Son birkaç gündür artık dayanılmaz bir noktaya kadar gelen zamlar ile ilgili görüşlerimizi bize ayrılan bu köşeden okuyucularımıza, takipçilerimize ulaştırmaya çalışıyoruz.
Kendimizi bildik bileli bir türlü kurtulamadığımız bu acımasız ve insafsız zam yağmurundan ömrümüzün sonuna kadar da kurtulacağımıza olan inancımız her geçen gün azalıyor.
Biz 86 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşımızın boğazını sıkan acımasız zamlar ile ilgili haklı olarak olumsuz yazılar yazarken okuyucularımızın çok büyük bir bölümünden destek mesajları alıyoruz.
Ancak daha çok AK Partili dostlarımızdan bu zamlar ile ilgili görüşlerimizin bir miktar siyasi olduğu ile ilgili itirazlarda almıyor değiliz.
Bize “Sen bu zamlar konusunda biraz tarafgirlik yapıyorsun” diye itiraz eden AK Partili arkadaşlarımızın çok büyük bölümü bizim gibi ortalama bir hayat yaşıyor.
Onlarda bizim gibi sabah erken saatlerden nerede ise gece yarılarına kadar evlerine ekmek götürebilmek adına yorulmadan dinlenmeden çalışan insanlar.
Onlarında ilkokula, orta okula, liseye, üniversiteye giden çocukları var.
Onlarda 86 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı gibi başta temel ihtiyaç maddeleri olmak üzere hayatımızı devam ettirebilmek adına gerekli olan tüm mamüllere gelen zamlardan şikayetçi.
Onlarda ihtiyaç olduğu halde tatile gidemiyor.
Aralarında bırakın yurt dışını yaşadıkları ilçeden dışarıya çıkamayan çok büyük bir kitle var.
Başta sinema ve tiyatro olmak üzere var olan yüzlerce kültürel etkinlikten habersiz bir hayat sürüyorlar.
En son çoluk çocuk şöyle yeşillikler arasında gürül gürül akan suyun kenarında ne zaman bir kahvaltı yaptınız” diye sorsak muhtemelen “-Yüksel Ercan sen bizimle dalga mı geçiyorsun?” şeklinde cevap verecek çok sayıda insan tanıyoruz.
İşte bu kadar beklentinin karşılık bulmadığı bir noktada nerede ise her gün gelen zamlar karşısında da çaresiz bir şekilde bekliyoruz.
Bu arkadaşlarımıza “Bizim yaşadığımız bu olumsuzlukları sizde yaşıyorsunuz hatta yaşantılarının bize göre daha zor olduğu insanları biliyoruz, bu zamlara bu olumsuzluklara hep birlikte itiraz etmemiz gerekmiyor mu?” sorusunu yöneltiyoruz.
Aldığımız cevap çoğunlukla “-Tamam ama biz particiyiz, sizin gibi itiraz edemeyiz” şeklinde oluyor.
Nerede ise her gün başımıza yağmur gibi yağan zamlar “Ben AK partliye, MHP’liye yada tüm Cumhur ittifakına dokunmayayım” demiyor ki.
Acımasız zamlar herkesi eşit oranda perişan ediyor.
-Din
-Dil
-Irk
-Milliyet
-Partili
-Erkek
-Kadın
-Çocuk
Ayırmıyor ki.
Tüm vatandaşları yakıp kavuruyor.
Ancak anlatmaya çalıştığımız particilik yapılması gereken itirazı öteliyor.
“-Ecevit’in zamanında ki tüp kuyruğunu unutmayalım” diyor.
“Demirel zamanında yetmiş sente muhtaçtık bunu da bir kenara yaz” diyor
-Diyor da diyor.
“Peki bunların bize ne faydası var?” Sorumuza ise “Sen öyle söylersen bende böyle söylerim” cevabını veriyor.
Bu ifadeler muhataplarını zamlardan kurtarıyor mu?
Elbette ki hayır.
Zira zam herkese aynı oranda yağar.
Ayırım yapmaz.
Kimseyi pas geçmez.
Bize de kimin ne işine yarayacağı belli olmayan içi boş tartışmalar kalır.