14-28 Mayıs Cumhurbaşkanlığı ve Genel seçimleri yenilgisin den sonra Millet İttifakının 2 büyük partisinden İYİ Parti ittifaktan yollarını ayırarak Türk siyasetinde tek başına hareket etmek ve 2024 Yerel Seçimlerine tek başına girme kararı aldı.Bu olay, Mayıs 2023 tarihinden bu yana kamuoyunun gündeminden hiç düşmedi. Televizyonda tartışmaların odak noktasında bugün olduğu gibi her zaman İYİ Parti vardı.

                İyi Parti MYK’sından çıkan İttifaktan ayrılma kararını destekleyenler oldu, desteklemeyenler oldu. Alınan bu karardan sonra herkesin malumu olduğu üzere İYİ Partiden 8 Milletvekili istifa etti, yurdun çeşitli il ve ilçe teşkilatlarından da gerek yönetim kurulu üyeliklerinden gerekse İYİ Parti tabanından kopmalara şahit oluyoruz.

                Aslında tarih kendini yeniden tekrarlıyordu. 20 Ekim 1991 genel seçimlerinde Refah Partisi ve Islahatçı Demokrasi Partileriyle Milliyetçi Çalışma partisinin bir ittifak içinde girdiği genel seçimlerde seçimler bittikten sonra bir kısım Milliyetçi Çalışma Partisine mensup üyeler refah partisinde kalmışlardı.(Ben o tarihte Kocaeli-Körfez MÇP İlçe Başkanıydım.)

                Partilerinden ayrılanların unuttukları bir şey vardı. Her parti, iktidar olmak ve tek başına ülkeyi yönetmek için kurulur, yoksa başka partilerle işbirliği yapıp onların konfor alanlarından yararlanmak için parti kurulmaz.

                Kaldı ki bugünkü CHP ile aynı ittifak içinde bulunmak, ateşten gömlek giymek kadar tehlikeli bir yol almıştır. Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan, Kemal Kılıçtaroğlu’nun: “Deniz Baykal CHP’yi MHP ile CHP arasına konumlandırdı, ben ise CHP’yi HDP ve CHP arasında konumlandıracağım.” Sözlerini söylediğini nakletmiştir.

                Özgür Özel ise, CHP’nin başına geldikten çok kısa bir süre sonra 2 büyük hata yapmıştır. CHP’nin altı okundan birinin Milliyetçilik olduğunu unutarak Diyarbakır’da Şeyh Sait Bulvarının açılışına gereken tepkiyi göstermemiş ve: "Şeyh Said isyanının kendi konjonktüründe Cumhuriyet'e karşı ayaklanma olduğunu biliyorum. Ama bu ayaklanmanın bastırılması sırasında oluşmuş sorunlar, bugün bazı torunların kalbini acıtıyorsa saygılı olmak gerekir. Ama tarihten ders çıkarmak lazım." Sözleriyle vicdanları yaralamıştır. Herkesin bildiği gibi Özel’de biliyor ki; Şeyh Sait bir vatan hainidir, İngiliz uşağıdır. O hainin isyanı yüzünden Lozan görüşmeleri sürecinde Musul ve Kerkük Türkiye’nin elinden çıkarılmıştır.

                Özel’in 2. Büyük hatası ise Türk Silahlı kuvvetlerinin Kuzey Irakta gerçekleştirdiği Pençe-Kilit Harekâtında peş peşe gelen 12 şehidimiz için Türkiye Büyük Millet Meclisinde İYİ Parti’nin hazırladığı teröre karşı işbirliği bildirisinin altına DEM Partiyle birlikte imzalarını atmamışlardır.

                Böyle bir CHP ile Fikri düşüncesini Türk Milliyetçiliği ideolojisinden alan İYİ Parti’nin yan yana gelmesi mümkün müdür?

                Partisinin Tunceli İl Kongresinde konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan:"Öcalan'a yönelik tecrit ve Kürt sorunu devam ettikçe Tekirdağlı da Trabzonlu da rahat olmayacak. Bakın genç insanlar yaşamını yitiriyor. Kürt sorunu devam ettikçe ne Dersim'de ne Türkiye'de huzur, umut, demokrasi olur" ifadelerini kullanan bir partinin gölgesinin düştüğü yerde İYİ Parti nasıl bulunur?

                Biliyorum Cumhuriyet Halk Partili sağduyulu partililerin de bugünkü CHP yönetiminin bu tavrından çok rahatsız olmalarına rağmen, gene de İYİ Parti’nin önümüzdeki yerel seçimlerde CHP ile ittifak yapmayıp tek başına seçimlere girmelerini eleştiriyorlar ancak sorarım sizlere Tuncay Bakırhan’ın yukarıdaki sözlerini içlerine nasıl sindiriyorlar?

                Şu durum kesin olarak bilinmeli ki, teröre karşı İYİ Partinin AKP ve MHP ile aynı bildiriye imza atmış olması, sakın AKP ile işbirliği yapıyorlar anlamına getirilmesin. AKP ve MHP ile sadece vatanın birliği bütünlüğü konusunda bir beka sorunu varsa ancak o zaman birlikte hareket edilir. İYİ Parti yöneticileri de çok iyi biliyorlar ki, kendileri AKP ile bir işbirliğine gidecek olsalar bile tabandan bir kişiyi dahi götüremezler.