslediği besleme medya aracılığıyla evinin elektriklerinin kesildiğini öğreniyoruz.
Yaşanan bu durumu eşiyle birlikte MHP Genel Başkanının 81 İl Başkanına emir verip, gönderttiği lüksün ışıkları önünde kamuoyuna duyuran KIlıçdaroğlu'nun erken ya da 2023'te yapılacak olan Başkanlık ve Milletvekili seçimlerinde bu ülkede hala aranan “demokrasiyi getireceğiz” diyordu.
Ancak aynı Kılıçdaroğlu “getireceğiz” dediği demokrasiyi kimlerle getireceğini de bir türlü açıklayamıyor...
Yani ulusalcılardan, havuz medya manşetlerinden korkup ya da samimi olmadığından HDP'yi dışlayıp,  Erdoğan'ı aşacağını uman aynı Kılıçdaroğlu'nun satır aralarında son vuruşu, yani kendisinin millet ittifakının adayı olacağını işaret etse de, ben hala aynı yerde yani “Kılıçdaroğlu aday olursa kazanamaz” diyen kararsız dedikleri %25'in içinden bir seçmen olarak yaşanan, yaşanacak olan gelişmeleri ve “gelecek” denen demokrasiyi bekleyip, “onu getireceğiz” diyenleri izlemeye devam ediyorum.
Beklerken sadece kendisinin başında olacağı bir ekiple mi? Yoksa adını bir türlü telaffuz edemediğimiz Ekmeleddin İhsanoğlu gibi “emanet“ biriyle mi?
Ve yine aynı Kemal Kılıçdaroğlu, “Erken öten horozun başını keserler korkusu ve çekingenliği ile “başkan adayınız kim olacak?” şeklindeki sorulara cevap verirken “ortaya atılan isimleri ciddiye almıyorum” derken bir başkasından mı, yahut kendisinden mi bahsettiği de çok anlaşılamıyor.  
Ama ancak kendisinin getireceğini belirttiği demokrasiyi kimlerle beraber getireceğini açıklayamıyor ve hatta üstüne üstlük “İttifakın Adayı Benim” de diyemiyor.
Bence artık çıkıp, başkanlığı çok isteyen ve MHP’yi de yanına alan Recep Tayyip Erdoğan'ın karşısında “ben adayım” demesi gereken Kılıçdaroğlu’nun bu kararsızlığı hem CHP'ye zarar veriyor hem de benimde içinde bulunduğum kararsız seçmeni kızdırıyor, küstürüyor...
Çünkü Erdoğan’ın da rakip olarak beklediği gibi ben de CHP’nin başını çektiği muhalefet yakasının en mantıklı adayının Kemal Kılıçdaroğlu olduğuna inananlardanım... 
Ama aday olduğunda ise bugün ortaya atılan ve o masadan çekilecekleri iddia edilen sağ, muhafazakâr seçmenden oy almayacağı gibi “Dostlarım” dediği HDP'yi ve ona oy veren 6 milyon kürt seçmenden oy alarak seçilen ulusalcı belediye başkanları yüzünden çok ama çok incittiği de diğer bir gerçek.
Çünkü, Kılıçdaroğlu’nun 2023'te getireceğini belirttiği demokrasi “emanet“ kişilerle ya da sadece kendisiyle gelmeyeceğini de en iyi bilenlerden biri...
Ve hem AK Parti'nin Genel Başkanı hem de Cumhurbaşkanı olan Erdoğan’ı bugünlere taşıyanın aslında kendilerinin, yani muhalefet denenlerin beceriksizlikleri, kararsızlıkları olduğunu da bilse de bunu hala anlamıyor.
Ve aynı KIlıçdaroğlu adına Barış süreci denen ama bir anda derin dondurucuya kaldırılan ve pençe denen ama 40 yıldır bir tülü tutmayan, sonuçlanmayan, ekonomimize en büyük darbelerden birini vuran operasyonların devam ettiği süreçte bir taraftan “Bu kez kesin demokrasi gelecek” deyip diğer traftan operasyonları mesajları ile kutlayıp, başarılar diliyor.
Ha bu arada şu an hapiste olan ve bana göre Kılışdaroğlu ve masa arkadaşlarının desteklemesi halinde Erdoğan’a karşı tek ve en güçlü aday olduğuna inandığım HDP’nin eski eş başkanı Selahattin Demirtaş ve 100 yıldır gerçek demokrasiyi bekleyen ama bunun için kendimizi ortaya atmayan bizlerin de suçu var tam demokrasi isteme konusunda samimi olmayıp, her seçimde sağa, sola yalpalarken...
Neyse sağ orijinli Rahmetli Menderes’ten, Demirel’den, Erbakan’dan Türkeş’ten, Özal’dan sonra tüm yetkileri bir elden toplamaya devam eden ve bu nedenle tam demokrasiyi değil, kendisi ve 11 maaaş alanlarıyla tam başkanlık isteyen Erdoğan’dan gerçek anlamda demokrasi isteyen bizlerin ve bu ülkenin hala o beklenen demokrasiyi daha çok bekleyeceğini...