Adına aşk denen tılsımla erkekleri önce limana çekip, sonra da köpek balıkları  ile dolu okyanusların ortasına bırakan kadınların tüm insanlar gibi hak, eşitlik, hukuk derken siyasette kota denen saçmalığa takıldıkları bir ülke de YouTube kanalının da konuştukça birilerinin gerçek yüzünü ortaya çıkarıp, yerin dibine batıranın mafya lideri denen yine bir erkek olması erkeğin bu sahada da lider olduğunu ortaya koyar gibi..
Çünkü her alanda, her sahada önde olan erkeğin ezdiği, gölgelediği kadınların bu sahada da olmadığını hatırlatan son gelişmelere baktığımızda bu ülkede olduğu gibi dünya genelinde kadın mafya lideri var mı?' sorusunu da bana hatırlatıp, cevabını bulmak için Yunus Emre'nin söylediklerini seslendiren ve 'Çok mal haramsız, çok söz yalansız olmaz' sözleri eşliğinde devam eden YouTube kanalını dinlerken internette bir araştırmaya girdim.
Ve; "Kadın gangster, çete reisi olur mu?" demeyin! İçeriğimizde sizler için silah kaçakçılığından kara para aklamaya birçok farklı suçu işleyen kadınların hikayeleri ile karşılaştım.
Kadın gangster deyince aklımıza gelen ilk isim belki de Bonnie ve Clyde ikilisinin Bonnie Parker'ı. Bu meşhur ikili 1930'lu yılların başlarında Amerika'yı terörize ettiler ve 1934 yılında öldürülen Bonnie Parker, George "Makineli Tüfek" Kellly ile evli olan Kathryn, petrol kralı Charley Urschel'in ünlü kaçırılma hikayesinin arkasındaki isim. Kelly, kocasından çok daha vahşiydi. (Bazılarına göre kocasını suç dünyasına iten de bizzat kendisiydi.) Petrol kralı için ödenen 200,000 $ fidyeyi aldıktan sonra bile Urschel'i öldürmek isteyen Kathryn Kelly,
Barrow Çetesi, O'Dare'e Çamaşırcı Kadın diyerek onunla dalga geçmişti ama O'Dare girişimci bir gangster sevgilisi, bir çete üyesi olan Raymond Hamilton'ın sevgilisi olarak uyuşturucu işine sürüklendi ve hatta Bonnie Parker'ı Clyde Barrow'u ilaçla uyuşturması için ikna etmeye çalıştı ancak Bonnie tarafından reddedilen Mary O'Dare,
Sicilyalı suç kartelinde ayak işlerini yapan Brickman, aynı zamanda uyuşturucu satıcısı ve tefeciydi. Brickman, Yahudi olmasının onun mafya içerisinde yükselişini yavaşlattığını fark etmişti. 
Daha sonra bir tefeci kızını tehdit edince muhbir oldu ve şahitliği gangster Anthony Scarpati'nin hüküm giymesini sağlayan Arlyne Brickman,
Kötülüğüyle ün salmış Barker Çetesi'nin başı olan Ma Barker, kocası ve dört oğluyla 1920-1930 yıllarında Orta Amerika'yı terörize etmişlerdir. Sonunda, FBI Barker'ın sığınağına baskın yaptığında bir oğluyla birlikte FBI tarafından öldürüldü. FBI'ın belirttiğine göre cesedine ulaştıklarında hala elinde bir silah vardı denen ve FBI'dan J. Edgar Hoover'ın belirttiğine göre o yılların en korkunç, tehlikeli ve becerikli çete lideri olarak kabul edilen  Ma Barker,
Çok fakir bir ailede doğan Devi, küçük yaştayken bir çete tarafından kaçırılan ve bir süre sonra çete lideri ile aralarında romantik bir ilişki başlayan ve kendi konumunu güvence altına aldı ancak çete lideri bir kavgada öldürülünce diğer çetenin üyeleri Devi'ye tecavüz edip onu ölüme terk ettiler. Devi sonrasında güvenebileceği adamları topladı ve kendisine saldıran 22 adamı kurşuna dizdiren ve Bu olayın ardından Hindistan'da Bandit Queen olarak anılmaya başlayan Phoolan Devi,
