Benlik için, kendine özgü görüş, düşünce, duygu, fikir sahibi olan ve sembol kullanan sosyal bir oluşumdur diyebiliriz.

Dışarıdan kendimize bakmış olduğumuz benlik ( obje ) ve kendi gözümüzden bakmış olduğumuz benlik ( subje ) olarak iki farklı şekilde incelenebilir. İçeride yaşamış olduğumuz hissettiğimiz bir benlik var birde, dışarıdan göründüğümüzü düşündüğümüz bir benlik var. İçeriden görünen benlik, aktif olarak düşünen hareket eden bir benlik. Dışarıdan görünüşünü düşündüğümüz benlik ise, bu aktif olarak düşünen benliğin , zaman zaman içine çekilerek kendini düşünmesi, analiz etmesi, sorgulaması ile ortaya çıkan bir benlik.
Dışarıdan baktığımız benlik, zaman zaman yanılgılar yaşayabilir ve diğer benlikle beklenti kaynaklı bir çatışma ortamı oluşturabilir. Bu benlik aslında çocukluğumuzdan beri aldığımız tepki, etki, yorum gibi durumlar sonucunda oluşmuş olan bir inanış sonucunda kabullenme ile doğrudan orantılıdır. Kişi, çocukluğundan beri bir kişilik yapısına bir karakteristik özelliğe inandırılmış/inanmış ve bu tepkiler sonucunda onu benimseyerek bencilleştirmiş olabilmektedir. Kişi, bu dış etkiler sonucunda oluşacak olan inanışlardan ötürü kendini yanlış analiz edip yanlış yorumlayarak yanlış bir benliği kabullenmiş olabilmektedir. Bu durum neticesinde, kendi gözünden bakmış olduğu benlik ile olası uyuşmazlıklar kişinin iç dünyasında bir çatışmaya yol açabilecektir. Kişide olası bir sosyal çevre ve imkan değişimi söz konusu olduğu vakit, kişi bu yanlış izlenimler sonucu ortama uyum sağlama, kendini analiz etmede eksikler bulma, iletişimlerde eksik kalma gibi birçok problem ile karşı karşı kalabilecektir. Ancak, kişi durumun aksi bir durum olduğunun farkına varır, iç analizlerinde doğru metotları uygular, doğru karakter tercihlerinde bulunursa bireysel gelişimi ve iletişimdeki gelişimi olumlu yönde bir ivme kazanacaktır. Kişi, kendini analiz etme durumunda soracağı yanlış sorular, uygulayacağı yanlış metotların etkisi ile dış izlenimleri ile iç izlenimleri arasında uyuşmazlığı reddederek iç benliğin olası bir çatışmanın önünü açabilecektir.
Dışarıdan bakılarak algılanan bu benlik ile ilgili bağlantı konuların genel adı " Benlik Konsepti " 'dir. Bu benlik konseptini değerlendirerek analizini yapan ve onu yorumlayan ise " Öz Saygı " 'dır. Benlik konsepti, duygusal bağın bulunduğu neredeyse bütün konuları ele almaktadır. Benlik, genel olarak roller arasında geçişler ile oluşacak olan izlenimler doğrultusunda oluşmakta olan bir sosyal etkileşim sonucu oluşmaktadır. Oturmamış olan bir benlik, Farklı karakterlerden, farklı rollerden farkı izlenimler elde ederek kendine farklı yorumlar ve farklı eklentiler yapabilmektedir. Bu farklılıkların kontrolü kaybedildiği vakit kişi bir benlik şaşması yaşayacaktır. Aktif olarak rol, karakter veya kişilik konusunda değişime gidecek ve kendine uygun bir seçim yapmakta bir hayli zorlanacaktır. Bu durum öngörülemediği takdirde, kişide, benlik algısını yitirme, içe kapanma, anksiyetede orantısız dengelenme, olası bir depresyon gibi psikolojik problemlerin yanı sıra kişide " Kişilik Bozukluğu " dahi görülebilecektir.
Nitekim; Benliği oluşum sürecinde iki önemli faktör etki göstermektedir. İstenilen kimlik ve neden istendiği. Bu faktörler, kişide benlik algısının oturmasında destek sağlayacağı gibi çevresinden alacağı tepkilerden de etkilenecektir. Öz kontrol ve öz farkındalık kişinin benlik algısının, karakteristik ve kişilik yapısının oturmasında çok ama çok önemli bir yere sahiptir. Kişi, kendini tanıma konusunda şeffaf olmaz ve öz kontrolü konusunda iradeli davranmaz ise, sonuçlar beklentinin tersi yönde gerçekleşerek kişide iç benliklerin oluşumuna neden olacaktır. Bu iç çatışmalar önlemi alınmadığı ve erken tedavi sürecine dahil edilmediği sürece kişide ağır psikolojik sorunlar yaşaması olağandır. Kişi kendine " doğru soru " sorarak doğru metotlar ile hareket etmeli ve bilinçlenmelidir.

GÜÇLÜ BİR İRADEYE VE AKİTİF FARKINDALIKLARA SAHİP OLMAN DİLEĞİ İLE...