Gonçarov’un da dediği gibi “Batı’da hayaller gerçekleştirmek için kurulur, Doğu’da ise gerçeklerden kaçmak için”

Avrupalı gençler X bir araba almaz. Ailesi bile 10 yaşında arabaya biner.

Avrupalı gençler dershaneden bozma paralı üniversitelere gitmez.
Kendi yapabildiğini yapar.

Komşunun ya da akrabanın ne dediğine bakmadan her işte çalışır.

Avrupalı gençler sanatla ilgilenir.

Buradaki gibi kadın kız alkol ortamı var diye sanatla ilgilenmez.

Avrupalı gençler tarlada çalışır.

Okumuş çiftçilik yapar. Dünyaya buğday satar sende burada yemlenirsin.

Tenzih ediyorum fakat biz de hayatı Tiktoktan İnstegramdan öğrenen ve azımsanmayacak bir nesil var.

Hep özenti hayatları örnek alıp tatminsizlik yaşıyorlar.

Daha nasıl iyi işlerde çalışırım daha nasıl fazla para kazanırım değil olay,

Olay onun bunun audisi mercedesi varsa benimde olmalı, o her sene tatile gidiyorsa bende gitmeliyim,

Onun audisi mersedesi yanında da sürekli farklı hatun var, benimde audi mmersedesim olması lazım...

Toplumun çoğunluğu boğulduğunun farkında değil.

Çünkü cinsel organları ile midesi arasındaki mesafe kadar bir perspektiften bakabiliyor dünyaya.

Ve en kötüsü gençlerin artık Türkiye'ye yani vatanlarına karşı aidiyet hisleri kayboluyor, insanlar artık ülkenin sevinçleri ile sevinemiyor, üzüntüleri ile üzülemiyor.

Azıcık maaşa 2-3 insanlık çalışan mutsuz genç ordusu büyüyor. 20 sene okuyup mutsuz olmak cazip gelmiyor artık ve eğitim seviyesi düşüyor.

Eğitim almanın tek nedeni Avrupa’ya kapak atmak olmaya başladı.

Biz refahı huzuru yanlış yerde arıyoruz.

O genç çok para kazansa ne olacak kazandığı para ile telefon araba bilgisayar falan filan alıp yine imrendiği ülkelere para kazandıracak ve onlara yine imrenerek bakacak.

Bakın adamlar üretiyor o yüzden kafası rahat.

Bakın Maslow un ihtiyaçlar hiyerarşisinde bile önce fizyolojik en son kendini gerçekleştirme var.

Bakın daha çok anlatırım lakin bazıları …….gelmiş …… gidecek.

Şimdi onlardan daha ucuza ve kaliteli bir şeyler üretip dünyaya satmamız lazım bu da çok zor.

Yeni fikir bulmak ve satmak içinde araştırma bütçesi yok.

Tarihte önce üretim, üretim ile yükselen ekonomi ve ondan sonra bilim sanat gelişir.

Biz üretim ülkesi olma fırsatını kaçırmışız. İlla da bu ülkede yaşayacaksak bir köye yerleşip "mandıra filozofu" gibi yaşamak lazım…

Zübük filmini izleyip ve Demirciler Çarşısı Cinayeti kitabını okuduğunuzda halkın da masum olmadığını görüyorsunuz.

Zübüklerden kurtulmanın birinci şartı önce kendi zübüklüklerimizden kurtulmaktır.

Vesselam…