Barrow, birkaç polis memurunun öldüğü ve Barrow çetesinin büyük ölçüde yok edildiği bir silahlı çatışmada sol gözünde kalıcı görme kaybı yaşamış olmasına rağmen Bonnie ve Clyde gibi meslektaşlarının aksine 30'lu yaşlarını görebilen  Blanche Barrow,
Frechette, ilk kocasının hırsızlık suçundan hapse girmesinin ardından gangster John Dillinger ile tanışına ve Frechette ile Dillinger, soygunlardan ve birkaç silahlı çatışmadan canlı çıkarak ülke boyunca suç cümbüşüne devam eden, en sonunda kaçakçılığa yataklık etmekten 2 yıl hapis cezası alan Billie Frechette,
Moran pek bilinen bir suçlu değil aslında ama Avustralya'nın çok ünlü bir suç ailesinin reisi olan, 2009 yılında yer altı dünyasına kendi eniştesini öldürme emri verdiği için 21 yıl hapis cezasına çarptırılan Judy Moran,
Helen Wawrzyniak, 16 yaşındayken Bebek Yüzlü Nelson olarak da bilinen Lester Gillis ile evlenen, 20 yaşındayken iki çocuğu vardı ve polis tarafından aranan, Nelson'ın kurşunlanarak öldürüldüğü Barrington Savaşı'nda da yer alan, Gazeteler o zamanlar halk düşmanı olarak bahsettiği sonunda yakalanan meslektaşlarının aksine uzun yıllar yaşayan Helen Gillis,
Al Capone ile evli olan Mae, aslında gerçek bir gangster olmayan, hatta oğluna: "Babanın yaptığını yapma, o benim kalbimi kırdı." diyen, suça doğrudan karışmasa bile Al Capone'nin birçok suçunu örtbas etmesine yardımcı olan Mae Capone,
Amerikan halkı tarafından Kissing Murray olarak bilinen ve bu lakabını soygun sırasında erkek kurbanlarını öperek kazanan ve aynı zamanda Rabbit olarak da bilinen ve bu lakabını ise hapishanelerden kaçma becerisine borçlu olan ve Barker çetesine katılan ve 1935 yılında yakalanan ve 1940 yılında ise şartlı olarak tahliye edilen Edna Murray,
Gangsterlerin genelde saklandığı Indiana'da bir genelev işleten ve aynı zamanda John Dillinger'in mali işleriyle de ilgilenen ve bu durum adının federallerin öldürülecekler listesine girmesine neden olan ama hayatını alan kurşunlar değil, kanserden Pearl Elliott,
Flamingo olarak da bilinen, zenginliğe ve şöhretine gangster sevgilisi Bugsy Siegel sayesinde ulaşan ve kumarı sevdiği için Siegel, Hill'in şerefine oteline Las Vegas Flamingo Hotel ismini veren Virginia Hill,
Suçu kişi başı 40,000 $'a 3000 kişiyi Çin'den New York'a kaçak olarak götürmek olan, mahkum edilirken hamile bir federal savcıya: "Anne olduğunda beni anlayacaksın." diyen ve 35 yıl hapis cezası alan Ping, 2014'te hapiste ölen Cheng Ping,
Helen Gillis gibi halk düşmanı ilan edilenlerden Dillinger çetesinin bir üyesi olan, aynı zamanda yine bir çete üyesi olan Harry Pierponts'un sevgilisi olarak da bilinen çetenin Indiana Eyalet Hapishanesi'nden kaçmasına yardım etmesi de önemli bir ayrıntı olan Mary Kinder,
Pasifik'in Kraliçesi olarak bilinen Beltran, güçlü bir Meksikalı uyuşturucu kartelinin başıydı. Medyanın ilgisini ise pahalı kıyafetleri ve savurgan hayat tarzıyla çekmişti. Sonrasında uyuşturucu kaçakçılığı, kara para aklama ve yasa dışı silah barındırma suçlarından tutuklandı ve Amerika'ya teslim edilen Sandra Beltran
Ve bu kadar kadın arasında erk bir toplum olan toplumumuzda yine bir kadınımızın olmayışı dikkat çekiciydi..
Yazık mı desek, erkekleri önce limanlarına çekip, demir attırdıktan sonra köpek balıkları ile dolu okyanuslara geri itmeleri ile ünlü kadınlarımız mı desek?..
Onu da siz deyin.. Çünkü bana göre her kadın bir mafya lideri kadar güçlü bir o kadar öldürücüdür...